Balmumu heykelleriyle nam salan Madame Tussaud hayat öyküsünü kendi ağzından anlatıyor…

Minik: Madam Tussaud’nun Olağanüstü Hayatı

1761’de, İsviçre’nin bir köyünde ufacık, tuhaf görünüşlü, Marie adında bir kız doğacak. Büyüdüğünde kendini Madam Tussaud’ya dönüştürecek bu minik kız, ailesinin ölümünden sonra sıradışı bir balmumu heykeltıraşının yanında çıraklık edecek ve böylece yolu, zorba bir dul ve onun sessiz, solgun oğluyla tanışacağı Paris’in biçimsiz sokaklarına düşecek.

Marie yeni dostlarıyla birlikte, harabe durumdaki bir oteli balmumu büstlerin sergilendiği bir salona dönüştürecek ve bu sergileriyle bir sansasyon yaratırken, sanatsal becerilerinin ünü de gittikçe yayılacak elbette. Hatta Versailles Sarayı’na bile çağrılacak, Marie Antoinette’e danışmanlık edecek, prenses doğum yaptığı sırada onun hayatını da kurtaracak. Hem de saray duvarlarının dışındaki Paris devrim ateşiyle keşmekeş içindeyken.

Edward Carey’nin, Devrim Paris’inde hem kraliyet yanlıları hem de radikallerle ahbaplık eden hırslı bir vizyoneri, efsanevi Madam Tussaud’yu anlattığı Minik, sanata, sınıf çatışmasına, iradeye ve sevdiklerimize nasıl tutunduğumuza dair, gösterişli geçit törenlerine benzeyen cazibeli bir roman ve çarpık, dehşetli, sürükleyici bir hikâye.

“Yalan hikâyeleri sahicilerinden daima ayırt edebiliyordun çünkü yalan hikâyeler her anlatışta değişiyordu. Sahici olanlarsa hiç değişmiyordu. Hayat nedir?
Bize kalan tek şey hikâyelerdi. Hikâyeler bizim giysilerimizdi.”

“Bu büyülü romanı kaçırmayın! Balmumu heykelleriyle nam salan Madame Tussaud hayat öyküsünü kendi ağzından anlatıyor.” – Margaret Atwood

“Sıradışı bir atmosfer, ürkütücü bir mizah, coşku dolu bir anlatı. Kaçırılmaması gereken bir kitap.” – Olga Tokarczuk

“Minik, insan doğasının sıcaklığı, coşkusu, neşesi, kederi ve tuhaflıklarına dair son derece samimi bir eser. Yazarın elinde, insan yüreğinin gizemlerini gösteren bir değnek var sanki.” – Kelly Link

Çevirmen: Hilal Dikmen

Vakıf Kurulurken

Hugo Tüm Zamanların En İyi Serisi Ödülü

1941 yılında genç bir biliminsanı ve yazar olarak Isaac Asimov, Edward Gibbon’ın yazdığı Roma İmparatorluğu’nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi’nden etkilenerek çağının çok ötesinde bir destan yazdı: Galaktik İmparatorluk’un çöküşü ve feodalizmin dönüşü, İkinci Galaktik İmparatorluk dönemindeki güvenli ortamdan geçmişe bakan bir bakış açısıyla anlatıldı. İşte bu süreç sonucunda “Tarih tahmin edilebilir mi?”, “Toplum nasıl yönetilmeli?” ya da “İmparatorluklar neden yükselir ve çöker?” gibi soruları sormaktan çekinmeyen destansı Vakıf Serisi ortaya çıktı.

Yıl 12,020 GD ve Trantor’daki tahtında İmparator I. Cleon huzursuz. Galaktik İmparatorluk’un çökmeye başladığı dedikoduları her yerde yankılanıyor. Cleon’un, kendisini tahttan indirmek isteyen hasımlarını alt etmek ve İmparatorluk’u eski günlerine kavuşturmak için bir şeye ihtiyacı var: Geleceği tahmin etmek.
Bu sırada, matematikçi Hari Seldon, psikotarih bilimini açıkladığı makalesiyle İmparator’un dikkatini çekecek. Hem İmparatorluk güçleri hem de tahtı isteyenlerin peşine düşmesiyle birden kaçak durumuna gelen Seldon, Chetter Hummin adındaki gizemli bir adamın yardımıyla şehirden şehre yolculuk ederek özgürlüğünü sürdürmeye ve insanlığın kaderini belirleyecek nihai çözümü geliştirmeye çalışacak: Vakıf’ı.

