TMC FİLM SUNAR

Kolombiyalı: İntikam Meleği (Colombiana)

Yıl 1992. Yer Kolombiya. 9 yaşındaki Cataleya anne babasının katledilişine seyirci olur ve kendisi de katledilmekten kılpayı kurtulur. Bir gangter olan amcası Emilio ile Amerika Birleşik Devletleri’ne sığınır. Bundan onbeş yıl sonra, bir kiralık katil olarak amcası için çalışacak ve geride hep anne babasının katilleri için bir kartvizit bırakacaktır: Her kurbanın göğsüne çizdiği bir orkide. Çünkü Cataleya intikamını sonuna dek almaya yeminlidir… Sevdiği herşeyi de bu uğurda kaybetmeye hazırdır…

Yapım Notları

Yönetmen Olivier Megaton şöyle diyor: “Luc Besson aşağı yukarı on yıldır bana LEON: THE PROFESSIONAL filminin devamını çekmeyi istediğini söyler dururdu. O filmi çekemedik ama gene de aklımızdaki “kadın kahramanlı aksiyon filmi” fikrini değerlendirip COLOMBIANA’yı çekebildik.”

Luc, Kasım 2009’da Olivier’ye BEŞİNCİ ELEMENT’ten beri kendisinin senaryo ortağı olan Robert Mark Kamen ile beraber yazdığı bir senaryoyu gösterir: COLOMBIANA. Bu filmde, anne babasının katledilişinden bu yana intikam ateşiyle yanıp tutuşan bir genç kızın öyküsü anlatılır. Genç kızın amcası Emilio onu bir kiralık katil olarak yetiştirir. Genç kızın tek arzusu, anne babasının katillerini bulup öldürmektir.

“Ben de, Jason-Bourne türünden, kahramanı kadın olan bir aksiyon filmi çekmek istiyordum zaten.” diyor Olivier. “TRANSPORTER 3 filminden daha ciddi ve gerçekçi bir film çekmek istiyordum. COLOMBIANA aklımdaki bu fikre çok uygundu. Bu filmi, NIKITA ve LEON: THE PROFESSIONAL filmlerine bir selam gibi de düşünebiliriz. Ana karakterin psikolojisini derinlemesine çözümleyip sınırları zorlamak istedim.”

Olivier, Cataleya için oyuncu arayışına girdiği anda aklına hemen Zoe Saldana geldi. Önceleri bu seçimin kumardan farkı olmadığını düşünse de, birden bu oyuncunun tam bu rol için biçilmiş kaftan olduğunu fark etti : “Zoe sadece güzel bir yüzden ibaret değil. O hem çok akıllı, hem yürekli, hem çok iyi bir insan, hem de önüne çıkan engellere karşı çelik gibi bir iradeye sahip. Zoe senaryoyu okuduğu anda, yepyeni fikirlerle çıkageldi. Üstelik, çalışmaya çok istekliydi ve, tıpkı benim gibi, fena halde mükemmeliyetçiydi.” Zoe karaktere ilk anda ısındığı için, Olivier’nin onu ikna etmek için pek uğraşması gerekmedi. Zoe diyor ki : “Cataleya yapayalnız bir insan. Normal bir yaşam nedir, hiç bilememiş. Sürekli bir yas havası içinde ve her türlü toplumsal kaynaşmadan uzak yaşamış. Konsantrasyon ve kararlılık konusunda onun eline kimse su dökemez, Cataleya her an teyakkuzda.” Zoe, Cataleya’nın bu yönlerini çabucak çözebilmiş olsa da, bazı diğer özelliklerini kavramak o kadar da kolay olmamış. “Cataleya’nın şahit olduğu şiddet ve yaşadığı acı, benim hayal bile edemeyeceğim duygular. Bu yüzden, Cataleya rolüne bürünebilmek için, çok ciddi bir şekilde bu duygular üzerinde çalışmam gerekti.” Cataleya’nın karakteri iki yönlü: Aynı anda hem atletik, hem kurnaz, hem de sadece işine konsantre olduğu bir yaşama sahip olsa da, diğer yandan kırılgan, hayatta yapayalnız ve içini kemiren ama bir şekilde de ona yaşama devam etme gücü veren intikam duygusundan da son derece yorulmuş durumda. Bu intikam duygusu onun yegane varlık nedeni, intikam almak için kendi kendine söz vermiş. İşte bu nedenlerle, Olivier, Zoe’den iki yönlü bir performans bekliyordu: Bu rol hem fiziksel, hem de psikolojik olacaktı. Zoe’nin hem birilerini öldürebilmesi, hem de gözyaşı dökebilmesi gerekiyordu.

