“Bu kitapta yok yok: ihanet ve aşk, şiirsellik ve aksiyon, varoluşsal kriz ve uzay operası macerası…”

Ve İşte Zaman Savaşını
Böyle Kaybedersin

Hugo En İyi Novella Ödülü / Locus En İyi Novella Ödülü /
Nebula En İyi Novella Ödülü / BSFA En İyi Kısa Eser Ödülü

Son yılların en çok ses getiren bilimkurgu eserlerinden biri olan Ve İşte Zaman Savaşını Böyle Kaybedersin, zaman yolculuğu kavramına eşi görülmemiş bir yaklaşım getiriyor. Ödüllü yazarlar Amal El-Mohtar ve Max Gladstone’un yarattığı bu evrende birbirine rakip iki zaman ajanı zamanda ve mekânda yolculuk edip tarihi kendi çıkarlarına göre değiştirirken mektuplaşmaya başlıyor. Bu iletişim sonucunda hem zaman hem de mekân önemini yitiriyor.

Ölen bir gezegenin külleri üzerinde Kırmızı, bir mektup buluyor: Okumadan önce yak. İmza: Mavi. Evrendeki en tehlikeli zaman ajanlarından olan iki rakibin yolu işte böyle kesişiyor.

Geçmişleri kanlı, kaderlerini kendi ellerinde tutan bu iki ajanın pek bir ortak noktası yok… yaptıkları işte en iyi, savaşı kazanmak için kararlı ve yalnız olmak dışında.

Bu andan itibaren önlerinde uzanan savaş alanları, fethedilecek zaman çizgileri giderek daha kişisel ve daha tehlikeli bir oyun alanına dönüşüyor. Hem Kırmızı hem de Mavi bu oyunu kazanmakta inatçı. En nihayetinde savaşta önemli olan kazanmaktır, değil mi?

Ve İşte Zaman Savaşını Böyle Kaybedersin, uzay ve zaman arasında köprü kuran bir başyapıt.

“Bu kitapta yok yok: ihanet ve aşk, şiirsellik ve aksiyon, varoluşsal kriz ve uzay operası macerası. Zaman yolculuğu yapan süper ajanları saymıyorum bile. Gladstone ve El-Mohtar’ın işbirliği âdeta bir havai fişek gösterisi”
– Madeline Miller

“Öyle bir kitap ki kurgusunu ve üslubunu mu yoksa dâhiyane fikirlerini ve karakterlerini mi övsem karar veremiyorum.”
– Ken Liu

Çevirmen: Özlem Altun

Kurucular

Hugo En İyi Novella Ödülü Adaylığı

Biraz Spagetti Western, biraz Akira Kurosava filmleri, biraz da kara fantazi.
Tabii bir de silah ustası hayvanlar. Polansky, Kurucular’da başkasının
yan yana getirmeyi hayal dahi edemeyeceği türleri birleştirip fantastik edebiyatın en aykırı kitaplarından birine imza atıyor.
Yurdunu kaybetmeyi, çaresizliği ve geleceğe dair umudu hayvanlardan
oluşan bir umutsuzlar çetesinin macerasıyla anlatıyor.

Yaralı bir göz. Kırık bir kanat. Beklenmedik bir ihanet. Kaybedilen bir ülke. Kısacası, pek de yolunda gitmemiş bir macera. Yıllar geçer, yaralar iyileşir ama kötü anılar yitip gitmez. Fare Kaptan’ın ekibindeki hayvanlar için başarısızlıktan sonra hayatta kalmanın tek yolu yeni bir hayat kurup çok da göze batmamaktı.
Bir de kaybettikleri savaşı unutmaları gerekiyordu. Ama Kaptan’ın son seferde başına gelenleri unutmaya niyeti yoktu.

Beş sene sonrasında Kaptan yeterince beklediğine karar verdi; ekibi toplayıp yarım kalan işi tamamlayacaktı. İntikam, yenecek kadar soğumuştu artık. Kakım, baykuş, semender, köstebek, opossum ve porsuk da aynı düşüncedeydi.

Kurucular, eğlenceli olduğu kadar karanlık bir intikam hikâyesi.

“Polansky en sevdiğim yeni yazarlardan biri. Bilindik türleri her seferinde yeniden icat edip tepetaklak etmeyi beceriyor.” – David S. Goyer

“Watership Tepesi’nden beri başkahramanı hayvanlar olan bir macerayı böylesine sevmemiştim.” – Delilah S. Dawson

“Vahşi, öfkeli ve fevri ama tıpkı hayatın kendisi gibi eğlenceli, heyecan verici ve bir o kadar da özgün.” – John Hornor Jacobs

Çevirmen: Sevda Ertaş

Bir Haremağasının Hatıraları

“Siyah istanbulin ve kırmızı fes giyen haremağaları canlı mahluklardan ziyade birer heyulayı hatırlatıyorlardı.”

Bir Haremağasının Hatıraları, II. Abdülhamit saltanatının son birkaç yılı içerisinde Yıldız Sarayı’nda geçen ve bu dönemi Hayrettin adlı bir haremağasının gözünden tüm ayrıntılarıyla anlatan bir tarihi roman.
Ancak Suat Derviş sadece hareme ait bilinmeyenleri, saray entrikalarını anlatırken değil, hadım edilen, köleleştirilen bir erkeğin psikolojisini tasvir ederken de ustalığını gösteriyor.

