“Tarihte mutlu sonlar değil, aşılacak kriz anları vardır”

İşte Tanrılar

“Paralel evrenden enerji transferi ve sıradışı uzaylılar içeren çok katmanlı
bir hikâye. Asimov’un yazdığı en iyi tekil eser.”
– The Encyclopedia of Science Fiction

Hugo En İyi Roman Ödülü / Nebula En İyi Roman Ödülü / Locus En İyi Roman Ödülü

“TARİHTE MUTLU SONLAR DEĞİL, AŞILACAK KRİZ ANLARI VARDIR.”

Isaac Asimov, bilimin içinden gelip bilimkurguda devrim yapan, bilimkurgunun üç büyük ustasından biri. İşte Tanrılar ise Asimov’un bağımsız bilimkurgu romanlarının zirvesi, yazarın kendi tabiriyle “bilimkurgudaki en iyi uzaylı tasvirini barındıran, ayrıca yazıp yazabileceğim en iyi metin.”

Yirmi ikinci yüzyıl. Dünya, Elektron Pompası’nın icadıyla sınırsız ve bedava enerjiye ulaşmış durumda. İnsanlığın hayallerini gerçekleştirmesi ve gelişmesinin önünde neredeyse hiç engel yok. Bu başarının arkasında
ise Dünya ile kendi paralel evrenleri arasında madde değişimi yapabilen uzaylılar var.

Her ne kadar bedava olsa da bu enerji bedelden yoksun değil. Ne insanların ne de uzaylıların öngörebildiği bir felaket yakında: Güneş’in ve Dünya’nın tümüyle yıkımı.

Bu felaketin farkında olan sadece birkaç kişi var: Dünyalı bir sürgün biliminsanı, ölen bir gezegende yaşayan asi bir uzaylı, Ay’da doğmuş ve geleceğe dair tutarlı tahminleri olan bir Sezgici. Onların söylediklerine inanan kimse olmasa da evrenlerin kurtuluşu bu üçlünün ellerinde.

İşte Tanrılar, çabaları nafile olmayanların kitabı.

Çevirmen: Cihan Karamancı

Maymun ve Öz

“Bu kitabın kaçınılmaz bir gücü var; katışıksız ve ele avuca sığmaz keskinliğinin okurları etkilememesi mümkün değil.” – Time

“VE BUNA İLERLEME DEDİLER. İLERLEME! SÖYLÜYORUM SANA, İNSAN BEYNİNİN BULUŞLARININ PEK AZI İLERLEMEYDİ.”

“Fikirlerin romancısı” Aldous Huxley, 20. yüzyılın en önemli distopya yazarlarından biri. Cesur Yeni Dünya ve Ada’yla birlikte yazarın üç vizyoner klasiğinden biri sayılan Maymun ve Öz ise bunların içinde en karanlık olanı. Senaryo formunun kullanıldığı bu kitap, yazarın kurgunun yanında biçimde de yaratıcılığını gösterdiği deneysel bir roman.

Hollywood’da sıradan bir gün. Kahramanlarımız kenara atılmış senaryolardan birinin cazibesine kapılır ve biz de kendimizi bu senaryoyu okurken buluruz. “Maymun ve Öz” başlıklı bu tuhaf metinde anlatılanlara göre, Üçüncü Dünya Savaşı neredeyse tüm dünyayı yıkıma uğratmış, nükleer ve kimyasal silahlar uygarlığın sonunu getirmiştir.

Yıkımdan etkilenmeyen bir grup biliminsanı, Kaliforniya’ya bir inceleme gezisi düzenler. Bu kişilerden biri olan Dr. Poole o bölgede yaşayanlar tarafından tutsak alınır. Bu insanlar, Şeytan’ı yücelten yeni bir inanç sistemi kurmuşlardır. Dr. Poole, Şeytan’ın ve kötülüğün nasıl bir hâkimiyet kurduğunu öğrendikten sonra, artık oradan uzaklaşması gerektiğini anlar.

Uygarlığın teknolojik ilerlemesi nereye varacak?
Savaşlar ve nükleer silahlanma dünyayı nereye götürecek?
İnsan, kime ya da neye doğru evrilecek?

Maymun ve Öz, Şeytan’ın boynuzları tarafından çizilen bir din,
etik ve evrim üçgeni.

