DEĞİŞİM / POSSESSION (2008)
Yazılarımı takip eden okurlarımız bilirler, ben ters köşe yapan filmleri çok beğenirim. Seyrederken biranda şaşırtmalı ve farklı bir yön çizmeli ki izleyici dikkatle seyretsin. Bir de seyreden kişilerde kendini baş kahramanın yerine koyma isteği uyandırmalı film.
Possession’da hepsi hemen hemen mevcuttu. İlgiyle seyrettim…
Filmin başında Jess (Sarah M. Gellar) ve Ryan (Michael Landess) mutlu bir evlilik hayatı yaşıyorlar. Ryan’ın takıntılı ve sabıkalı kardeşi Roman (Lee Pace) giriyor hayatlarına. Kardeşler tamamen zıt karakterlere sahipler. Ryan oldukça ince, romantik, yaratıcı bir adamken, Roman sabıkalı, maço, kaba bir erkek. Tek ortak noktaları, ikisi de çok çekici… Roman, yine belalı bir durumdan ötürü bir süre kardeşi Ryan’ın yanında kalması gerekiyor. Roman öyle hastalıklı bir adam ki, Jess’e içten içe ilgi beslemeye başlıyor ve bu ilgisini belli etmekten çekinmiyor. Ryan durumdan habersiz bir şekilde hayatına devam ediyor. Jess de bu durumu çok büyük sorun haline getirmese de Roman’dan ürküyor. İki kardeş bir gün trafik kazası geçiriyor ve yoğun bakıma alınıyorlar. İlk uyanan Roman oluyor. Uyanan Roman’ın bedeni olsa da, kendisinin Ryan olduğunu söylüyor! Jess öncesinde Roman’a kesinlikle inanmıyor. İlerleyen günlerde Roman’ın tam da kocası Ryan gibi davrandığını görünce çok şaşırıyor. Üstelik Roman, Jess ve kocası arasında kimsenin bilme ihtimali olmayan sırları da biliyor! Hayda, gel de kafan karışmasın. Roman da yakışıklı adam tabi, insan ister istemez düşünüyor neler oluyor yahu diye. İşte o anda Jess’in yerinde olmak istemezdim…
Film tam da burada başlıyor desem yeridir. En sonunu çok iyi bağlayamadıklarını düşünüyor olsam da başarılı buldum. Sonuyla ilgili fazla yorum yapmayacağım, siz de seyredin, şok olun. İzlemeye değer bir film bence…
DİLA HANIM
Bildiğiniz üzere Dila Hanım, yapım yılı 1977 olan bir Türk filmi. Senaryosu Safa Önal’a ait olan filmin yönetmeni Orhan Aksoy. Başrolde Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ı görüyoruz. Aslında o dönem tüm filmlerin başrollerinde ikisini görüyor izleyici. Filmin ve
oyunculukların başarısından bahsetmeme gerek olmadığı kanısındayım. Benim doğumumdan on yıl önce yapılmış olan bu filme hayranım diyebilirim…
Gelelim günümüzde yayınlanan televizyon uyarlamasına. Dila Hanım ismi ile yapılan televizyon dizisi kaçıncı bölümden gidiyor bilmiyorum, fakat hala yayınlanabiliyor olması çok şaşırtıcı… Yapımcısı Gold Film, Faruk Turgut. Yönetmeni, senaristi kim bilmiyorum. Beni en çok rahatsız eden şey Erkan Petekkaya ve Hatice Şendil’in performansları. Diziye baktığınızda Rıza Bey, hergün diş hekimine gitmek zorunda olan ve çenesine vurulan morfinlerden bezmiş bir karakter, Dila Hanım’sa yüzüne yaptırdığı botoks ve kolajen dolgulardan ötürü duygularını ifade edemeyen bir karakter olarak görülüyor… Türkan Şoray o kadar asil ve kibar bir hanımefendi ki, kendisine kimin oyunculuğunu sorsanız, muhakkak “çok güzel, çok başarılı” diyor. Hatice Şendil’i de beğendiğini söylemiş. Yahu Türkan Hanım, kimsenin kalbini kırmayan, herkese mutluluk veren bir hanımefendi; Ajdar’ı da sorsanız O’na, “çok güzel, başarılı” diyecek… Hatice Şendil’in yerinde olsam sırf para kazanmak uğruna bu projede yer alıp, başarısızlıkta uzay olmaktansa evimde oturmayı tercih ederdim. Bunların tümü benim nacizane yorumlarım, gözlemlerim. Dila Hanım dizisinden hiç hoşlanmadım. Orjinal filme hakaretmiş gibi geliyor bana…
Bu hafta da seyrettim, anlattım. Sizler de okudunuz; hepinize çok çok teşekkür ediyorum…
En içten sevgi ve saygılarımla…
Göksel Aksel
HaftaninFilmi.com’dan Filmler
Arşivden Seçkiler:
