Agah ÖZGÜÇ

En son 2006’da Mustafa Altıoklar’ın yönettiği “Beyza’nın Kadınlar’nda izlediğimiz, tiyatro kökenli Salih Güney’in sinema yapmaya ikna edilmesi kolay olmamıştı. Güney’in iniş çıkışlı 46 yıllık sinema yaşamını mercek altına alıyoruz.

1950’lerde”kırsaldan kente geçiş’in ilk ve en önemli örnekleri Lütfi Ö.Akad’ın “Kanun Namına” (1952),Memdüh Ün’ün “Üç Arkadaş”(1958)  ve Metin Erksan’ın “Gecelerin Ötesi”(1959)adlı filmleriyle gündeme gelse de bu süreç, 1960’lı yıllarda daha bir yoğunlaşır. Özellikle de gençleşen Türk sinemasıyla.
Osman F.Seden’in 1960 yapımı “Namus Uğruna’dan sonra Metin Erksan “Acı Hayat’la(1962), Halit Refiğ” Gurbet Kuşları”yla(1964) büyükşehir filmleri’ne yeni boyutlar kazandırırlar. Feyzi Tuna’nın 1965’te yönettiği “Yasak Sokaklar” ise ” takım bilinci” içeren katıksız bir gençlik filmidir. Filmin oyuncularından Kuzey Vargın 25, Selma Güneri 18, Engin İnal 19 ve Salih Güney 20 yaşındadırlar.

Muhsin Ertuğrul dönemindeki yöresel ağırlık “tek tip”  oyuncuların egemenliği “kırsaldan kente geçiş”le, yani “büyük şehiröyküleri”yle son bulacaktır. Zamanın akışı içinde giderek inişe geçip yüzleri eskiyen ve “yorgunluk dönemi”ne giren  yaşlı kuşağın yerini yeni gelenler alacaktır. Bu “nöbet değişimi” kaçınılmazdır. Bu bir süreç, bir doyum, bir talep meselesidir sonuçta İşte böyle bir değişim, böyle bir dönüşümsürecinde ortaya çıkan, taze yüzlerden birisidir Salih Güney.
İlk bakışta jilet reklamlarındaki sinek kaydı traşlı” kartpostal jönü gibi bir görüntü sergilese de Batı’ya dönük yüz hatlarıyla dikkat çeker. Biraz Amerikalı James Dean, biraz Fransız Alain Delon örneğin. Bu benzeşmeler, bir yana, aslında o bir “made in Turkey”, yani Salih Güney’in ta kendisidir. Bu bağlamda asıl önemlisi, iniş çıkışlı 46 yıllık sinema yaşamında, bu fotojenik maskı nasıl kullandığı yada bu yüzün nasıl kullanıldığıdır…
Menduh Ün’ün kandıramadığı…
Temelde tiyatro çıkışlı bir oyuncudur. Güney. Tiyatro yaşamına profesyonel  olarak “Aşk Zinciri” adlı  oyunuyla başlayan Adanalı sanatçının ünlü hocalarıdır Cüneyt Gökçer ile Mahir Canova. Yakın dostlarından tiyatro duayeni  Haldun Dormen’in de kariyerine katkıları büyüktür. Kaldı ki sinema dünyasına geçişi de  Haldun Dormen’in yönettiği “Bozuk Düzen”(1956) adlı filmle gerçekleşir.
Aslında sinema oyunculuğunda gözü yoktur   Güney’in. Sinemacılığa gençlik yıllarında sıcak bakmaz. O, kendini yalnızca tiyatroya adamıştır. O yıllarda film teklifleri alsa da, hep reddeder. Bu konuda kaçırılmaması gereken en cazip film teklifi ise  Memduh Ün’ünkidir.
Yıl 1965. Ses Mecmuası’nın  amatör ve sinemaya hevesli gençler arasında düzenlediği  “artsit  yarışması’na katılanların, kamerayla prova çekimleri yapan prodüktör yönetmen Memduh Ün şöyle der; “Salih bu yarışmaya katıl  seni birinci seçelim”. Güney’in  cevabı, yine    değişmez, ”Hayır” dır. Ve o yıl, bu yarışmada Selda Alkor ve Tunç Okan birinci  seçileceklerdir.
20 Yaşındaki Salih Güney, sevgili dostu Haldun Dormen’i kıramayıp  küçük bir hatır rolü’yle  kamera karşısına  çıktığı ilk ilmi “Bozuk Düzen”in ardından, aynı yıl  yaşamını değiştirecek fırsatı yakalar: 26 yaşındaki genç kuşak yönetmen Feyzi Tuna’nın  “  Yasak Sokaklar” filmiyle Filmin yapımcısı da aylar önce, onu tiyatro sahnesinden  koparmayı başaaran ünlü yönetmen Memduh Ün’dür.
Salih Güney,dolaylı yollardan da olsa kendi iradesiyle kararını vermiş, Yeşilçam’a boyun eğmiştir. “ Yasak Sokaklar” Güney’in ilk çıkış filmidir.