Çevirmen: Süreyyya Evren

Kendimi Doğurmadan Hemen Önce

Birbirine tutunup güçlenen şeylerin, iç içe geçip birbirini çürütenlere anlatacakları var. İnsan ile yumak bunun için benziyor birbirine. Bir ucunu, dünyayı keşfetmeye bakan bebek tutuyor ipin, diğer ucunu kırış kırış bir el. Evvelden lezzeti akıl çelen ile şimdi çiğnendikçe ağızda çoğalan aynı ekmek. Her şey birbirine eklenerek başlayıp bitiyor. Herkes bunun için açıyor kapısını yabancının “Benim,” diyen bildik sesine.

Çağla Çinili, ilk kitabı Kendimi Doğurmadan Hemen Önce ile insana dair ne varsa apaçık koyuyor önümüze. İyi ve kötü, haklı ve haksız, suçlu ve masum aynı kişi oluyor bazen. Okura ise çağlayan bir ırmağı seyreder gibi akıp geçen öykülere bakmak kalıyor.

“Kafasının içi gene kaşınıyor. Ne zaman bu kadar strese girse egzaması azardı. Al işte, insanın ‘böcek’ olması için ille de sekiz kol, iki de kanat çıkarmasına lüzum yoktu, sinirlenip üzülünce derisi yara oluyor, günlerce kabuk atıyor, saçları dökülüyordu. Bütün bunlar durmadan devam etse, vücudunun her yeri yara olup kepeklense, onu da görünce kusarlardı. İnsanlar, kötü giyindiğinde ona burun kıvırdıklarına göre pekâlâ vücudu yaralı olsa bir böcek görmüş gibi içleri de kalkardı.”

Ekopraksisin Ontolojisi: Spinoza ve Marx

Sevinç Türkmen elinizdeki çalışmasında “günümüzde büyük ölçüde dil, mantık ve matematik eksenli araştırmalarla sınırlandırılmış olan felsefe”nin, çağdaş sorunlarımıza bir yanıt bulabilmek adına farklı ve daha etkili bir mecraya taşınmasının mümkün olup olmadığını kapsamlı bir şekilde araştırıyor. Bu araştırma boyunca karşımıza çıkacak üç önemli kavram, insan, doğa ve etiktir. Kitabın okurları, gerek günlük dilde gerekse felsefe dilinde çok sık kullandığımız bu kavramları bir çatı altında tartışmanın zannedilenden daha güç olduğunu, ancak bu yönde bir çabanın, hedeflediği ufuklar düşünülürse, göze alınmaya değer olduğunu görecek.

“Spinoza ve Marx… İlki töz, mutlak, sonsuz, içkin, öz, varoluş, zorunluluk, etkime gücü gibi kavramlardan bahsediyor, diğeri tarih, sınıf, çelişki, emek, değer, üretim ilişkileri, yabancılaşma gibi kavramlardan. Birinin temel metni, tözün, sıfatların, tavırların geometrik yolla serimlendiği Ethica, diğerininki metanın, ücretin, değerin, paranın, sermayenin, makinenin birbiriyle bağıntısının matematiksel hesaplar ve formüllerle irdelendiği Das Kapital. Peki ilk bakışta iki ayrı şeyle iki farklı tarzda ilgi içindeymişçesine düşünülebilecek bu iki filozof hangi bağlamda bir araya getirilebilir? Bu bağlam, ekolojik bir varoluş tarzının yani ekopraksisin nesnel olanaklarının araştırılması olabilir mi? Kuşkusuz bu soruların yanıtı için iki filozofun doğa felsefelerine bakmak yerinde olacaktır. Zira ekolojik bir araştırmanın nesnelliğini temin edecek birincil disiplin doğa felsefesi, yani esasen ontoloji olabilir. Bu ontolojik araştırmanın tamamlayıcı boyutu ise toplumların kuruluşunun mantığına dair tarihsel bir okumadır.”

Çevirmen: Sevinç Türkmen

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (17. hafta):
Zah-Har 'Cin Ahalisi' (2024) Oyun Gecesi - Katala (2024) Arınma - Immaculate (2024) Küçük Don Kişot'un Maceraları - Giants of la Mancha (2024) Boy Kills World (2024) Cadı (2024) Rekabet - Challengers (2024) Siyah Çay - Black Tea (2024) Dublör Filmi (2024)
Arşivden Seçkiler:
Süperstar: Hayallerinin Peşinden Koş - Secret Superstar (2017) Megan (2023) Kehanet / Knowing (2009) Dolunay Katilleri - Killers of the Flower Moon (2023) Abluka (2015) Kahin’in Kızı - Skammerens - The Shamer’s Daughter (2015)