Yaralı Dostlarımıza

Fransız yazar Joseph Andras, ilk romanı Yaralı Dostlarımıza’yla Goncourt Ödülü’ne değer görülmesine rağmen bunu reddetti ve ödülü yine de vermeye çalışan Goncourt Akademisi’ne rekabetin ve yarışmanın edebiyat dünyasında yeri olmadığını bildirerek reddini pekiştirdi. Andras, gerçeklerden yola çıkarak yazdığı romanında, 11 Şubat 1957’de giyotinle idam edilen Fernand Iveton’un tüyler ürpertici hikâyesini anlatıyor.

Iveton, Cezayir Savaşı sırasında bir fabrikaya bomba yerleştirir. Zaman ayarlı bombanın mesai saatinin bitiminden sonra patlaması planlanmıştır, böylece can kaybı olmayacaktır. Ne var ki Iveton yakalanır ve ölüme mahkûm edilir. Iveton’un vakasının tarihteki yeri önemlidir: O, Cezayir Savaşı’nda giyotine gönderilen ilk ve tek Fransız kökenli Cezayirlidir. Iveton, Cezayir’in bağımsızlığı için mücadele eden bir Avrupalı olarak, yoldaşlarından çok farklı bir militan portresi çizer.
Yaralı Dostlarımıza, tarihin kanlı sayfaları arasında geçen, insanı hem gerçekçiliğiyle hem de temposuyla soluksuz bırakan bir roman.

“Iveton kimseyi öldürmek istemediğini belirtti ve kanıtladı. Biz ise onun ölmesini istedik ve amacımıza ulaştık.” – Jean-Paul Sartre

“Iveton sadece kendi eylemi nedeniyle değil, dönemin ruhu tarafından da ölüme mahkûm edildi. Hem giyotinin Fransızlar için yapıldığını Arap kamuoyuna göstermek hem de Fransız kamuoyunu tatmin etmek istedik.” – Albert Camus
Çevirmen: Özgü Berksoy

Satürn Evleri 5

İşine karşı olan sorumluluğu ve hisleri Mitsu’ya keyif vermeye başlar. Ancak diğerleriyle arasındaki bu tutku ve coşkunun farklılığı bir kazaya yol açacaktır.

Ve yeryüzüne iniş projesi, yavaş yavaş herkesi harekete geçirir.
Çevirmen: Nilay Çalşimşek

Zellenbur’un Sıradan Bir Günü

Kalbin mekanizması tıkır tıkır işliyor. Tik tak, tik tak. Kurukafanın içinde küller birikiyor. Zellenbur’un ağzında fısır fısır bir şeyler. Orhan, hem de Osman olduğuna bakmadan sevilmenin lezzetiyle göneniyor. “Son derece eski ve yıpranmış bir hikâyedir bu, aşk değilse nedir?” diyen Kemal Koton aramızda dolaşıyor. Agâh Efendi, kendine varıyor hasta ziyaretinde. Yahya Kemal’in el yazısı akıl çelmeye devam ediyor. Cevdet, keçileri kaçırıyor. Kalbin mekanizması yine tik tak, tik tak. Sonrası Orhan Pamuk ve aşk ve divit kalem. Tik tak. Tik tak. Tik tak.

Metin Nart’ın ilk kitabı Zellenbur’un Sıradan Bir Günü zekice kurgulanmış, muzip ve akılda kalıcı öyküler toplamından oluşuyor. Nart, ne karakterlerin ne de hikâyelerinin aynılaşmasına izin veriyor. Üzerine düşünülmüş, ne söylediğini bilen, kendi evrenini yaratabilmiş öyküler.

“Asıl şaşırdığım, tüm bu cereyan eden şeylere şaşırmamış olmamdı. Çetin Efendi’nin verdiği bilgilerin doğruluğundan şüphem yoktu. Belki de böylesi kolayıma geliyordu. Kemal’le OP arasında tam olarak kuramadığım bağ şoför tarafından kurulmuş, müze konusuyla da kesinleşmişti. Müze açıldığında bütün bu ilişki ağını daha iyi anlayacağımdan emindim. Kemal bugüne dek ne yaşamıştı, bundan sonra ne yaşayacaktı ve asıl önemlisi, benim hikâyem bu büyük resmin neresindeydi? Adamın dediği gibi, eğer bir zihinde var olansam, yaşamda da gerçekleşebilecek bir olgu olabilir miydim, işte bunu bilmiyordum.