Bu romanı okurken Osmanlı sarayının gelmiş geçmiş tüm haremağalarını, bu insanların çocuk yaşta vatanlarından koparılışlarını, âdetini, dilini bilmedikleri bir coğrafyada kuma gömülerek etleri dağlanırken hissettikleri acıyı düşünün. Köle olarak satılığa çıkarılışlarını, hayatları boyunca tüm kaderlerinin bir başkasının iki dudağının arasında oluşunu aklınıza getirin. Göreceksiniz ki Suat Derviş tüm bunları düşünmüş, hissetmiş ve bu acıyı, karanlığı kelimelere dökebilmiş.

Serdar Soydan’ın sonsözüyle.

Doktor Socrates:
Futbolcu, Filizof, Efsane

Zico’nun ve Alex de Souza’nın Türkçe baskıya özel sunumlarıyla

Johan Cruyff’un önsözüyle

HEM SAHA İÇİNDE HEM SAHA DIŞINDA DEVRİMCİLİĞİN EN BÜYÜK SİMGELERİNDEN BİRİ: SÓCRATES!

Sócrates her zaman farklı biriydi. Ortalamanın çok üzerinde, nadir görülen bir zekâya sahipti, bu özelliğiyle hem oldukça özveri gerektiren bir bölümde okudu ve doktor olarak çalıştı hem de futbolun en önemli isimlerinden biri oldu.

Saha dışında ise benzeri yoktu. Siyaset ve toplumsal davalarda tarihte onun kadar öne çıkan bir futbolcu hiç olmadı. Corinthians Demokrasisi adını verdiği projesiyle malzemecisinden başkanına herkesin eşit söz sahibi olduğu bir yönetim biçimi sunmuştu kulübüne. Brezilya o dönemde diktayla yönetilirken Sócrates’in attığı her adım tam manasıyla devrimciydi.

Sócrates’in yayımlanmamış günlüğü ve yeni keşfedilen röportajlar sayesinde Andrew Downie, bu ikonik figür hakkında şimdiye dek yazılmış en kapsamlı ve detaylı kitabı yazdı. Sócrates’in ailesi, yakın çevresi ve eski takım arkadaşlarıyla yapılan röportajların çekirdeğini oluşturduğu Doktor Sócrates: Futbolcu, Filozof, Efsane, bedeli ne olursa olsun her zaman inandıklarının arkasında duran bir efsanenin eşsiz biyografisi.

Çevirmen: Bora İşyar

Planetary Cilt 3:

  1. Yüzyılı Terk Etmek

“Çizgi roman tarihinin en iyi isimlerinden akıl almaz bir seri.”
– SCI FI UNIVERSE

Gizem ve macera dolu PLANETARY serisi üçüncü cildi 20. YÜZYILI TERK ETMEK ile devam ediyor. Elijah Snow, Planetary’deki geçmişini yavaş yavaş hatırlamaya başlarken Sherlock Holmes ve Dracula gibi figürlerle olan maceraları su yüzüne çıkıyor. Jakita Wagner ve Davulcu’yla birlikte Dörtlü denen kötücül gruba karşı verdikleri mücadele sürerken araştırmaları onları Güney Amerika’nın balta girmemiş ormanlarına, eski Avrupa’nın kalelerine, Antarktika’nın ıssızlığına götürüyor ve başka bir boyuttan gelen bir alet ile dünyanın ilk gerçek astronotlarını keşfediyorlar.

Çevirmen: Egemen Görçek

Elia

Zamanın geçtiği ama hayatın durduğu yakın bir gelecek. Tarihsel alışkanlıklarda asılı kalmış, kendi huzurunu inşa etmiş bir ada ve her günü birbirine benzeyen ada halkı. Ta ki iki yabancı adaya ayak basana dek… Ve o günden itibaren hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Alışkanlıklar suskunluğa, suskunluklar haksızlığa, haksızlıklar cezaya dönüşür ve bu cennet ada âdeta cehennem oluverir.

Yılmaz Şener, Elia’da yakın geleceğe çeviriyor yüzünü. Olması ihtimal değil, sadece zaman meselesi olan bir gerçeğe dokunuyor. Dili, kurgusu ve son âna kadar merak uyandıran konusuyla çarpıcı bir roman.

“Belki de kafamızda uzun süre taşıdığımız düşünceler, hiçbir zaman eyleme dökmeyeceğimiz şeylere aitti. Yaptığımızı düşünerek yapmaktan kurtuluyorduk.”

Köy Üçlemesi Kutu Set (3 Kitap)

Yediçınar Yaylası
Köyün Kamburu
Büyük Mal
Dağıtım Tarihleri: 10.02.2021

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (18. hafta):
Umudunu Kaybetme - The Old Oak (2024) Grabuna (2024) Üç Günlük Dünya (2024) SOBE: Sakallı Bebek (2024) Hanna ve Minik Canavarlar - Hanna And The Monsters (2024) Çocuk Kalbi (2024) Tarot - Horrorscope (2024) Tereddüt Çizgisi (2024) Bakkal Amca: Mahmut Tuncer (2024) Sinemada İtiraz Ediyorum (2024) Şahsi Meselemiz Merkez Üssü Hatay (2024) Küçük Prens Karlar Ülkesi - The Swiss Adventure (2024) Back to Black (2024)
Arşivden Seçkiler:
Efsane Beşli - Rise Of The Guardians (2013) Vortex (2022) Mumyalar - Mummies (2023) Yolunda A. Ş.: Çinçin Bağları Hikayesi (2015) Kalandar Soğuğu (2016) Aramızda Bebek Var - A Happy Event (2012)