Cataleya’nın psikolojisi üzerine, Zoe ve Olivier birlikte çalıştı. Zoe ayrıca, dövüş koordinatörü Alain Figlarz’ın verdiği fiziksel eğitime de katıldı. Bir yandan da, saatlerce vahşi hayat belgesellerini izlemesi gerekti çünkü Cataleya, tıpkı bir hayvan gibi, avına hiç sezdirmeden yaklaşıyor ve üstüne atılıyor. Bunun yanısıra, Zoe gerçek kurşunlarla ateş etmeyi ve silahları söküp takmayı da öğrendi. “Cataleya askerlik ya da polislik eğitimi almadı” diyor Zoe, “Onun yerine, bir gangter olan amcası Emilio’dan eğitim aldı ve sonunda silahlarla değişik bir ilişki kurdu. Onları, silah gibi değil de, arkadaşları gibi görüyor.”

Ve Cataleya, senaristlerin karşısına çıkardıkları birçok tehlikeyi savuştururken, bu arkadaşların çok yardımını görür.

ÜÇ DÜŞMAN, YANİ NEREDEYSE…
Senaristler Luc Besson ve Robert Mark Kamen, Cataleya’nın karşısına bir değil, üç düşman çıkartır: Bunların ikisi Cataleya’yı yok etmek için izleyip ona fiziksel olarak çok zorlu anlar yaşatır; üçüncüsü ise, Catalena’yı izleyerek onun işlediği suçlarla, geçmişiyle ve bugünüyle yüzleşmesini sağlar ve genç kıza basbayağı manevi bir sorun yaşatır.

Bir uyuşturucu kartelinin şefi olan Don Luis ve onun sağkolu Marco Cataleya’nın anne babasının katledilişinde rol sahibi olmuştur. “Don Luis biraz demode bir tip.” diyor Olivier ve devam ediyor: “Berbat purolar içiyor, berbat bir konyak içiyor ve berbat operalar dinliyor. Onun karakterinde, 1970’lerin tipik kötü adam imgesini yakalamak istedim. COLOMBIANA’da, Don Luis’in her yerinden “süper kötülük“ akmasına akıyor da, asıl tehlike kaynağı o değil.” Asıl tehlike ve felaket kaynağı, Marco. Don Luis’in kirli işlerini hep Marco yapıyor. Adam resmen psikopat. Ama hiç de psikopata benzemiyor. Ekranda ilk belirdiği andan itibaren, aktör Jordi Mollà’nın sahneye koyduğu Marco karakteri, bir aksiyon havasından daha çok, insanda zerafet ve kibarlık hisleri çağrıştırıyor. Yaptığı planla, Catalena’nın anne babasının vahşi bir biçimde katledilmesinden hemen sonra küçük Catalena ile karşılaşan Marco, kızla sakince konuşmuş, onu güzel sözlerle avutmuş ve böylece kızın kaçmasına engel olmuştur. Ama Catalena bir yolunu bulup kaçtığında, Marco’nun gerçek yüzü ortaya çıkar. Küçük bir çocuğun canına kıymak, Marco için pek üstünde durulacak bir konu değildir. O noktadan sonra, artık Marco’yu elinde bir silahla görmek hiç gerekmez çünkü adamın kendisi başlı başına bir tehlikedir, tehlike onun kişiliğinde kılığa bürünmüştür.

