Zavallılar
YORGOS LANTHIMOS’UN 11 DALDA OSCAR ADAYI POOR THINGS FİLMİNİN ROMANI
İskoçya’nın önemli yazar ve sanatçılarından biri kabul edilen Alasdair Gray eserlerinde sıradanın ötesine geçen hayal gücüyle ve özgün bakış açısıyla dikkat çekti. Viktorya Dönemi ahlakını hicvederek doğaüstü bir dokunuşla ilmek ilmek ördüğü kara komedisi Zavallılar ise yazara Whitbread Roman Ödülü ve Guardian Kurgu Ödülü kazandırdı. Yorgos Lanthimos’un da beyaz perdeye uyarladığı bu kitap, postmodern bir Frankenstein anlatısı.
19. yüzyılın sonlarında yaşamış Doktor Archibald McCandless’ın anılarını okurken uçarı Bella Baxter ile tanışacaksınız. Yeni geldiği dünyayı öğrenmeye can atan bu kadının tuhaf hayatı, değişimin eşiğindeki Glasgow’un büyüleyici atmosferinden Paris’in genelevlerine kadar rüzgâra kapılmış gibi sürükleyecek sizi. 1914 yılında Victoria McCandless’ın yani “gerçek Bella”nın kaleme aldığı sonsözde ise karşınıza Archibald’ın anlatısını delik deşik edecek başka bir gerçeklik sunulacak.
Alasdair Gray’in ürkütücü çizimleriyle bezeli bu ilham dolu çılgın eser, sınıf züppeliğinden İngiliz emperyalizmine, erdem taslamaktan genel geçer bilgeliğe, eline ne geçirirse yerden yere vuruyor…
“Sör Walter Scott’tan bu yana en büyük İskoç romancısı.”
— ANTHONY BURGESS
“Bir yandan komik bir yandan da dehşet verici olan bu kitap, tehlikeli denecek kadar iflah olmayacak bir metin.” — GUARDIAN
Çevirmen: Süha Sertabiboğlu
Kedi İnsanlar ve Diğer Garip Hikâyeler
“Ocak başındakilerden çıt çıkmıyordu. Uykuya hâlâ direnebilenlerin suratlarında ise dinledikleri hikâyenin mahmurluğu ve yanan ateşin sıcaklığının verdiği tatlı bir pembelik vardı. Bunun yalnız hoş bir masal olduğunu düşünüp geceyi geçirmek üzere odalarına çekildiler…”
Beyza Güngör, yalnızca tarihin tozlu sayfalarını havalandırıp kadim uygarlıklardan ürpertici hikâyeler anlatmıyor, modern dünyadaki garipliklerden de dem vuruyor.
Bir yanda çevresindeki sık ağaçların sıkboğaz ettiği köhne kulübeler ve her yanı gıcırdayan eski ahşap evler, diğer yanda yalnızca dolunay ışığıyla aydınlanan kent sokakları ve ölümün kol gezdiği vapurlar… Deliliğin doladığı kollara karşı koyamamış, sanrıların, kâbusların, acı anıların pençesinden kurtulamamış, dinledikleri ürpertici masalları bir türlü unutamamış bu insanların hikâyelerini okuyanlar da kolay kolay unutamayacak olan bitenleri!
“O, hep vardı. Oradaydı. Türlü kılıklara giriyor, kentten kente geziyor, insanların ruhlarıyla çeşitli oyunlar oynuyordu. Bu sefer, üzerine gezici bir sihirbaz kostümü geçirmiş ve masum çocuk ruhlarının peşine düşmüştü. Bu maske ve kostümlerin ardındaki varlık ise hep aynıydı ve bir yüzü yoktu. Salt karanlıktan oluşmuştu. Henüz bunu kimse bilmiyordu.”