Efsane Dune serisinin öncesini anlatan üçlemenin ilk kitabı ve devamı bu hafta raflarda!

Dune: Atreides Hanedanı

Efsane Dune serisinin öncesini anlatan üçlemenin
ilk kitabı, Dune: Atreides Hanedanı!

Paul Atreides, Dune olarak bilinen çöl gezegenindeki Fremenlerin lideri Muad’Dib olmadan, şeytani Baron Harkonnen, Atreides Hanedanı’nı yok etmeden ve baharat ile kumsolucanlarının sırrı keşfedilmeden önce başka bir hikâye vardı.
Genç Leto Atreides, babası Dük Paulus Atreides tarafından bir yıllığına Ix’e gönderildiğinde başına geleceklerden habersizdi. Padişah İmparator IX. Elrood’un da dahil olduğu bir dizi komplonun ardından Atreides Hanedanı’nı tehlikeli günler bekliyordu.

Arrakis’in başındaki Vladimir Harkonnen hem İmparator’dan hem de Lonca’dan tehlikeli sırlar saklıyordu. Her yerde kulağı olan Bene Gesseritlerden saklanamayan sırlar. Ve onların, karşılığında Baron’dan istedikleri bir şey olacaktı.
İmparator tarafından Arrakis’i incelemesi için gönderilen gezegenbilimci
Pardot Kynes’ın çöl gezegeni Dune’la ilgili başka bir planı vardı. Bunun için Fremenlerle işbirliği yapması gereken Kynes, çöl kadar zorlu bu insanlara kendini kabul ettirmek zorundaydı.

Dune: Atreides Hanedanı, orijinal serinin ilk kitabı Dune’un hikâyesinin bir nesil öncesinde yaşanan çalkantılı olayları, kudretli kahramanları, korkunç düşmanları ve ürkütücü tiranları anlatıyor.

“Dune: Atreides Hanedanı hem serinin öncesini anlatan şahane bir roman hem de kendi başına inanılmaz heyecanlı bir hikâye. Frank Herbert görse gurur duyardı.” – Dean Koontz

Çevirmen: Nil Alt

Dune: Harkonnen Hanedanı

Uluslararası çoksatan Dune: Atreides Hanedanı’nın devam kitabı
Dune: Harkonen Hanedanı, ilk kitaptan on iki yıl sonra başlıyor.

Dük Leto Atreides, Azledilme Mahkemesi’ndeki performansından sonra Büyük Hanedanlar arasındaki popülerliğini artırmış ve saygı duyulan biri olmuştu. Artık yirmi altı yaşında olan Leto, Padişah İmparator Shaddam ve düşmanı Baron Harkonnen’ın gözünde dikkat edilmesi gereken, tehlikeli bir figür haline gelmişti…

Genç Duncan Idaho, Atreides Hanedanı’na hizmet etmek için Ginaz Kılıçustaları tarafından eğitime tabi tutulacaktı. Eğitim görenlerin üçte birinin canlı çıkamadığı bu sert eğitim onun Dune’daki Duncon Idaho’ya dönüşümündeki taşları döşeyecekti…

Bene Tleilax ile yaptığı anlaşmayla yapay baharat üretmeye çalışan Padişah Shaddam, İmparatorluk’un kontrolünü kaybetmeye başlıyordu. Kaitain’deki sarayı da Sardaukarların diğer gezegenlere dağılmasıyla tehlikelere açık hale gelecekti…

Gezegenbilimci Pardot Kynes ve oğlu Liet, Dune’u çöl olmaktan çıkarmaya çabalarken aynı zamanda acımasız Harkonnen askerlerine karşı mücadele etmeye çalışacak ve Fremenler hiç olmadığı kadar kendilerini göstermeye başlayacaktı…

Her bir karakterin incelikle dokunduğu Dune: Harkonnen Hanedanı’nda Frank Herbert’ın şaheseri Dune’un arka planı politika, din ve savaşlarla dolu bu heyecanlı hikâyelerle anlatılıyor.

Çevirmen: Nil Alt

“Dune: Harkonnen Hanedanı hem olağanüstü bir evren gelişimi hem de soluksuz bir okuma sunuyor.” – Kirkus

Miras

Drizzt Do’Urden’ın hayatında her şey yolunda gidiyordu. En yakın dostu Bruenor tahtını geri kazanmıştı. Maceracı dostları Wulfgar ile Catti-brie evlilik hazırlıkları yapıyordu. Dostlar Mithral Salonu’nunda bir araya gelmişti. Ancak Drizzt ardında düşmanlar bırakmıştı ve Örümcek Kraliçe, Drizzt’in huzurlu günlerine bir son verme andı içmişti.

“Öldüğüm zaman… umarım benim için kederlenen, ortak sevinçlerimizi ve acılarımızı taşıyacak, beni anılarında yaşatacak dostlarım olur.
Ruhun ölümsüzlüğü işte budur. Asla kaybolmayan bir mirastır. Kederin yakıtıdır.
Tabii inancın da.”