Bir FBI ajanı olan James Ross ise dört yıldır Catalena’yı izlemektedir. Ajan Ross gerçekten bir düşman mıdır? “Ross ve Cataleya birbirlerine benziyorlar” diyor Olivier. “Her ikisinin de hayatı paramparça olmuş, her ikisi de yapayalnız ve her ikisi de avcı konumunda. Bir gün yüzyüze geldiklerinde, Ross’un davranış ve yaklaşımı onu sempatik gösterir.” Ve Ross o anda derin bir şaşkınlığa düşer çünkü yıllardır bir türlü ele geçiremediği, neredeyse bir saplantı haline getirdiği ve erkek olduğunu sandığı seri katil, aslında bir kadındır. “Ross bir suçlu profili uzmanıdır.” diyor aktör Lennie James. “Çıkardığı profillerde asla yanılmamış olmasıyla ün salmıştır. Ama bu suçluda daha baştan yanıldığını görmek, onun herşeyi sorgulamaya başlamasına neden olur.”

AKSİYON İLE DUYGULAR KARIŞTIĞINDA
Cataleya o güne dek 23 kişiyi öldürmüş bir seri katildir. Ve öldürülecekler listesinde daha hala birileri vardır. “Bu öykünün ahlaki bir mantığı yok,” diyor Olivier. “Bu yüzden, önümüzdeki en büyük zorluk, Cataleya’nın sevilirlik katsayısını herşeye rağmen yüksek tutmaktı. Gene de, düşmanlarına yenik düşen birini sahnelemek hoş olmazdı. Bu nedenle, karakteri daha dokunaklı kılmak için, oyuncularla birlikte Cataleya’nın kurbanlarının herbirini Zoe’nin karakterine göre şekillendirdik.” O karakteri dengede tutmak sürekli çaba gerektiriyordu. Çözüm kısmen, anne babanın katlinin nasıl karşılandığında yatıyordu. “Cataleya’nın çocukluğuna kısa süreli geri dönüşler yapmak istemedim. Kızın kişiliğini bu yolla aktarmak istemedim. Onun yerine, küçük kızın karakterini geliştirmek ve onu olabildiğince dokunaklı bir şekilde tanıtmayı yeğledik. Böylece, Cataleya’yı büyümüş gördüğümüzde, bu geçiş pürüzsüz olacaktı. Büyük Cataleya, küçük Cataleya’nın sadece büyümüş hali olacaktı. Bu bağlantı bizim için çok önemliydi.” Zoe ve küçük Cataleya’yı oynayan Amandla Stenberg uyum içinde çalışıp birbirinin huylarını kaptılar. Bütünleşik, eşsiz, mantıklı, tutarlı ve eksiksiz bri karakter yaratabilmek için, her ikisinin tavırları sürekli olarak yapılandırıldı.

Bir kadın olarak, Cataleya’nın hayatında bir takım karmaşık duygularla bağlandığı iki erkek vardır: Amcası Emilio ve erkek arkadaşı Danny.

Emilio artık Cataleya’nın ailesinden geriye kalan tek kişidir. İlk baştaki duygu dolu buluşmalarından tutun da, en sondaki şiddetli tartışmaya kadar, amcayla yeğenin beraber göründüğü tüm sahneler, filmin en duygusal kareleridir. “Hayatta birdenbire bu çocukla yaşamak zorunda kalan amcanın dokunaklı olmasını istedim.” diyor Olivier ve devam ediyor: “Ve bu amca, hep dokunaklı kalmalıydı, hatta Cataleya’nın canının istediği gibi büyümesine ve kendisini kandırmaya başlamasına şahit olsa bile. Ama bu dokunaklılık bir yerde bitmeliydi. Ne zaman ki Emilio, genç kızın intikam planlarını gizlice uygulamaya başladığını fark eder, asıl sürtüşme işte o zaman başlar. İki vahşi kedi arasında geçen bu sürtüşme gitgide büyür.”

Cataleya’nın erkek arkadaşı Danny ile ilişkisi ise öyküdeki ikinci bağdır. “Bu aşk filmin akışını bölüp Cataleya’yı başka bir dünyaya çekebiliyor” diyor Olivier. Danny rolünü oynayan Michael Vartan ise “Danny, Cataleya hakkında pek birşey bilmiyor çünkü genç kız ona gerçek hayatıyla ilgili hiçbir şey anlatmıyor.” diyor. Cataleya erkek arkadaşına kendi yalanlarla dolu yaşamı hakkında neredeyse dirhemle bilgi verir çünkü, yavaş yavaş, Danny’ye sandığından daha fazla bağlanmaya başladığını fark eder. Cataleya bu yüzden çok acı çeker ve intikam ile aşk arasında birbirinden dağlar kadar farklı iki yaşam sürdürmek, her geçen gün ona daha ağır gelir.

