Yazan, yöneten ve kurgusunu yapan Oren Peli’nin, başına gelen masum bir olaydan esinlenerek yapmaya karar verdiği ve kendi evinde yedi günde çektiği Paranormal Activity, genç bir çiftin, taşındıkları yeni evlerinde, kendilerinin göremediği farklı bir varlık tarafından özellikle geceleri uyurken rahat edilmesi durumunu anlatıyor. Katie’nin küçüklüğünden beri yaşadığı bu duruma, artık hayatını paylaştığı Micah da şahit oluyor ve o varlığın, rahatsızlık verme boyutu giderek şiddetleniyor.
Klasik “Cin”li Bir Korku
Başlarına gelen bu tuhaf olayları görüntülemek için Micah, kendine bir kamera alıyor ve tüm görüntüleri, kaydediyor. Onun kamerasından izliyoruz her şeyi. Dolayısıyla basit bir korku filmi aslında. Basit derken, düz anlatıma sahip, entrikası olmayan, amatörce çekilip, kurgulanmış, pek özel efekt veya ses içermeyen bir film. Çifti, gece uyurken sabit kamera ile (Micah’ın koyduğu açıdan) izliyoruz. O sırada odada bir hareket oluyorsa görüyoruz. Onun dışında olan biten her şeyi, hareketli kamera ile ama sarsıntılı bir görüntüyle izliyoruz. Bu arada Katie, ara sıra kameraya bakıp konuşuyor. Yani Micah ile konuşuyor. Micah, bir şey diyor. Katie de ona cevap veriyor. “Bu bir film değil, gerçekten yaşanmış bir olay” durumunu işliyor seyirciye.
Açıkçası benim gözüm yoruldu izlerken ve içim sıkıldı durağanlıktan ve karanlıktan. Gerildiğim anlar da oldu. Ama çok az. Sanırım alışmışım bol özel efekt içeren, korkuyu dorukta hissetmemize yardımcı olan bir müziği olan, bol aksiyon ya da gerilim sahneleri içeren, belli bir hikaye anlatan, hareketli ama sarsıntısız görüntülere sahip filmlere. Ama Blair Cadısı tarzını sevenler için uygun bir film.
HaftaninFilmi.com’dan Filmler
Arşivden Seçkiler:
