Kokteyl Skandalları ve Film Gösterimi…

Öyle Sevdim ki Seni isimli filmin galası 23 Eylül Pazartesi akşamı Trabzon Varlıbaş AVM, Avşar Sineması’nda gerçekleşti. Galaya davetliydim ve bir sürü şey gözlemledim. Filmden mi daha çok bahsedeyim yoksa kokteyl skandallarından mı emin değilim.

Programda sırasıyla, basın söyleşisi, kokteyl ve film gösterimi yer alıyordu. Basın söyleşisine katılmayı planlamamıştım, filmi seyredip çıkarım diyordum ama kişisel programım değiştiği için işim erken bitti ve kokteyl saatinden evvel oradaydım. Basın söyleşisi olmadı aslında. Film ekibi konuştu, duygu ve düşüncelerini anlattılar ve sonrasında kokteyle geçildi. Konuşma sırasında ilk dikkatimi çeken şey şu oldu; filmin senaryo ve yönetmenliğini yapan Orhan Tekeoğlu öyle bir konuşma yaptı ki, sanki yüz yıl önce Trabzon harikaydı ama şuanda beş para etmez gibi bir anlam doğdu. İşin garibi bu konuşmayı dinleyen herkes Orhan Bey’i ayakta alkışladı! Daha da garibi alkışlayan isimlerin neredeyse hiçbiri Trabzonlu bile değildi. Evet, Trabzon çok eskiden daha fazla kültür-sanat şehriydi. Ben de yüz yıllık Trabzonlu ailelerin torunu olarak bunu söyler dururum. Ama günümüz Trabzon’unu da öyle hemen harcayamayız. Türkiye’nin hala en önemli ve en güzel kentlerinden biridir Trabzon.

Basın söyleşisinin ardından kokteyle geçiş anonsu yapıldı ve herkes sinemaya yöneldi. Kokteyl alanına geçerken AVM güvenliği davetiyeleri kontrol etmeye başladı. İşte o an orada olmalıydınız. Allah’ım! Skandal! Film ekibi ve oyuncular tarafından bizzat davet edilmiş ve isimleri organizasyon sahiplerine verilmiş isimler bir bir kapıdan çevrilmeye başlandı. Firmaların bölge müdürleri, bazı önemli derneklerin yöneticileri, öğretim görevlileri, iş adamları ve hatta filmde figürasyon yapmış gençlerden bazıları bile ellerinde davetiye olmadığı için geri çevrildiler. En son isimini vermemin uygun olmayacağı büyük ve önemli bir perakende firmasının Ceo’sunu ikinci kez güvenliğin geri çevirdiğini ve o beyefendinin ne kadar öfkelendiğini gördüm. Sonuç olarak davetiyeliler güvenlik şeridinin içinde, davetiyesizler ise dışında kaldı! Kimsenin umrunda olmadan, herkes eğlenmeye başladı bir güzel. Show must go on misali…

Kokteyli tamamen yabancı bir misafir gibi seyretmeye devam ettim. Pek çok tanıdığım ve samimiyetsiz bulduğum kişiyle de ilk kez bu kadar dürüst davranıp hiç konuşmadım bile. Ne yazık ki Trabzon bazı sektöreler bakımından büyürken, ekonomik anlamda büyümekte olan aileler, kültürel olarak daha da küçülüyor! Gözlemlerim ciddi boyutta midemi bulandırdı ve başımı ağrıttı. Asla küçümsemiyorum, haddim değil ama denizi bile görmeyen köylerinden henüz on, yirmi yıl kadar önce Trabzon’a inmiş, şansı yaver gidip çok para kazanmış kişilerin Trabzon’u eleştirip durmaları, Trabzon hakkında bu kadar söz sahibi olmalarını seyretmek bana üzüntü verdi. Kokteyl, samimiyetsiz gülümsemeler, dedikodular eşliğinde devam etti. Birara birbirini hiç sevmediği söylenip durulan bazı kişilerin çok yakın şekilde uzun uzun dekikodu yapmaları da dikkatlerden kaçmadı. Kokteyl programda görünenden çok daha erken bitti ve film gösterimine geçildi.

