Her Şeyin Hikâyesi

2019 PULITZER KURGU ÖDÜLÜ KAZANANI

Amerikan edebiyatının son yıllardaki popüler isimlerinden Richard Powers, romanlarında yüzlerce yıllık bilim veya coğrafya tarihlerini, edebi karakterlerinin kaderiyle birleştirerek, devasa konuları müthiş kurgusal yetenekleriyle ele alıyor. Bugüne kadar Pen, Ulusal Kitap, Ulusal Kitap Eleştirmenleri gibi çeşitli ödüllere layık görülen çok sayıda roman yazan Powers’ın on ikinci kitabı Her Şeyin Hikâyesi de 2019’da Pulitzer Ödülü’nü kazanmakla kalmayarak New York Times, Washington Post, Time, Newsweek, Kirkus Review ve Amazon tarafından yılın en iyi kitapları arasında gösterildi.

Ağaçlara yönelik büyük bir saygı duruşu olan Her Şeyin Hikâyesi, doğayı, insanları, uygarlığı birbirine bağlayan ağları tüm azametiyle göstermeye çalışıyor: Dünyanın farklı yerlerinden gelmiş insanların Amerika’ya köklerini salarken yanı başlarında her yere uzanmış ağaçların imkânlarından yararlandıklarını; buna karşılık kendi uygarlıklarını kurarken hayat veren ağaçların soyunu nasıl tükettiklerini anlatıyor. Çok farklı karakterde insanların birleşerek ağaçları kurtarmak için nasıl çırpındıklarını, kimi zaman heba olsalar da attıkları tohumların ne kadar etkili olacağını zarafetle işliyor.

Sanattan bilime, çocukluktan aşka, doğadan sanal âleme, aile öykülerinden çevre mücadelelerine ağaçların dünyayı nasıl yaratıp etkilediğine dair modern bir şaheser. Tüketen insani hırsların karşısında ağaçların şefkatinden yana olanların hikâyesi.

“Ağaçlar hakkında yazılmış en iyi roman ve aslında tüm zamanların en iyi romanlarından da, nokta.” — ANN PATCHETT
Çevirmen: Kıvanç Güney

Ara İstasyon

1963 HUGO EN İYİ ROMAN

“GALAKSİ, HERHANGİ BİR CANLININ ÇIRILÇIPLAK, YAPAYALNIZ KALMASI İÇİN ÖYLE BÜYÜK Kİ.”

Onu diğer birçok bilimkurgu yazarından ayıran pastoral, nazik bir üsluba sahip olan Clifford D. Simak, bilimkurgunun altın çağının ürettiği ilk üstatlardan biri. Simak’ın en ünlü eseri Ara İstasyon ise insanlığın galaksideki yerine dair
çarpıcı bir anlatı.

Enoch Wallace yaşlanmayan bir münzeviydi, yüz yılı aşkın süredir aynı eski evde yaşıyordu ve hâlâ Amerikan İç Savaşı’nda kullandığı silahı taşıyordu. Dışarıdan alelade bir yapı gibi görünen evi ise Galaktik Merkez’in işlettiği yıldızlararası bir ara istasyondu.

Yüz yıldan daha uzun bir süre önce, Ulysses adında bir uzaylı Enoch’u Dünya’nın tek galaktik transfer istasyonunun bekçisi olarak işe almıştı. Enoch’un görevi yaptığı işi gizli tutmak ve galaksinin bir ucundan ötekine yolculuk eden uzaylı gezginleri evinde ağırlamaktı.

CIA bu gizemli adamın hayatına yakından bakmaya karar verince
Enoch Wallace’ın sakin hayatı altüst olacak, bunun sonucunda Galaktik Merkez de Dünya istasyonunu kapatmayı tartışacaktı. Dünya gezegeni hem eli kulağında bir nükleer savaşla hem de galaksideki diğer uygarlıklar tarafından dışlanma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Enoch’un ise Dünya adına çok önemli bir seçim yapması gerekecekti.
Çevirmen: Sevda Deniz Karali

Ölümsüz Olmaya Değmez

“Yazarın ve okurun sonsuz olmakla asla işi yoktur. Arkasında bir eser bırakmak maksadıyla yazan herkes haindir.”

Gölgesiz Matiz, Hiçbir Şey Göründüğü Gibi Değil ve Biraz Evhamlı İshak Hoca’nın Karda Gece Yürüyüşü kitaplarıyla kurmacadaki ustalığını gösteren Bülent Ayyıldız’ın ilk deneme kitabı: Ölümsüz Olmaya Değmez.

Edebi tür ve kuramlar, değişen okur-yazar pratikleri, dijitalin hükmü ve yapay zekâ…
Ölümsüz Olmaya Değmez’de nitelikli önermeler ve kıvrak soru-cevaplarla günceli masaya yatırıyor Ayyıldız. Edebiyatın düştüğü zorluklardan postmodernin sorunlu alanına, fantezi ve distopyadan obur okumaya, sosyal medyayla cisimleşen görünürlük telaşından Netflix ve benzerleriyle evrimleşen ekran tutkusuna kadar ilgi duyulup tartışılan birçok konuyu ele alıyor. Kaynak metinlerini etraflıca gösterip samimiyetle tartışarak verimli bir hasat vadediyor okura.

Birikim, deneyim, evrim – çarkları çipli edebiyat meraklılarına…

“Acı çeksek de yazmak bize bir sağaltma, arınma, belki bir itiraf etme ritüeli sağlıyor. Acı karşısında yaratıcılığımız ve ironimiz şahlanıyor. Bazı acılarla boğuşuyoruz, bazılarıyla acı olay geride kalsa da boğuşuyoruz, bazıları hep içimizde sızlıyor ve kurban olarak kalıyoruz. Yazarak ya da başka bir şekilde, şimdi ya da yıllar sonra, ‘kurban’ olmaktan kurtulmak çok ama çok zor. Yazmak bize zoru başarmanın imkânını veriyor, güya yazarak kurban olma hissinden uzaklaşabiliriz. Ben pek başarılı olamadım. Zira yazmanın hayatımız üzerine söz söyleme hakkı verdiği yalanına kendimi inandıramadım.”

Ama Arkadaşlar İyidir

Arkadaşlarımıza havalı davranmaya çalışmak aptalca mıdır?
Sevgilimiz saçımızı en kötü nasıl kesebilir? Greenpeace anketörleri nasıl atlatılmaz? Varoşta yaşayan bir tavuk olmanın zorlukları nelerdir?
Türkiye’ye LSD’yi kim getirdi?

Bir yanda bu gibi sorulara cevap ararken, diğer yanda küçük sevinçler ve bol miktarda utanç içeren yarı otobiyografik öyküler.

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (19. hafta):
MAKKA: Cinn-i Azap (2024) Gece Avı - Bloodline Killer (2024) Süper Ajan Bernard: Görev Mars - Bei Ken xiong 2: Jinpai tegong (2024) Süper Köpekler - The Barkers Pursuit of Adventure (2024) Görücü (2024) Çingene Kızı Zeugma (2024) Beyaz Eşya (2024) Kırmızı Pabuçlar - The Red Shoes: Next Step (2024) Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık - Kingdom of the Planet of the Apes (2024) Düşmanların En İyisi - Best of Enemies (2024)
Arşivden Seçkiler:
Kelebek (2009) Yeniden Doğuş - The Howling Reborn (2012) Hırçın - Scrapper (2023) Çanakkale Çocukları (2012) Pus  (2010) Şevkat Yerimdar (2013)