Güneş Olan Kız
1345’te Çin, sert Moğol yönetimi altındadır. Bu topraklarda açlıktan kırılan köylüler için azamet yalnızca hikâyelere mahsus bir kavramdır. Zhu ailesinin oğlu Zhu Chongba’ya azamet dolu bir kader bahşedildiğinde kimse bunun nasıl gerçekleşeceğine akıl sır erdiremez. Diğer yandan, ailenin zeki ve becerikli kızına bahşedilen hiçlik şaşırtmaz kimseyi.
Fakat bir haydut saldırısı bu iki çocuğu yetim bıraktığında çaresizliğe boyun eğip ölen Zhu Chongba olur. Kaderindeki ölümden kaçmak için her şeyi yapmaya hazır olan kız, erkek kardeşinin kimliğini üstlenir ve genç bir çömez olarak bir manastıra girer. Hayatta kalma arzusuna sıkı sıkıya sarılan
Zhu burada, kaderini değiştirmek için her türlü kötülüğü yapabilecek birine dönüşecektir.
“Epik, trajik ve muhteşem. Sizi darmadağın ettiğine memnun olacağınız bir roman.” – Alix E. Harrow
“Her açıdan muhteşem. Savaş, tutku, intikam, siyaset – Shelley Parker-Chan bu epik hikâyenin her bir öğesini kusursuzca ölçmüş.” – Samantha Shannon
“Kader, savaş, sevgi ve ihanet içeren göz kamaştırıcı, yepyeni bir dünya.”
– Zen Cho
“Parker-Chan’ın ilk kitabı savaş, aşk ve kimlik hakkında şiirsel bir başyapıt.”
– S. A. Chakraborty
Çevirmen: Ceren Gürein
Kızım Hakkında Her Şey
2018 SHİN DONG-YUP EDEBİYAT ÖDÜLÜ KAZANANI
Anne bir huzurevinde hemşirelik yapan altmışlı yaşlarının ortasında bir kadın, göze çarpmayan ve mütevazı bir hayat sürüyor. Kızı üniversitede akademisyen, sabit bir geliri yok ve annesinin onaylamadığı bir kız arkadaşı var. Green sevgilisiyle beraber annesinin yanına taşınmak zorunda kalınca birbirine tamamen zıt iki hayat görüşü çarpışıyor.
Kızım Hakkında Her Şey’de Koreli yazar Kim Hye-jin, çocuklarının kendi kaderini tayin etme arzularının önünde inatla duran bir neslin önyargılarına yakından bakıyor, yaşlılık, ölüm ve yalnızlık üzerine korkularımızı
ortaya çıkarıyor.
“Kadınların mücadele etmeleriyle, birbirlerine destek olmalarıyla, birbirlerini kollamalarıyla ve maruz kaldıkları önyargı ve eleştirilere karşı seslerini yükseltmeleriyle ilgili bir hikâyeden etkilenmeden edemiyorum.”
– Cho Nam-joo, Kim Jiyeong, Doğum: 1982’nin yazarı
“Sürükleyici ve duygu yüklü… Okurlar bu yeni yazarı keşfettiklerine minnettar kalacak.” – Publishers Weekly
Çevirmen: Sevda Kul
Vineland
Thomas Pynchon yalnızca yazdıklarıyla değil, münzevi yaşam tarzıyla da yirminci yüzyılın en büyük edebiyat figürlerinden. Paranoya, ırkçılık, kolonyalizm, komplo teorileri, eşzamanlılık ve entropi gibi çeşitli konularda verdiği postmodernist eserlerle edebiyat tarihini değiştirmekle kalmayıp kendinden sonra gelen yazarları da derinden etkilemiş bir kalem.
Pynchon’dan Vineland ise yazarın kariyerinde uzun bir aradan sonra 1990 yılında yayımlandı ve bu mizahi, sivri dilli siyasi romanın değeri ancak yıllar içinde tam olarak anlaşıldı.