O bir masal prensi
Ajda Pekkan, Kuzey Vargın ve Sevda Ferdağ’la  karşılıklı oynadığı  1965 yapımı  “Şehvetin Esiriyiz”  adlı gençlik gençlik  filminden sonra  1966 yılına çok hızlı bir çalışma temposuyla giren  Salih Güney, Fatma Girik’le  “ Yiğitler Ölmezmiş” , Filiz Akın’la “ Çıtkırıldım”, Hülya Koçyiğit’le  “ O Kadın”, Selma Güneri ve yine Kuzey Vargın’la oynadığı “ Çılgın Gençlik”, 1966 yapımı filmlerinin sadece bir bölümüdür.
Film setleriyle İstanbul’un o yıllardaki hareketli gece yaşamı arasında dört nala koşturan Güney, şaşkındır. Kısa sürede çevresi, çok renkli hayran  kitlesiyle  sarılmıştır. Bir  yanda yüreği kıpır kıpır gerçek hayranları genç kızlar… Ya öbür yanda? Birden tırmanışa geçişle, gençlik ve tazeliğini bir silah gibi  kullanan Salih Güney, gece  yaşamının  maceracı, doyumsuz  ve  jigola besleyici dulların kuşatması altındadır.
1970’li yılların başında sinemadaki en parlak dönemini yaşamaktadır. Ertem Göreç’in yönettiği, Salih Güney’in Zeynep Değirmencioğlu ve Belgin Doruk’la oynadığı  Walt Disney uyarlaması “ Pamuk Prenses ve 7 Cüceler”, beklenmedik ölçüde ilgi görür. Gişe rekorları kırar. Ve  birden Türk Sinemasında bir masal filmleri dönemi başlar.
Güney’in yüz yapısı bu tür masal fantazmaları içeren filmlerle öylesine örtüşür ki… Özellikle de  uluslararası çizgi-roman kahramanı “  Swing” filmiyle… Bu örtüşme, Salih Güney’li devam filmlerine yol açacaktır. “Binbir Gece Masalları” ve  “Altın Prens Devler Ülkesinde” adlı  filmlerle düşlerdeki beyaz atlı prens’idir Yeşilçam’ın…
Eric Segal’in fırtınalar koparan “Love Story” adlı bestseller romanının yerli uyarlaması “ Aşk Hikayesi”,  Salih Güney’i daha da  yukarılara tırmandırır. Deniz Gökçer’le oynadığı ve kanserli kız konulu “ Aşk Hikayesi”, dönemin “ gözü yaşlı” seyircisine mendil parçalatan bir kitle filmidir.
Herakles takıntısı
Önce, Muhsin Ertuğrul  döneminin ünlü jönprömiye’si  Suavi Tedü’nün kızı Zeynep Tedü, sonra Galatasaraylı futbolcu, gol krallarından Reha Eken’in kızı İpek Eken’le…
1979’da ABD’ye gidip Amerikan vatandaşı olan Salih Güney, 15 yıl sonra 1996’da ülkeye döner. Ve bir 15 yıldan beri de bir “ Herakles takıntısı’yla yaşaamaktadır. Yunan mitolojisinin Kuvvet Tanrısı Herakles ve tarihi eser kaçakçılığı üzerine  kurduğu  “ Gece Çakalları” adlı senaryosunu bir türlü beyaz perdeye  aktaramaz. Gerekli ve ilgili yerlere yaptığı  başvurular  sonuçsuz kalır, sponsor da bulamaz.
1982’de Antalya Perge kazılarında çalınan Herakles heykelinin New York Metropolitan Müzesi’nde olduğu gazeteci  Özgen Acar tarafından tespit   edilir. Salih Güney’de bu çalıntı tarihi eserin iade edilmesinin destekçisidir. Herakles’in Türkiye’ye iade edilmesi için savaşır. Boston’da yürüyüşler düzenler. Ama artık mutludur. Yunan tanrılarından Zeus’un oğlu Herakles, kendi topraklarında Antalya Müzesi’ndedir.
2006’da Mustafa Altıoklar’ın yönetiminde kamera karşısına çıktığı  “ Beyza’nın Kadınları”  şimdilik son sinema filmi Güney’in. Ve Amerika’da  yaşadığı sürece ülkesi için bir misyoner gibi çalışması, Türkiye’ye turist getirmesi, tarihi eser kalıntılarının yoğun olduğu  bölgelerde liseli kızlara çevre temizliği yaptırması ,tutku dolu bir yaşamın uzantıları. Bunca yıllık yaşam savaşından sonra  Türk Sinemasında asıl gelmesi gereken yeri, bazı nedenlerle
Bulamamış olsa da, bugün  hala çevreci kimliğini koruyan  66  yaşındaki  Salih Güney,” üç kuşağın gençlik idolü” olarak özlenecek hep. Anneannelerin, kızlarının ve torunlarının…
SON…………………………..

[flickr-gallery mode=”photoset” photoset=”72157630991394562″]

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (18. hafta):
Umudunu Kaybetme - The Old Oak (2024) Grabuna (2024) Üç Günlük Dünya (2024) SOBE: Sakallı Bebek (2024) Hanna ve Minik Canavarlar - Hanna And The Monsters (2024) Çocuk Kalbi (2024) Tarot - Horrorscope (2024) Tereddüt Çizgisi (2024) Bakkal Amca: Mahmut Tuncer (2024) Sinemada İtiraz Ediyorum (2024) Şahsi Meselemiz Merkez Üssü Hatay (2024) Küçük Prens Karlar Ülkesi - The Swiss Adventure (2024) Back to Black (2024)
Arşivden Seçkiler:
Örümcek Ağı - Cobweb (2023) İlgi Alanı - The Zone of Interest (2024) Charlie’nin Melekleri - Charlie’s Angels (2019) Türkler Çıldırmış Olmalı 2: Mavi Vatan (2023) 6 Süper Kahraman - Big Hero 6 (2015) Rüya (2016)

Leave a comment