GERÇEK DÖVÜŞ
COLOMBIANA ayakta ve arabada geçen kovalama sahnesi bol, ateşli silahların sıkça kullanıldığı ve, Don Luis’in malikanesinin havaya uçtuğu son sahne gibi, çok sağlam patlamalar olan bir aksiyon filmi. “Son sahnenin eşi benzeri yok.” diyerek gülüyor Olivier. “Şunu söylesem yeter: Sahne başlarken Cataleya elinde bir roketatarla çıkıp geliyor!” Olivier, Cataleya’nın karşı karşıya kaldığı onca ölümcül engele rağmen, aslında gerçek bir fiziksel tehlikeyle adam akıllı karşılaşmadığını düşünür çünkü tehlikeye her düştüğünde, elinde kendini savunabileceği bir silah vardır. Bu yüzden, “Bana bayağı kafayla kolla girişilen fiziksel bir dövüş gerekiyordu.” diyor Olivier ve devam ediyor: “Şöyle, Jason Bourne’un bize sevdirdiği türden bir dövüş, yani.”

Hal böyle olunca, Olivier ve Alain Figlarz, Cataleya ve Marco’nun daracık bir banyoda silahsız, sadece elleriyle dövüştüğü bir sahne tasarlar. Tabii, sadece elle diyorsak, o lafın gelişi çünkü, bu iki ezeli düşman, ortama girdikleri anda, havluymuş, diş fırçasıymış, ellerine ne geçerse derhal silah olarak kullanmaya başlar. “Alain’in setteki malzemeleri kullanarak bir dövüş sahnesi tasarlamasını istedim.” diye açıklıyor bu durumu Olivier. “Hani, THE BOURNE IDENTITY filminde Jason Bourne’un sıradan bir kalemi ölümcül bir silaha dönüştürmesi gibi bir tasarım olsun istedim. Bir de, son hamlesine kadar önceden planlanmış bir dövüşten çok, şöyle allah ne verdiyse türü, gerçekçi bir dövüş olsun istedim. Akdi takdirde, izlediğimiz şey, ne günümüz gerçeklerine, ne de bu iki karaktere uygun olacaktı.” Zoe ve Alain iki ay dövüş dersi yaparlar ve sonunda Zoe, ekrandaki dövüşlerin %98’inde dublör kullanmaz. Tabii, bu karaktere başlı başına ayrı bir inandırıcılık kazandırır. Bu sürede, Jordi de İspanya’da dublörüyle çalışmalarını tamamlar. “Ben aksiyon için yaratılmamışım.” diyor Jordi. “Aksi gibi, cildim de çok çabuk morarır. “ Olivier ise, “Zoe çok sıkı dövüş eğitimi almıştı, Jordi ise neredeyse hiç.” diyor. “Jordi dövüş sahnelerinde birçok şeyin üstesinden gelebildi ama fiziksel olarak sınırlıydı. Ben, her iki oyuncuyu da, dayanma sınırlarının sonuna kadar zorladım, zaten ne kadar yorgun oldukları net olarak görülüyor. Haliyle, bu da dövüş sahnelerinin gerilimini arttırıyor.” Jordi ise “Zoe, dövüşe bir dublörle çalıştığı için yumruk atmaya alışıktı, karşısındakinin bu yumruklara dayanabileceğini biliyordu.” diyor. “Ama ben hiç dayanamam. Bu yüzden, yumruklarına dikkat etmesini rica ettim. Ama gene de bir iki kere kazayla da olsa sağlam yumruk yedim. Ben onun canını yakmış mıyımdır, hiç bilmiyorum. İnşallah yakmışımdır!” diyerek gülüyor Jordi.

