Stepford Kadınları

“Levin, gerilim romanlarının gerçek bir üstadı.” – Stephen King

“Ustaca ve Stepford’ın kadınları kadar kusursuz.” – Esquire

“HİÇ BOŞ DURMAZ STEPFORDLI KADINLAR. ÖMÜR BOYU
ROBOT GİBİ ÇALIŞIRLAR.”

Ira Levin, Stepford Kadınları ve Rosemary’nin Bebeği gibi eserleriyle popüler kültürün haletiruhiyesini şekillendiren, eserlerinde gizem, korku, bilimkurgu gibi pek çok türün unsurlarını birleştiren bir yazar. Stepford Kadınları da normal denilenin gizlediği ürkütücülüğü ve kusursuz kadınlarıyla paranoyaya uzanan bir feminist gerilim romanı.

Connecticut’taki Stepford kasabası tüm varlıklı insanların, başarılı ve memnun kocaların, güzel ve saygılı eşlerin yaşadığı pastoral bir cennet köşesidir. Joanna Eberhart da bu kasabaya kocası ve iki çocuğuyla birlikte yeni taşınmıştır.

Başta her şey yolundadır. Stepford kusursuz bir kasabadır. Her şey gerçek olamayacak kadar iyidir. Ancak Joanna’nın canını sıkan bazı şeyler vardır.
Her şey fazla kusursuz, herkes fazla mutlu, kadınlar fazla itaatkârdır. Stepford’ın karanlık kalbinin Erkekler Kulübü’nde attığından şüphelenmeye başlayan Joanna içinse hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Stepford’ın kusursuzluğunun altında yatan gerçekler açığa çıkacak mıdır?
Peki ya Joanna, Stepford tarafından yutulmaktan kendini kurtarabilecek midir?

Stepford Kadınları, erkek egemen toplumun kayan maskesi.

Peter Straub’un sonsözüyle
Çevirmen: Seçkin Selvi

Yeşil Surat

“Boğucu, Kafkaesk bir gizem ve belirsizlik atmosferi.” – Franz Rottensteiner

Gustav Meyrink, doğaüstü unsurlara yer veren Avrupalı yazarlar arasında benzerlerinden sıyrılıp çağa damga vuran, ele aldığı okült konuları modern zamanların meselesi hâline getirmekte usta bir isim. Ünlü ilk romanı Golem’den sonra 1916’da yayımlanan ikinci romanı Yeşil Surat, hem yazıldığı Birinci Dünya Savaşı yıllarının panoramasını çiziyor hem de gündelik hayatın içine sızan mistik ve büyülü olayların ne kadar korkunç yerlere varabileceğini gösteren, dinsel sembollerle yüklü, düşsel bir hikâye anlatıyor.

Amsterdam’ın kalabalığından kaçmak için esrarengiz bir “Bilmeceler Dükkânı”na giren Fortunat Hauberrisser bir an için derin bir uykuya dalar fakat uyanmasıyla birlikte tüm hayatı değişir. Bu dükkânda karşılaştığı tekinsiz bir adam, onun hem düşlerine hem de gerçekliğine musallat olur.

Karanlık bir aydınlanma, ölümcül bir uyanış…
Çevirmen: Damla Meşeli

Karamazov Kardeşler (2 cilt)

“Yazılmış en muhteşem roman.” – Sigmund Freud

İlk olarak 1879-80 yıllarında tefrika edilen Karamazov Kardeşler, Dostoyevski’nin kaleme aldığı son romanı olmasının yanında, pek çok eleştirmen ve okurca teslim edildiği üzere başyapıtıdır. Esasen inanç ve akıl çelişkisi üzerinden gelişen bu eserde yazar yaklaşık altmış yıllık ömrü boyunca aklında yer tutmuş hemen her büyük soruya cevap aramış, baba katlinden toplumsal ve bireysel arayışlara değin çağına dair her şeyi eserine dahil etmiştir.