Reagan Ekonomisi günleri, 1984 yılı, Kaliforniya. Zoyd Wheeler engelli maaşını almak için bu yıl da herkesin gözü önünde bir delilik yapmak zorundadır. Derken eski bir tanıdığı ortaya çıkar ve Zoyd, annesiyle hiç tanışmamış kızı Prairie’yle evinden kovulur. Tüm bu keşmekeşin kilit ismi olan eski eşi, militan sinemacı Frenesi Gates ise hâlâ kayıplardadır.
Thomas Pynchon’ın Vineland’i Devlet Baba’yla aşk nefret ilişkisi yaşayan radikallerin, ekonominin çarklarının ezdiği masumların, amansız ninjaların ve yaşarken ölenlerin romanı.
“Seksenli yılların açgözlülüğünün ardından böylesine nadide bir eserle, yani Amerika’nın kendisine ve çocuklarına tüm bu zaman boyunca yaptıklarına dair büyük bir siyasi romanla karşılaşmamız ilgi çekici.” – Salman Rushdie
“Yenilikçi edebiyatın büyük isimlerinden Flaubert, Joyce ve Faulkner gibi Pynchon da içinde bulundukları romanı okuyamayacak insanları yazıyor. Bu sürükleyici romanın hüznü ve komedisinin bir yanı da bunda saklı.” – Time
Çevirmen: Berkan M. Şimşek
Olive Kitteridge
2009 PULITZER EDEBİYAT ÖDÜLÜ KAZANANI
İlk romanı kırk iki yaşındayken yayımlanan Elizabeth Strout asıl büyük başarısını 2008 yılında yayımlanan Olive Kitteridge’le elde etti.
Roman Pulitzer Ödülü’ne layık görüldü, Ulusal Kitap Eleştirmenleri Birliği
Ödülü için finale kaldı. Daha sonra televizyon dizisine de uyarlanan bu kitabın
satış rakamı milyonları aştı.
Olive Kitteridge ilk izlenimde anlayabileceğiniz biri değil. Maine’de küçük bir kasabada, eczacı kocasıyla beraber yaşayan bu emekli matematik öğretmeni kimine göre kaba kimine göreyse şefkatli biri. Fakat zaman değişmekte ve hayatı boyunca hiçbir konuda haksız olduğunu asla kabul etmeyen bu kadın öyle ya da böyle bazı meselelerde geri adım atmak zorunda. Evet, Olive başkalarının düşündüğü gibi biri değil elbette, ancak başkaları da onun düşündüğü gibi kişiler değildir belki.
Pulitzer jürisi tarafından “birikerek büyüyen duygusal bir darbeye sahip” diye nitelenen Olive Kitteridge başkarakteriyle birbirine bağlanan on üç öykülük kocaman bir dünya.
“Strout üst düzey yeteneğe sahip bir hikâye anlatıcısı ve benzersiz bir zanaatkâr.” – Hilary Mantel
“Strout değişimin korkutuculuğunu tecrübe etmemizi sağlamakla kalmıyor sadece, aynı zamanda değişimin getireceği ürkütücü umudu da hissettiriyor: Bizi bu dalgalı denize atıyor ve nefes nefese su yüzüne çıkıyoruz.”
– New Yorker
Çevirmen: Merve Sevtap Ilgın
Olive, Yeniden
İlk romanı kırk iki yaşındayken yayımlanan Elizabeth Strout çoksatanlar listesine girip Pulitzer Ödülü’nü alan Olive Kitteridge’le büyük bir başarı kazandı. Aynı romanın dünyasına 2019’da Olive, Yeniden’le dönen Strout eski başarısını tekrar etmekle kalmayıp ötesine geçebildiğini de kanıtladı.
Emekli matematik öğretmeni Olive Kitteridge hâlâ yaşıyor ama içinde bir endişe de yok değil. Tam anlamıyla barışamadığı oğlu dahil çeşitli karakterlerin arasında dolaşıyor hâlâ: Babasının kaybını kabul etmeye çalışan bir genç, uygunsuz bir anda çocuğunu doğurmak zorunda kalan bir anne, yüzünüze bakıp gerçeği gördüğünü sanan bir şair… Yaşam asla beklemediğiniz yerden ders vermeye devam ediyor, kaç yaşına gelirseniz gelin asla emin olamıyorsunuz hiçbir şeyden. Sonuna doğru bile anlaşılmıyor hayat.