MEGATON KÜPÜ
FİLM Ağustos – Kasım 2010 arasında başlıca Paris, Chicago, Miami, New Orleans ve Mexico City’den oluşan 5 şehirde çekilmiş. Bu yüzden Olivier’nin 5 değişik film ekibiyle çalışması gerekmiş. Temel olarak da yanında 15 kişilik bir Fransız ekip varmış. Bu ekibin varlığı filme bir nevi tutarlılık ve devamlılık sağlamış. “Amerika Birleşik Devletleri’nde, film ekipleri otomatik olarak çok geniş oluyor.” diyor Olivier. “Amerikalılarda bir setten diğerine hızlıca gidiverme kavramı yok. Bütün şirketin hep beraber taşınması gerektiğini düşünüyorlar. Meksikalılarda ise bu otomatik refleks yok, sanki daha bir «bekleyelim görelim» havasındalar. Bir de, teknik sorunlarla her karşılaştığımızda, MacGyver moduna geçmek zorunda kaldık çünkü aksi takdirde, zaman kaybedecektik. Film ekiplerinin hepsinin suyunu çıkarttım diyebilirim. Ama, sizinle sadece birkaç günlüğüne ya da bilemediniz bir haftalığına çalışan insanları motive etmenin hiç kolay olmadığını söyleyebilirim. Fakat, sonunda, başardık işte!”

Ama film ekiplerinin de hakkını verelim çünkü Olivier bazı sahnelerin çeşitli çekimlerini birden fazla şehirde ve birden fazla sette yaparak, ekipleri resmen sabır küpüne döndürmüş. Örneğin, Cataleya’nın Rizzo adında bir karakteri öldürdüğü karakol sahnesi için Paris, Mexico City ve New Orleans’da çekim yapılır. Başka bir örnekte ise, Cataleya New Orleans sokaklarında arabasını durdurur, sonra Mexico City’de bir karakolun büyük odasına girer, sonra Paris’te bir stüdyoda kurulan hücreye konar. Bunun ardından, Mexico City’de başka bir mekanda çekilen, tutuklu Rizzo’nun gelişi sahnesi vardır. Daha sonra, Rizzo hücresine girer ki bu da Paris’te bir sesli film stüdyosunda çekilen bir sahnedir. Cataleya’nın hücreden çıkış sahneleri ise Paris’te çekilir ve o sahnelerin arasına Mexico City’de çekilen güvenlik kontrolü odasının görüntüleri ve Paris’te bir stüdyoda çekilen havalandırma borusu görüntüleri serpiştirilir. Rizzo’nun ölümü Paris’te bir stüdyo setinde kameralara yansırken Cataleya’nın çatılardan kaçışı, Paris’teki bir stüdyoda kurulan çatılar üzerinde çekilir, arka fonda da New Orleans ve onu çevreleyen Mexico City vardır. Uzun lafın kısası, tek bir çekim içinde tam üç şehir! “Hiçbir şeyin gözden kaçmaması için herşeyin titizlikle planlanması gerekiyordu.” diyor Olivier. “Herşeyi aynı anda sentezlemeniz, sonra da tekrar yaratmanız lazım ki set tasarımı, kostüm tasarımı ve bunun gibi konularda bir devamlılık ve tutarlılık sağlayabilesiniz. Akıllı adam işi değil, yani!” Filmin kendisi kadar, sette de aksiyon hakimdir, anlaşılan.

ZOE SALDANA
(Cataleya)

“Çok tanınmamış bir oyuncu arayışı içindeydim çünkü filmim ünlü bir ismin arkasında kalsın istemiyordum. Bence, Zoe olabilecek en doğru seçimdi çünkü daha ekranda neler yapabileceğini tam olarak görmemiştik. AVATAR’da başroldeydi ama onu görmemiz mümkün değildi. O filmde sahne arkasında neler olup bittiğini bilmiyorsanız, o mavi karakterin içinde Zoe olduğunu da bilmeniz mümkün değil ve bu yüzden, o karakteri canlandırmak için Zoe’nin ne kadar canla başla çalıştığını da tahmin edemezsiniz. Bu nedenle, COLOMBIANA tam bir kumardı, hem bizim için, hem de Zoe için. Onun ne kadar iyi ve çalışkan bir oyuncu olduğunu ve hem aksiyon, hem de drama alanında ne kadar başarılı olabileceğini bütün dünyaya göstermeliydik.” (Olivier Megaton)