Davetliler salonlara dolmaya başlarken alın size bir minik skandal daha! Elinde VIP davetiyesi olan kişiler kendi koltuklarına oturmayı bırakın, davetiyelerinde yazan salona bile giremeyip diğer salonlara alındılar. Bu kişilerin içinde iş adamlarının genç eşleri, Avrupa’dan gelen yüksek tahsilli hanımlar ve üniversite öğretim üyeleri de vardı. Mırıltılar yükseldi, sinirler gerildi ama kimse hanımefendiliğini, beyefendiliğini bozmadı. Ben davetiyemde yazan salona girdim, çünkü anladığım kadarıyla bana gelen davetiye sözüm ona önemli insanlardan arta kalan kişilerin üçüncü sınıf  yaklaşımla yerleştirildiği ek salondu. Bu salonun yarısından çoğu ise boştu. Rahat rahat oturup seyrettik. Şanslıyım ki, çok sevdiğim, örnek aldığım isimlerle aynı salondaydık ve çok keyifli şekilde seyrettik. Filmin ilk yarım saatinden sonra VIP salona giremeyen kişilerin öfkeli yüzleri bizim salondaki yerlerini almaya başladı ve salon biraz daha doldu.

Gelelim filme. Biliyoruz ki son birkaç yıldır Karadeniz filmi yapmak pek bir moda. Yapılan filmler içerisinde en iyilerinden biriydi. Yine alışık olduğumuz ‘Trabzon kırsal aksanını becerememe’ durumuyla karşılaşmış olsak da diğer filmlere kıyasla çok başarılıydı aksan olayı. Başlarda Kayhan Yıldızoğlu’nun bir pantolon ütüleme sahnesi vardı ki sormayın. Gözlerim doldu. Çok nostaljik, çok gerçekti. Filmin genelinde görüntü yönetmeni çok iyi iş çıkarmıştı (yine diğer Karadeniz filmlerine kıyasla). Oyunculuk performansları bakımından Oktay Gürsoy dışında hemen herkesi başarılı buldum. Hele de Alma Terziç mükemmel bir performans çıkarmıştı. İşlenen aşk hikayesi güzeldi. Eski Trabzon’dan bahsedilmeye çalışılmış. Yıllar evvel yıkılan opera binası çok kısa konu edilmiş. Hatta bu yıkımın, dönemin iki siyasi partisinin çatışması nedeniyle olduğu açık açık söylenmiş. Eski Trabzon’nun ifade edilişi, aşk hikayesi (sadece flört hikayesi de diyebiliriz) ve diğer hususların anlatım bakımından yetersiz kaldığını düşünüyorum. Filmin sonu ne yazık ki çok zayıf kalmış. Bir de seyrederseniz dikkat edin, ses montajında sıkıntı yaşanmış. Sesli çekimlerde arkadan set ekibinin konuşmaları duyuluyordu bazı sahnelerde. Yine de ben on üzerinden altı buçuk veriyorum. Diğer Karadeniz, Trabzon ve Nataşa aşkı temalı filmlerin yanında Oscar alır.

İşte böyle. Kendini elit sanan, burjuva rolü yapan ‘bazı kimseler’le ilgili daha da bir sürü şeyler yazardım ama tutuyorum kendimi. Film iyiydi, vaktiniz olursa gidin seyredin derim. Ekstra vakit ayırmanıza da çok gerek yok bence, ilerleyen aylarda DVD şeklinde de seyredebilirsiniz.

Sevgi ve saygılarımla…

GÖKSEL AKSEL

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (17. hafta):
Zah-Har 'Cin Ahalisi' (2024) Oyun Gecesi - Katala (2024) Arınma - Immaculate (2024) Küçük Don Kişot'un Maceraları - Giants of la Mancha (2024) Boy Kills World (2024) Cadı (2024) Rekabet - Challengers (2024) Siyah Çay - Black Tea (2024) Dublör Filmi (2024)
Arşivden Seçkiler:
O.H.A.: Karadeniz’in Çağdaş Efsaneleri: Oflu Hocayı Aramak (2014) Sivil (2014) Vur ve Kaç - Hit & Run (2012) Hadi be (2022) Karabasan - The Babadook (2014) Frekans - Cell (2016)

Join the Conversation

2 Comments

Leave a comment