Dünya edebiyatında bir kilometre taşı kabul edilen Karamazov Kardeşler’de en büyük mirası gaddarlığı ve kötülüğü olan baba Aleksey Fyodoroviç’in katli ülke çapında merak uyandıran bir soruşturmaya evrilirken birbirlerine mesafeli ve apayrı karakterdeki üç erkek kardeş Dmitriy, İvan ve Aleksey, peşlerinde temsil ettikleri hayat görüşleriyle muazzam bir çatışmaya girer. Hür irade ve ilahi müdahalenin de dahil olduğu bu adalet arayışı uğramadık kapı bırakmaksızın devam eder.
Çevirmen: Hazal Yalın

Pinokyo

“Çocukluğumda ve gençliğimde beni en çok etkileyen iki kitap Frankenstein ile Pinokyo’ydu.” – Guillermo del Toro

Yalan söylemeden duramayan ve gerçek bir çocuk olma hayalleri kuran yaramaz bir kuklanın hikâyesi olan Pinokyo, 1883’te ilk kez yayımlanmasından bu yana hem genç hem de yetişkin okurları büyüledi ve yüz yılı aşkın süredir
en çok okunan kitaplardan biri oldu.

Kısmen öğretici bir masal kısmen de yetişkinliğe geçiş öyküsü sayılabilecek roman, Geppetto, Konuşan Cırcır Böceği, Mumfitili ve Mavi Saçlı Peri gibi unutulmaz karakterlerle ve heyecan verici maceralarla dolu, insanlık hâlini şahane bir şekilde yansıtan, zamansız bir klasik.
Çevirmen: Aslı Tümerkan

Saraylarda Mecnunlar

“O zaman, İstanbul gibi Mısır’da da makbul ve muteber iki şey vardı: Sihir ve musiki. Sihirbazlar, efsunkârlar herkesi kolayca aldatmayı başarabiliyorlardı. Çünkü ortam çok müsaitti. Memlekette ilim ve irfan namına hiçbir şey kalmamış gibiydi. Ulema zümresinin makamını zekâ ve şeytanlıkla entrika çeviren, açgözlü ve ahlaksız cahiller işgal ediyordu.”

Rumeli’de büyük etki alanı olan Asır gazetesini yayımlayan, İttihat ve Terakki Partisi’nde çalışmalara katılan, Beşir Fuat’la mektuplaşmaları ve Arsen Lüpen romanlarını tercüme etmesiyle de bilinen gazeteci, avukat, öğretmen, yazar Fazlı Necip’in Saraylarda Mecnunlar romanı 1928 yılında yayımlandı.

On yedinci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu. I. İbrahim tahta yeni çıkmış, annesi Mahpeyker Kösem Sultan’ın ölümüne daha var. Ve Mısır Valisi Maksut Paşa’nın kâhyası Zeynel Ağa bir cariye satın alacak. Ancak bu alışveriş için gideceği Cezayirli Abdüssamed’in köşküne dair türlü türlü dedikodular mevcut.
Epey belalı bir yer burası anlaşılan.

Fazlı Necip, Saraylarda Mecnunlar’da haremi, saltanat entrikalarını, yeniçerisinden paşasına, sadrazamından valide sultanına kadar çeşitli güç odaklarını, yozlaşmışlığı ve bambaşka bir Dersaadet’i eleştirel bir gözle anlatıyor.

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (17. hafta):
Zah-Har 'Cin Ahalisi' (2024) Oyun Gecesi - Katala (2024) Arınma - Immaculate (2024) Küçük Don Kişot'un Maceraları - Giants of la Mancha (2024) Boy Kills World (2024) Cadı (2024) Rekabet - Challengers (2024) Siyah Çay - Black Tea (2024) Dublör Filmi (2024)
Arşivden Seçkiler:
Nuh'un Gemisi -Noah's Ark (2024) Kayıp Aranıyor - Searching (2018) Zah-Har 'Cin Ahalisi' (2024) Nefrin (2017) Hayalet Avcıları: Ürperti - Ghostbusters: Frozen Empire (2024) Dehşet Evi - In Isolation (2023)