“Cataleya sürekli yıkılıyor ama tekar ayağa kalkmayı da başarıyor. Cataleya’nın derdi fiziken hayatta kalabilmek çünkü ölmek istemiyor. Ama işin içinde bir de ruhen hayatta kalabilmek var çünkü intikam ateşiyle yanıp kavruluyor. Hayatını bu ateşe adamış bir genç kız o.” (Zoe Saldana)

JORDI MOLLA
(Marco)

“Jordi’yi ELIZABETH: THE GOLDEN AGE filminde ve çeşitli İspanyol ve Amerikan filmlerinde izlemiştim. Kötü adamı bile oynasa, marjinal görünüyordu. COLOMBIANA’da, Jordi son derece kötü bir adamı gayet fiziksel bir şekilde canlandırıyor. Ama Jordi aslında öyle biri hiç değil. Jordi aslında zarif ve son derece nazik bir adam. Silahın tetiğini ilk kez çektiğinde resmen havaya sıçradı. Ben, tam da bu yüzden, onun bu nazikliğinden yararlanmaya karar verdim çünkü ondaki bu naziklik, canlandırdığı karakteri daha da tedirgin bir adama çeviriyor ve sonunda, karakter daha da tehlikeli bir hale geliyor. Onun bu özelliği, bizim ilk başta yarattığımız karakterde olmayan, yepyeni bir boyut kazandırdı filme. “  (Olivier Megaton)

“Marco tipik bir kötü adam değil. O, patronu Don Luis ile avı Cataleya arasında kalmış birisi. Bir yandan, Don Luis’ten nefret ederken, öbür yandan onun için çalışıyor çünkü buna mecbur. Öte yandan, Cataleya’ya saygı duyuyor çünkü kızın neler yaşadığını gayet iyi anlıyor. Çünkü bilfiil kendisi de, bu genç kızdan çok daha önce, birebir aynı şeyleri yaşamış olabilir.” (Jordi Mollà)

CLIFF CURTIS
(Emilio)

“Bu filmin çekiminden hatırımda kalan en güzel ve en zorlu an, Zoe ve Cliff’le kitapçıda yaptığımız çekimdi. O sahnede, Cataleya ve Emilio şiddetli bir tartışmaya tutuşur ama bunun birbirlerini son görüşleri olacağını bilmezler. Bu çekimi Mexico City’de yaptık. O sırada Cliff’in karısının doğum sancıları başlamış ve Londra’da hastaneye kaldırılmıştı. Cliff sete perişan bir halde geldi. Ağzını bıçak açmıyordu. Gene de, ne yaptı etti, o sahneyi çekecek enerjiyi topladı. Bu enerjiyi şiddetten elde edeceğini baştan biliyordu. Ama Zoe narindi ve Cliff onun ruhunu yaralamaktan korkuyordu. Hal böyle olunca, bu sahneyi çekmek için gerekli bütün enerjisini ve içindeki şiddeti bana yöneltti ve gün boyunca hiç çaptan düşmedi. Tüm yaşamımda, bir sette bu kadar yoğun duygu yaşandığına hiç şahit olmamıştım.” (Olivier Megaton)

LENNIE JAMES
(Ajan James Ross)

“Ross, dört yıldır bir seri katili izleyen bir FBI ajanı. Bu avı ve şu anda elindeki tek iş olan ve çok yakında tüm boyutlarıyla önüne seriliverecek olan bu soruşturmayı saplantı haline getirmiş. Aslında içine kapalı bir tip. Tipik FBI ajanlarıyla hiç benzerliği yok, tıpkı Cataleya’nın da tipik bir seri katille hiç alakasının olmaması gibi. Olivier ve ben bu Ross karakterinin üstünde çok durduk. Amacımız, Ross’un sadece bir kostüm olmaması, o polis rozetinin arkasındaki adamı da tam olarak gösterebilmekti. “ (Lennie James)

MICHAEL VARTAN
(Danny)