Çevirmen: Cihan Karamancı

Yıldızsız Gece

Çok sevdiği bir dostunu kaybeden Drizzt Do’Urden’ın yas tutmaya vakti olmaz zira kara efler, Mithral Salonu’nun altındaki mağaraları ele geçirmeye başlamıştır. Drizzt’in evi olarak gördüğü Mithral Salonu’nu korumak için dostlarıyla birlikte kara elflerin şehri olan Örümcekler Şehri Menzoberranzan’a yolculuk etmekten başka şansı kalmaz.

“Karanlıkaltı’nın koridorlarında hayal gücünle yan yana yürüyemezsin. Bir kayanın arkasına gizlenmiş bir düşman hayal etmek kişiyi başka birinin arkasındaki gerçek bir düşmana kör edebilir. Düşlere dalmak o farkındalık üstünlüğünü kaybetmektir ve Karanlıkaltı’nda ihtiyatsızlık ölüm getirir.”

Çevirmen: Cihan Karamancı

Karanlığın Kuşatması

Karanlıkaltı’nın zifiri derinliklerinden çıkan kara elf bir kez daha Mithral Salonu’nun cüceleriyle buluşur. Drizzt Do’urden’la birlikte olan Bruenor Battlehammer dövüşe hazırdır – ancak bu sefer ne Wulfgar yanlarındadır
ne de Catti-brie.

“Anahtar umuttur. Geleceğin geçmişten veya bugünden daha iyi olacağına inanmazsak ya drow toplumundaki gibi her gün nefsimizi tatmin etmek uğruna boş bir mücadeleye gireriz ya da umutsuzluğa kapılıp ölümü bekleyerek hayatımızı heba ederiz.”

Çevirmen: Cihan Karamancı

Şafağa Geçit

Altı yıl, bir kara elfin ömründe kısacık bir âna denk gelir. Ancak Mithral Salonu’ndan ayrı düşen Drizzt ve Catti-brie için altı yıl geçmek bilmemiştir. Kaybettikleri dostlarının yasını tutan ikili, Kılıç Sahili’ndeki bir gemide korsan avlayarak geçirmektedir günlerini. Ancak acı dolu geçmişlerinden kaçmaları o kadar da kolay olmayacaktır.

“Yuvam burası mı? Bilmiyorum. Bir diğer basamak olduğunu tahmin ediyorum ama beni yuvam diyebileceğim bir yere götürecek bir yol var mıdır, bilmiyorum.

Bu konuya pek sık kafa da yormuyorum çünkü zaman geçtikçe onu umursamadığımı anladım. Eğer bu yol, bu basamaklar dizisi hiçbir yere çıkmazsa bile sorun değil. Yolu dostlarla beraber yürüdüğüm için zaten yuvamda sayılırım.”

Çevirmen: Cihan Karamancı

Düş Mesafesi

Acıyı geçmişin kokusuyla dindirmeye gücü yetmiyor artık insanın. Eşyaların, bahçelerin ve insanların o kendilerine has kokusu her zaman merhem olmuyor kabuğunu özleyen yaraya. Kalabalık akşam sofralarının, çocuk sesleriyle dolup taşan avluların, uzaktan bakınca kırmızı kiremitleriyle bir yonca tarlasını andıran gecekondu mahallelerinin anlamları yok olup gidiyor. Şehre secde edenler belki semaya yükseliyor ama bir yerlerde kömür kokusu, çamur lekesi ve türkü sürüp gidiyor. Ayrılık acısı hafifliyor belki ama ölüm Allah’ın emri olmaya devam ediyor.

Düş Mesafesi, Deniz Ceren Türkkan’ın okurla ilk selamlaşması. Görünen o ki son da olmayacak bu. Yarattığı atmosferden tercih ettiği kelimelere, ele aldığı öykü konularından üslubu önceleyen tavrına kadar her şey onun daha uzun süre buralarda olacağını gösteriyor.

“Onlar için devlet, kemerli, demir halkalarıyla dev kapıların önünde, kapıyı tıklatmadan önce iki kez düşünmekti. Ak kepenekli bir çobanın kaval sesini, yosun tutmuş oylumlu kayalıkların zahter kokularını, yarım kalmış türküleri ve anason kokulu sövgüleri yükleyip sırtlarındaki küfeye, kalın enseli adamların önünde boyun bükmekti. Kalın enseli devlet adamları onlara gülerdi gür bıyıklarının altından, sanki bu gülüş, ölüme giden kestirme bir yol gibiydi.”

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (24. hafta):
Genç Werther'in Acıları - Young Werther (2025) Süper Köpekler Yaz Maceraları - The Barkers Pursuit of Adventure 2 (2025) Tam Bana Göre - Materyalistler (2025) Bozzo in the Woods (2025) Aşk Sadece Bir An (2025) Ejderhanı Nasıl Eğitirsin - How To Train Your Dragon (2025) Da Vinci Şifresi - The Da Vinci Code (2025)
Arşivden Seçkiler:
Sonsuz Bir Aşk (2015) Cesur Tom ve Sihirli Ayna - Menique y el Espejo Magico – Tom Little and the Magic Mirror (2015) Hain - Our Kind of Traitor (2016) Ölüm Emri - Eye in the Sky (2016) Emicem Hospital (2016) Hayat Öpücüğü (2015)