Eski Osman, Nişantaşı’ndaki dükkânda kalmıştı sanki. Tren yolunu geçtim, kafası karışık yeni bir Osman olarak, dökülüp asfalta yapışmış sarı yaprakları eze eze ara sokaklara daldım. Birden içimde derin bir iyimserlik yükseldi: Hep böyle yürürsem, hızla yürürsem, hiç durmazsam, yolculuklara çıkarsam, sanki yeni hayata varacaktım. İstasyonun yanından eve doğru yürüdüm.”

Bırak Serpilsin Aspidistra

Hayatı boyunca geçimini pek çok şekilde kazanan ve yaşamını yazdıklarına yansıtmaktan çekinmeyen George Orwell’in çalıştığı kitapçıdan, yazılarıyla katkıda bulunduğu The Adelphi’de tanıştığı editöründen, Londra’daki hayattan beslenerek 1934-35 yılları arasında kaleme aldığı, 20 Nisan 1936 tarihinde yayımlanan, daha sonra bir sinema uyarlaması da çekilen üçüncü romanı Bırak Serpilsin Aspidistra orta sınıfın boğuculuğuna, sınıf atlama çabasının beyhudeliğine dair alaycı bir roman.

Londra, 1936. Gordon Comstock neredeyse otuz yaşında, tek yayımlanan kitabı ilgi görmeyen bir şair ve metin yazarlığı yaptığı reklam şirketinden istifa edip çok daha düşük maaş aldığı bir kitapçıda çalışıyor. Beş parasız hep, ama yardım kabul edemeyecek kadar da gururlu. Penceresinin önünde duran ve alt orta sınıfın temsilcisi olduğunu düşündüğü aspidistra çiçeğinden nefret eden Gordon kendi deyimiyle “para tanrısına” karşı bir savaşta ama bu çabasında muzaffer olacak mı orası muğlak. Bırak Serpilsin Aspidistra, canavarlaşmış bir sistemin karşısında ideallerine tutunmaya çalışan sanatçı ruhlu, inatçı bir adamın hicivle yüklü macerası.

“Bırak Serpilsin Aspidistra’daki kendine has fikirler, 1935 yılında, 1939 ile 1945 arası yaşanacaklara dair gayet yerinde kehanetler olmakla kalmıyor sadece, aynı zamanda 1984 romanının keskin simgeleri ve genel çarpıcılığına dair gayet açık emareler de taşıyor.” –Bernard Crick

“Yoksulluğun, açık ve şiddetli bir üslupla yazılmış, tam anlamıyla korkutucu ve çarpıcı bir anlatısı…” – Cyril Connolly
Çevirmen: Zafer Avşar

Justine: Erdemin Felaketleri

“Yaşamış en özgür ruh.” – Guillaume Apollinaire

Sıradışı hayatı ve sivri fikirleriyle ünlü Marquis de Sade’ın en önemli eserlerinden biri olan Justine 1791’de yayımlandı. Yayımlandıktan sonra bizzat Napoléon Bonaparte tarafından eserin yazarının tutuklanması emri verildi ve Sade hapse girerken Justine de toplatılıp imha edildi.

Bir “anti masal” olarak da okunabilecek Justine’de Sade on iki yaşındaki, oldukça erdemli bir kız olan Justine’in çalışmak ve para kazanmak için düştüğü yollarda “ahlaklı” kalma mücadelesini anlatır. Karşılaştığı kötü insanlar ve talihsiz durumlara rağmen hayatı boyunca doğruluktan ve iyilikten ayrılmayan Justine her seferinde daha çok acı çeker ve her türlü sapkınlığa maruz kalır.
Çevirmen: Birsel Uzma

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (18. hafta):
Umudunu Kaybetme - The Old Oak (2024) Grabuna (2024) Üç Günlük Dünya (2024) SOBE: Sakallı Bebek (2024) Hanna ve Minik Canavarlar - Hanna And The Monsters (2024) Çocuk Kalbi (2024) Tarot - Horrorscope (2024) Tereddüt Çizgisi (2024) Bakkal Amca: Mahmut Tuncer (2024) Sinemada İtiraz Ediyorum (2024) Şahsi Meselemiz Merkez Üssü Hatay (2024) Küçük Prens Karlar Ülkesi - The Swiss Adventure (2024) Back to Black (2024)
Arşivden Seçkiler:
Suç Çetesi - Gangster Squad (2013) Benden Hikayesi (2019) Labirent: Alev Deneyleri - Maze Runner: The Scorch Trials (2015) Onun Adı Petrunya - God Exists, Her Name Petrunya (2019) Lanetli Anahtar: Cinlerin Gazabı (2016) Yanlış Anlama (2017)