Düş Evi Oyuncularından

KENTİMİZDE SANAT VAR
KENTİMİZDE TİYATRO VAR

Nasıl insanların kültürü var ise, kentlerin de kültürü olduğuna inanıyoruz. Hiç tanımadığınız bir kente gittiğiniz zaman, hiçbir insanla konuşmasanız bile, bir şeyler hissedersiniz. Bu his, geçmiş yılların kente kazandırdığı kişiliktir. Hiçbir sebep yokken, bir kenti seversiniz veya sevmezsiniz.
Kentlileşme bilincinin oluşturulması için toplum yönlendiricileri, yöneticiler aydınlar özverili ve sabırlı olmalıdır. Mermeri delen, damlanın gücü değil sürekliliğidir.
Kent cilalı kaldırımlar, boyalı bahçeler değildir. Kent; onbinlerin bir arada, saygılı ve uyumlu bir şekilde yaşadıkları, bunun için de sanata ve özelde de Tiyatroya ‘İhtiyaç’ duydukları yerdir. Çünkü sanat ve özelde de Tiyatro insana ‘Estetik bir algı’ kabiliyeti kazandırır. Bu kabiliyetle yetişmiş insan sorunları daha çabuk çözer, daha çok ihtimal yaratır, uygarca yaklaşır…Tiyatro’dan bu kadar uzak bırakılmamızın ana nedeni belki de ‘Uyanmış’ ya da ‘Kandırılması zor’ vatandaşa duyulan korkudur. Öyle ya çocukluğundan beri Tiyatro edebi ve kültürü ile yoğrulmuş bir insan elbetteki daha talepkar ve daha güçlü olacaktır. Zeki, tepkili, uygar, yüksek etik değerleri olan, estetik algısı gelişmiş, yaşamında ‘Güzel’ olanları yaşayan ve paylaşan, aydınlık bir geleceğin dimdik vatandaşlarını yaratmak istiyorsak, lütfen erinmeyin, çocuklarınızın ellerinden tutun ve şehrinizdeki tiyatroya getirin. Tekrar başlayalım. Kaybedecek vakit yok. Kentimizde tiyatro var. Tiyatronun olduğu yerde hayat, hayatın olduğu her yerde Tiyatro var.
Haldun Taner Ustanın hazırladığı Dünya Tiyatrolar günü bildirgesinde der ki ; Her gece saat dokuz’da dünyanın dört bir bucağında binlerce perde açılıyor. Her gece saat dokuz’da milyonlarca insan ışıklandırılmış bir sahneden kendi dünyasının, kendi sorunlarının yoğunlaştırılmış bir kesitini ilgi ile izliyor. Oyalanıyor; eğleniyor, heyecanlanıyor, düşünüyor, bilinçleniyor.
Her günkü sürgit yaşamının akışı içinde tam fark edemediği, ya da edip de unuttuğu bazı ana sorunları yeni bir gözlükle görmeye başlıyor.
Tiyatrolar insanlara «Koşun, bana gelin, size ilginç bir şeyler göstere¬ceğim» derler. «Gelin, beni izleyin memnun kalacaksınız» derler.
Bu alışkanlık yüzyıllardır sürüp gidiyor.

Çünkü;  tiyatroda etli canlı oyunculardan, etli canlı seyircilere ve sonra yine o etli canlı seyircilerden etli canlı oyunculara geçen karşılıklı bir elektrik alışverişi vardır ki, bu aynı çatı altında aynı anda birbirini tamamlama ve karşılıklı etkileme olayı tiyatroya benzersiz bir toplumsal yaşantı niteliği kazandırır.

İnsanoğlu doğa karşısındaki korkularından başlayarak yüzyıllar boyunca acılarını, sevinçlerini, ihtiraslarını, düşüncelerini, düşlerini, özlemlerini, taşlamalarını, dünya görüşlerini, savaşımlarını, her şeyini somutlaştırıp dile getirmiştir.
Tiyatronun bunca yüzyıllardır varoluşu boşuna değildir, tiyatro, insan mayasının kopmaz bir öğesi, insandan ayrı düşünülemez bir gereksinmesidir. Doğada işlevini bitiren her şeyin varlığını sürdürebildiği görülmemiştir. Tiyatro sürüyorsa, sürecekse her devirde bir işlevi olduğundandır.
İnsan hakları evrensel beyannamesinin 27. Maddesinde “Herkesin toplumun
Yaşamına serbestçe katılmaya,güzel sanatları tatmaya,bilimdeki ilerleyişe iştirak etmeye,bundan faydalanmaya hakkı vardır” der.

Tiyatro hareketlendirir, aydınlatır, endişelendirir, rahatsız eder, ruhu yüceltir, ifşa eder, kışkırtır ve gelenekleri ihlal eder. O, toplumla paylaşılan bir sohbettir. Tiyatro, boşluğa, gölgelere ve suskunluğa, replikleri uçuşturmak, hareketlendirmek, aydınlatmak ve hayatı galeyana getirmek için karşı duran ilk sanattır.
Tiyatro, yaratıldıkça kendini yok eden yaşayan bir varlıktır, fakat hep küllerinden yeniden doğar.
Bunun için ; Fatsa’da Kıvılcım Tiyatrosu, Ordu’da Oksijen Kültür Sanat Atölyesi, Bulancak’ta Bulancak Sanat Tiyatrosu, Gerze’de Gerze Belediye Şehir Tiyatrosu, Sinop’ta Sinop Sanat Tiyatrosu, Trabzon’da Trabzon Sanat Tiyatrosu,Samsun’da da Söz Sanat Merkezi ve  Düşevi Oyuncuları aynı anda şu saatte seyirci ve oyuncularımızla beraber bu bildiriyi okuyoruz ve Karadeniz’e Kıyısı olan Kent Tiyatroları Birliğinin kurulduğunu ilan ediyoruz.
Ve tekrar ediyoruz Kentimizde Sanat var Kentimizde Tiyatro var !

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (18. hafta):
Umudunu Kaybetme - The Old Oak (2024) Grabuna (2024) Üç Günlük Dünya (2024) SOBE: Sakallı Bebek (2024) Hanna ve Minik Canavarlar - Hanna And The Monsters (2024) Çocuk Kalbi (2024) Tarot - Horrorscope (2024) Tereddüt Çizgisi (2024) Bakkal Amca: Mahmut Tuncer (2024) Sinemada İtiraz Ediyorum (2024) Şahsi Meselemiz Merkez Üssü Hatay (2024) Küçük Prens Karlar Ülkesi - The Swiss Adventure (2024) Back to Black (2024)
Arşivden Seçkiler:
Düğün Dernek 2: Sünnet (2015) Küçük Adamlar - Little Men (2016) Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar - Mujeres al borde de un ataque de nervios (2022) Azazil 2: Büyü (2016) MOONFALL (2022) Benim Tatlı Diş Perim - My Fairy Troublemaker (2023)

Leave a comment