Elizabeth Strout, yine on üç öykü üzerine kurduğu Olive, Yeniden’de ölüme doğru yol alan yapayalnız insanları, mazur görülebilecek hataları, taşınmasa da olacak yükleri anlatıyor.
“Strout hiç tanışmadığım, hakkında hiçbir şey bilmediğim bu tuhaf kadını sevmemi sağladı. Ne muhteşem bir yazar.” – Zadie Smith
“Strout, canlılığı ve nüktedanlığıyla bulunduğu hikâyeden bağımsız bir hayata sahipmiş gibi hissettiğimiz şu nadir görülen karakterlerden birini yarattı.”
– The Guardian
Çevirmen: Merve Sevtap Ilgın
Aynadan İçeri / Natüralist 2
OYUNCAKÇI SENİ İZLİYOR.
Çığır açıcı bilimsel yöntemler sayesinde tarihin en azılı seri katillerinden birini yakalayan Profesör Theo Cray, eski öğrencisinin ölümü ve avını yakalamasının ardından akademik dünyadan kopar. Hayatını yeniden inşa etmeye çalışırken kendisini başka bir esrarengiz vakanın içinde bulur. Kayıp bir çocuğun çaresiz babası yardım için Theo Cray’e başvurur. Onun elindeyse birkaç çocuğun çizimi ile Oyuncakçı adlı biriyle ilgili şehir efsanesinden başka bir ipucu yoktur.
Theo Cray, Oyuncakçı’nın ardındaki gizemi çözmek için bilimsel önyargılarını bir kenara bırakıp düşler ile kâbusların gündelik gerçeklik kadar yer kapladığı bir dünyayla yüzleşmelidir. Vakanın girdabına sürüklendikçe uçsuz bucaksız bir ağın içinde bulur kendini, henüz son kurbanını ele geçirmemiş bir ağın.
Andrew Mayne’in Natüralist romanıyla tanıştığımız kahramanı Theo Cray,
ikinci macerası Aynadan İçeri’de de yine tüm bilimsel yaklaşımıyla bilinmezliğin ortasına atılıyor.
“Bilim, spekülasyon ve gerilimin sürükleyici kesişimi.” – Omnivoracious
Çevirmen: Gökçe Çiçek
Cinayet Teorisi / Natüralist 3
ÖLDÜRME ARZUSU BULAŞICI OLABİLİR Mİ?
FBI, esrarengiz bir cinayetin aydınlığa kavuşturulması için seri katil avcısı Profesör Theo Cray’e başvurur. Cinayet mahalli, Cray’in yakından tanıdığı bir katilin kurbanlarının kalıntılarını gömdüğü kazı alanıdır ve gözaltında, saldırganlık geçmişi olmayan bir adli tıp uzmanı vardır. Acaba onu cinayet işlemeye iten ne olabilir?
Gizemli bir adamın cinayet mahallerini sinsice gözetlediğini ve adli tıp verilerini çaldığını keşfeden Cray’in aklına ürkütücü bir teori gelir. Karşısında, dehasını katil yaratmak için kullanan bir biliminsanı mı vardır?
Andrew Mayne, Profesör Theo Cray serisinin üçüncü romanı Cinayet Teorisi’nde bizi yine bilim ile çılgınlığın buluştuğu noktalara götürüyor.
“Gösterişli bir gerilim.” – Gumshoe Review
Çevirmen: Gökçe Çiçek
II. Kambises Taktiği
simetri ve eşitlik talep ediyor
parazitsiz dolaşan bilgiyle
camlaşan insanın şiddeti sana geçsin istiyor
açılmış bir oyuğa değil
organik boşluklarına nüfuz biçiminde
gizemle ve dışardalığımla kurcalan
sınırsız iletişime uygun olmamamla
bir yabancı bir yeni bir risk olmamla