“Danny bir sanatçı, bir ressam. Oldukça normal bir adam olduğu söylenebilir. Artık bir sanatçı ne kadar normal olursa, tabii. Tüm sanatçıların karanlık bir yönü vardır ya, Danny’nin de var. Cataleya onun hayatına girdiğinde Danny tabii ki ona aşık olur çünkü Cataleya da, Danny gibi, gizemli bir tiptir. Olivier ile Danny’ye uygun bir ses yaratmak için, Zoe ile de oynadığımız karakterler arasındaki dinamiği bilemek ve Danny’yi daha ilginç bir tip haline getirecek küçük ayrıntılar bulmak için beraber çok çalıştık. Bir karakter filmde sadece iki ya da üç sahnede görünüyorsa, bu karakteri iyice doldurmanız gerekir ki izleyiciyi etkileyebilsin.” (Michael Vartan)

OLIVIER MEGATON
Yönetmen

“Ben aslında ressamım ve film işine tesadüfen başladım. İlk uzun metrajli filmim olan EXIT’ten önce onbeş kadar kısa film çektim. Luc Besson EXIT’i izlemiş, uluslararası dağıtımını yapmak istedi. İkinci uzun metrajli çalışmam olan RED SIREN’den sonra, HITMAN’deki aksiyon sahnelerini yönettim ve sonra da TRANSPORTER 3 filmini ve COLOMBIANA’yı çektim. Bu filmin stili benim duygularıma daha çok hitap ediyor ve bunu daha da ileri götürmeyi çok isterim. COLOMBIANA aksiyon türünde hala nadir rastladığımız bir işe soyunuyor: Bir kadının karmaşık ve duygusal öyküsünü anlatıyor. “ (Olivier Megaton)

Uzun Metrajlı Çalışmaları

2011    Colombiana
2008    Transporter 3
2002    Red Siren
2000    Exit
Süre: 107 dakika
A.B.D. Vizyon Tarihi: 26 Ağustos 2011 – Sony
Türkiye Vizyon tarihi: 26 Ağustos 2011
Türkiye Dağıtım: UIP Filmcilik

Oyuncular
Cataleya: Zoe Saldana
Marco: Jordi Mollà
Ross: Lennie James
Küçük Cataleya: Amandla Stenberg
Danny Delanay: Michael Vartan
Emilio Restrepo: Cliff Curtis
Don Luis: Beto Benites
Fabio: Jesse Borrego
Alicia: Cynthia Addai-Robinson
Pepe: Angel Garnica
Mama: Ofelia Medina
Richard: Callum Blue
William Woodgard: Sam Douglas
Polis Şefi Warren: Graham McTavish

Teknik Ekip
Yönetmen: Olivier Megaton
Senaryo: Luc Besson ve Robert Mark Kamen
Müzik: Nathaniel Mechaly
Oyuncu Yönetmeni: John Papsidera (C.S.A)
Kostüm Tasarımı: Olivier Bériot
Kurgu: Camille Delamarre
Görüntü Yönetmeni: Romain Lacourbas
Sanat Yönetmeni: Patrick Durand
Ses Amiri: Fred Dubois
Miksaj: Dean Humphreys
Genel Koordinatör: Ajoz Films
Bir Canal+ ve CinéCinéma işbirliğiyle EuropaCorp – TF1 Film Production – Grive Productions ortak yapımıdır.
Yapımcı: Luc Besson ve Ariel Zeitoun

© 2011 EUROPACORP – TF1 FILMS PRODUCTION – GRIVE PRODUCTIONS

Resimler:

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (17. hafta):
Zah-Har 'Cin Ahalisi' (2024) Oyun Gecesi - Katala (2024) Arınma - Immaculate (2024) Küçük Don Kişot'un Maceraları - Giants of la Mancha (2024) Boy Kills World (2024) Cadı (2024) Rekabet - Challengers (2024) Siyah Çay - Black Tea (2024) Dublör Filmi (2024)
Arşivden Seçkiler:
Hükümet Bey (2023) Özgürlük Yolu - The Way Back (2011) Ölümcül Takip - Survivor (2015) Terminatör 4: Kurtuluş - Terminator 4: Salvation (2009) Yeni Dünya (2015) Şans Ayağıma Geldi - The Cobbler (2015)

Leave a comment