Yayımlanış tarihine göre: 6. Kitap / Kronolojiye göre: 1. Kitap

Çevirmen: Sönmez Güven, Ali Kaftan

Jüpiter’in Mirası Cilt 3

Gizemli bir adada süper güçler kazanan beş yakın arkadaş çökmek üzere olan 1920’ler Amerika’sını kurtarmıştı. Doksan yıl sonra, Amerika tekrar birçok krizle yüzleşiyordu. Süperkahraman grubunun lideri Ütopyacı sisteme güvenirken kardeşi Walter ise değişiklikten yanaydı. Artık yaşlanmış olan süperkahramanlar hem birbirleriyle hem de süper güçlü çocuklarıyla sıkıntılar yaşarken bir ailenin dağılması sadece Amerika’yı değil, tüm dünyayı kaosun eşiğine getirecekti.

KICK-ASS ve MARVEL/İÇ SAVAŞ’ın yaratıcısı Mark Millar’ın yazdığı ve Frank Quitely’nin (3ÜZ, ALL-STAR SUPERMAN) çizdiği Jüpiter’in Mirası Cilt 3, süperkahramanların gizli kapaklı, problemli yaşamlarına yakından bakan, Watchmen ve The Boys sevenlerin bayılacağı bir çizgi roman.

Çevirmen: Ömer Ezer

Spider-Man: Öfkeli Kanatlar

AKSİYON DOLU VİDEO OYUNUNUN ÖN HİKÂYESİ!

Miles Morales’in yeni bir mahalleye taşınması, babasının vefatı ve tüm bu süper güçleri kazanması gibi olaylarla işi başından fazlasıyla aşkındı. Kanun ile ters düştükten sonra, insanların içinizdeki en kötüyü görmeye meyilli olduğu bir hayatta gerçek bir süperkahraman olmanın anlamını sorgulamaktaydı.
Yeni yeteneklerinin getirdiği güç ve özgürlüğe kendini kaptıran Miles, nasıl bir Örümcek – Adam olmak istediğine karar vermeliydi.

Vulture, yeni suç ortağı Starling ile tüm şehri darmaduman ederken Miles tabii ki arkasına yaslanıp olanları öylece izlemeyecekti. Peter Parker’la bir araya gelip iki Örümcek-Adam olarak bu kanatlı ikiliyi, şehre deneysel teknoloji felaketini yaymadan önce durdurmaları gerekmekteydi. Onlarca hayat tehlike altındayken Miles bir adım öne çıkıp da kahramanlığını ispatlayabilecek miydi?

Çevirmen: Derviş Sağırgürgen

Fukara Ölüsü

Suat Derviş’in bilinen üç öykü kitabı, Ahmet Ferdi, Behire’nin Talipleri ve Beni Mi? onun 1921-24 yılları arasında yazdığı öykülerden ibarettir. Oysa Derviş, tüm kariyeri boyunca öykü yazmaya devam etmiştir. Gazete ve dergi ciltleri arasında kalan yüzlerce öyküsünden, 1930-41 yılları arasında yazılmış yirmi yedi tanesi bu derlemede bir araya geliyor. Fukara Ölüsü’ndeki tüm öyküler insanın ‘para’yla ilişkisine dair. Derviş’in karakterleri paranın yokluğu ya da varlığıyla sınanıyor bir bir.

“Eline alışık olmadığı bir para geçince, parasızlık yüzünden çekmeye mahkûm olduğu bu hayattan kaçmak istemişti. Bir gün için bile olsa yaşamak, insan gibi yaşamak istemişti.”

