YEDİ (SE7EN)

“Her sokak köşesinde , her evde ölümcül günahlar görüyoruz; hoşgörüyoruz”

Giriş Notu / Sonbahar Keyfi…

Yorucu ve stresli günler yaşıyoruz yoğun çalışma temposu içerisinde. Günün koşturmasından uzaklaşmanın, herşeyi unutmanın en güzel yollarından biri de film seyretmek. Sonbaharla birlikte yepyeni filmler vizyona girmeye başladı. Sinema atmosferini sevenler için çok mutluluk verici. Çoğu okurumuzun bildiği üzere benim için evde sinema keyfi daha huzurlu bir etkinliktir. Serin Sonbahar akşamlarında, yürüyüşün ardından bir fincan sıcak çikolata (her ne kadar yürüyüş mantığına ters düşse de) alıp, DVD seyretmenin verdiği haz şahsım adına pek değerlidir. Nitekim Sonbahar DVD keyfi yapmaya 9 Eylül Pazar günü itibariyle başlamış bulunduk. İlk filmimiz 1995 yapımı, Yedi (Se7en) isimli filmdi… Hoşgeldin Sonbahar…

Bazen gerçekten çok başarılı çeviriler görüyoruz film isimlerinde. Bazen de cidden anlamsız kalan çevirilere tanık oluyoruz. “Seven” isimli filmi Türkçe’ye hiç düşünme zahmetinde bulunmadan direkt olarak “Yedi” olarak çevirmiş olmaları üzücü tabii. Ne biliyim, bana kalsa, “Haram, Günah, Yedi Yasak, Tabu” gibi çeviriler yapabilirdim bu filme… 1995 yapımı filme ilk baktığımızda -ismi bizim dini ve kültürel yapımızda birşey çağrıştırmadığı için- pek fikir edinemiyoruz. Polisiye gerilim gibi görünse de film tam bir psikolojik gerilim diyebilirim. Hatta sadece ‘psikolojik’ bir film de diyebilirim, çünkü seyrederken çok da gerilinildiğini söyleyemem. Seyredenlere ve özellikle Hristiyan inancında olanlara vicdan sorgulaması yaptırıyor… Cinayet masasından iki dedektif, peşlerine düştükleri seri katilin vermeye çalıştığı mesajın ne olduğunu çok geçmeden anlayıp onu durdurmaya çalışıyorlar. Karşılarına çıkan katilse kendini Tanrı’nın özel görevlisi sanıyor. Katile göre, yedi ölümcül günahın yeryüzünden temizlenmesi ve bu günahlara dikkat çekilmesi için Tanrı, bu cinayet zincirininin yaratılmasını istemiş (gibi bir bakış açısı çıkıyor ortaya)… İtiraf etmeliyim ki filmin başlarında sıkıldım. Sanki en başından sonunu anlar gibi oldum. Sonrasında filmin düşük tansiyonuna alışınca bırakmak istemedim ve seyretmeye devam ettim…

Başrollerde Brad Pitt ve Morgan Freeman yer alıyor. Oyunculuk performansları, sahne kurguları, görüntüler vs güzel. Seksüel yaklaşımdan uzak bir film olmasına karşın Brad Pitt’in yakışıklılığına dikkat çekilmemiş değil.  Cidden bir noktada çok sıkıcı hal alıyor olsa da seyretmeye değer olduğunu düşünüyorum…

Kültürel yargılama, vicdan muhasebesi, inanç sorgulaması yarpaya sevkeden pek çok replikler vardı. Aklımda kalan ve ilgimi çeken replikse şuydu;“Her sokak köşesinde , her evde ölümcül günahlar görüyoruz; hoşgörüyoruz…”  Ne kadar yargılayıcı ve baskı kurucu bir cümle aslında. Bu tip konular açıldığında, insanlar ötekileştirdikleri grupları yargılamaya başladıklarında aklıma gelen bize özgü ilk deyim “kişi kendinden bilir işi”dir. Çevredeki kötülükleri, günahları görebilmek için kötü ve günahkar bir insan olmak gerekir. Başka bir değişle, neyi sürekli yargılıyor, kınıyor ve nefret ediyorsa insan, aynı şeyden bir parça içinde taşıyor demektir. Başkalarının günahları, sevapları vs bizi ilgilendirmez. Kendi iç hesabımızı temiz tutmakla uğraşırsak, yalnızca iyilik ve güzelliğe odaklanırsak, zaten zamanla geri kalan her kötülük yok olur… Benim nacizane fikrim, hayatımızdaki insanlara karşı hakimlik, yargıçlık taslamak yerine, uyum ve
sevgi içinde yaşamayı denesek çok daha iyi olur. Kaldı ki biz insanlar kimseyi seçimlerinden ötürü, (din, dil, cinsiyet, meslek, fiziksel görünüm vs) yargılama yetsikisine sahip değiliz. Canlıları yalnızca ve yalnızca onların sahibi olan Yüce Yaratıcı yargılayabilir diye düşünüyorum. Birinin günahkar ya da sevapkar olup olmadığı kararı asla bizlere ait değildir…

Eleştiri yerine empati; dedikodu yerine hoş sohbet; nefret yerine sevgi; ceza yerine bağış gibi olumlamalar ekleyelim hayatımıza. İnanın ki zamanla herşey çok daha güzel olacaktır…

En içten sevgi ve saygılarımla…

Göksel AKSEL

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (17. hafta):
Zah-Har 'Cin Ahalisi' (2024) Oyun Gecesi - Katala (2024) Arınma - Immaculate (2024) Küçük Don Kişot'un Maceraları - Giants of la Mancha (2024) Boy Kills World (2024) Cadı (2024) Rekabet - Challengers (2024) Siyah Çay - Black Tea (2024) Dublör Filmi (2024)
Arşivden Seçkiler:
Aşkı Beklerken- Someone Somewhere - Deux Moi (2019) The Watercolor - Suluboya (2009) Hep Yek 4 Ruhlar Bölgesi: Bölüm 2 - Insidious: Chapter 2 (2013) 100 Yılın Muhafızları: İstanbul Muhafızları (2021) Deepwater Horizon: Büyük Felaket - Deepwater Horizon (2016)

Leave a comment