Bizim Hikâye, Osmanlı’dan günümüze edebiyatımızda öykünün izini süren, öykücülüğümüzü var etmiş, geliştirmiş yazarların eserleri arasından en güzellerini, en başarılılarını, en önemlilerini belirli bir tematik bütünlük gözeterek ortaya koyan, 1850’lerden 1950’lere kadar bir asırlık öykücülüğümüzün verimlerini bir araya getiren bir kitap dizisi.

Bizim Hikâye dizisiyle birlikte, hem öykücülüğümüze dair bütünlüklü
bir söz söylemek hem de yeni öykücüler keşfetmek üzere farklı
yolculuklara yelken açıyoruz.

Atık

Antroposen Çağı’nın en büyük sorunu olan “atık”, tıpkı maddi hacmi gibi kapsama alanı giderek genişleyen ve tasnif çabamıza karşı koyan bir kavram. Üstelik “dijital atık” diyebileceğimiz yeni türler de doğuruyor. Hepsinin arkasında ise yönetmekte zorlandığımız bir “arzu ekonomisi” mevcut. Zira atık aynı zamanda “artık arzulamadığımız” şey demek.

Brian Thill’in bu küçük kitabı, dünyayı ve hayatımızı işgal eden, gözden çıkardığımız, kullanmadığımız, görmek istemediğimiz ya da istediğimiz her türden atığın, çöpün oluşturduğu manzaraya panoramik bir bakış, felsefi bir deneme niteliğinde.

“Etrafa saçılmış tüm bu nesneler arasında, görkemli antik anıtların harap olmuş kalıntılarından çok, çağımızda onların yerini almış diğer atık sınıflarına ilgi duyuyorum: toprağa gömülü video oyunları, yeryüzünün kilometrelerce altında bozunmakta olan plutonyumun yavaş sızıntısı, ağaca takılmış naylon torba; tavan aralarımızda, ambarlarımızda ve oturma odalarımızda biriken çerçöp, uzayda savrulan uydu enkazları. Bunlar gelecek ile tutuştuğumuz bahse koyulmuş fişler. Sonunda su şişelerimiz, web sitelerimiz, çocuk menülerinden çıkan oyuncaklarımız, ve bombalarımız, zaman ve insanlık hakkında tıpkı Özgürlük Anıtı, Çin Seddi ve Kolezyum’un kaderleri kadar çok şey söyleyecek.”

Çevirmen: Gökçe Çiçek

O Olmak

benim ibranicem yok senin var mı?
benim kırmızıya çalan gülle alıp veremediğim
benim bir yükselip bir inen indeks mindeks
yuro, altun, parite
benim köşede ne birikmişim ne çöküp oturmuşluğum
benim ne anıladığım ne anlam verebildiğim
ne sabır bende ne semavat ne seppuku yapacak göt
ne bir heves göğe çekilmek için ne girmek yeraltına
sende var mı bende yok ne ricat ne inanç ne bir takiyye
ne mümkün içinde yorgan geçen dörtlük
ölüme tutkal, allaha bağlanmak ne mümkün
ne bir ses ne rüya ne de bir resmim yanağınlabirlik
dört dönen işte buna çember diyorlar
aç gugılla dünyanın bütün incillerinde banyoda vesaitte

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (18. hafta):
Umudunu Kaybetme - The Old Oak (2024) Grabuna (2024) Üç Günlük Dünya (2024) SOBE: Sakallı Bebek (2024) Hanna ve Minik Canavarlar - Hanna And The Monsters (2024) Çocuk Kalbi (2024) Tarot - Horrorscope (2024) Tereddüt Çizgisi (2024) Bakkal Amca: Mahmut Tuncer (2024) Sinemada İtiraz Ediyorum (2024) Şahsi Meselemiz Merkez Üssü Hatay (2024) Küçük Prens Karlar Ülkesi - The Swiss Adventure (2024) Back to Black (2024)
Arşivden Seçkiler:
Bodrum Seferi (2024) Yedi Yaşam / Seven Pounds (2009) Ketenpere (2017) Resmi Sırlar - Offical Secrets (2020) Kikoriki: Yenilmez Takım - Kikoriki: Team Invincible (2014) Neşeli Kanatlar: Büyük Göç - Duck Duck Goose (2022)