Çağımızın en popüler karikatüristlerinden Tom Gauld’un “Golyat”ı bu cuma raflarda!

Golyat

Gatlı Golyat’ın savaşla pek ilgisi yoktu. Ona fikri sorulsa kılıç kuşanmayı değil idari işleri yürütmeyi tercih ederdi. Ama gelin görün ki kralın emri üzerine İsraillilere karşı günde iki kez savaş çağrısı yapmakla görevlendirildi.
Peki Böyle önemli bir görev için doğru insan mıydı?

Çağımızın en popüler karikatüristlerinden Tom Gauld, Golyat’ta yüzyıllardır anlatılagelen bir hikâyeyi yeniden yorumlayıp vadinin öte tarafında işlerin nasıl yürüdüğünü hassasiyet yüklü çizimleriyle aktarıyor.

“Golyat hüzün dolu ve içten bir eser. Muazzam çizimleri ve hikâyesiyle Tom Gauld var olmanın bile acı kaynağı olduğu, Tanrı’nın gazabından nasibini almak için çok da bir şey yapmamak gerektiği bir dünya tasvir ediyor.”
– Chris Adrian

“Tom Gauld’u ne kadar övsem eksik kalır… En iyi karikatüristlerden biri.”
– Mark Frauenfelder

“Gauld, savaş ve kahramanlık gibi karmaşık konuları basit ve akıl dolu çizgileriyle aktarıyor.” – New York Times

Çevirmen: Alican Saygı Ortanca

Dublinliler

Modern edebiyatın en çetrefil, dilin, anlatının sınırlarını yıkıp geçen, roman türünü bambaşka ihtimallerle tanıştıran yazarı James Joyce için, Beckett “onun eserleri şeyle ilgili değil, o şeyin ta kendisidir,” der. Jorge Luis Borges, Flann O’Brien, David Foster Wallace, Gabriel Garcia Marquez ve başka sayısız yazarı etkileyen Joyce, sadece Dublin’i ve İrlanda’yı anlatarak evrensel ve zamansız bir edebiyat bıraktı ardında.

Joyce, Dublinliler’de, kalemini felcin merkezinde olan bu şehirde gezdirerek
bir ülkenin ahlaki tarihini irdeliyor.
Bir peder ölür, bir kadın aşkın peşinden gidip gitmeyeceğine karar verir, başarılı arkadaşını dinlerken kırık hayallerini düşünür bir adam, alkolik bir kâtip kafayı çekmek için işten kaçar, siyaset dillerden düşmez ve pazar yerinin girişindeki
bir çocuk, yetişkinliğe adım atar.

James Joyce’un Dublinliler’inde herkesin, tüm ölenlerin, hayattakilerin
üzerine aynı kar yağıyor, usulca geçip gidecek ruhları sarmalayan bedenler aynı sokaklarda yürüyorlar. Ve bir şehir böyle ölümsüzleşiyor demek ki.
Kelimelerle, insanlarla.

“Joyce gençliğinde kendisini aşmıştı.” – Ian McEwan

“Dublinliler, edebiyat dünyamızın içine işlemiş vaziyette ama yirminci yüzyılın başlarında, daha önce hiç karşılaşılmayan türde bir kitaptı, özellikle de İrlandalı bir yazardan ve kitabın büyük bir kısmı geleneksel edebiyat dünyasının afallatmıştı.” – Colum McCann

Çevirmen: Fuat Sevimay

Kızıl Veba

“London’ın üslubu coşkulu, bakış açısı ise şüpheci ve distopik. Kızıl Veba, Shakespeare’in Fırtına’sı gibi sömürü ve açgözlülük üzerine kafa yorup bize kendi umursamazlıklarımızın sebep olduğu tehlikeleri anımsatıyor.”
– The Times

Jack London edebiyat tarihinin ilk kıyamet sonrası anlatılarından biri olan
Kızıl Veba’yı tefrika halinde yayımladığında yıl 1912’ydi ve halihazırda bilimkurguyla temas eden Demir Ökçe ve Adem’den Önce kitaplarını yayımlamıştı. Diğer bilimkurgusal romanı Yıldız Gezgini’nin yayımlanmasına
ise üç sene daha vardı. Bu süreç içerisinde yazdığı pek çok spekülatif
öykü ve romanda London, geleceğe dair öngörülerde bulundu ve
2020 itibariyle bu öngörülerin büyük ölçüde gerçekleştiği eseri Kızıl Veba oldu.

Yıl 2073. Kızıl Veba’nın, dünya nüfusunun neredeyse tamamını yok etmesinin üzerinden altmış yıl geçmiştir. Geçmişe dair tüm yaşanılanlar büyük ölçüde unutulmuş, insanlığın binlerce yıldır sürdürdüğü gelişmeler tarih olmuştur.
O günleri sadece bir kişi hatırlar: İhtiyar James Howard Smith. Batıl inançlarla dolu bu vahşi gelecekte, torunları ondan salgından önceki hayatı anlatmasını ister… anlattıklarına her ne kadar inanmasalar da.

Bu edisyonda “Kızıl Veba” ile birlikte Çin’in süpergüç, biyolojik savaşın tek çözüm olduğu başka bir gelecek tahayyülü sunan bilimkurgu öyküsü “Görülmemiş İstila” da kendine yer buluyor.

Çevirmen: Göksu Göçhan

Damağası

Damağası, Kemal Tahir’in cezaevi yıllarında tutmaya başladığı ve ölümüne yakın zamanlara kadar üzerinde çalıştığı notlardan oluşur. Bu notlarında cezaevi yaşamını ve kırsal kesim insanının küçük ama entrikalarla ve kırılmalarla dolu yaşamını ele alırken, Orta Anadolu insanını, koşulları içinde bütün derinliğiyle işler. Köy insanının dramını ele alırken ona sadece bakmakla yetinmez, onu çözmeye ve anlamaya çalışır. Oluşturduğu, alabildiğine canlı karakterlerin üzerinden bir Anadolu insanı panoraması çizer.

Damağası, bir bütün olarak birbirini tamamlayan, yeniden ele alan üç çalışmadan oluşuyor. Kemal Tahir’in daha yayımlanmadan tartışmalar yaratmış notları/müsveddeleri yıllar sonra yeniden okuruyla buluşuyor.

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (17. hafta):
Zah-Har 'Cin Ahalisi' (2024) Oyun Gecesi - Katala (2024) Arınma - Immaculate (2024) Küçük Don Kişot'un Maceraları - Giants of la Mancha (2024) Boy Kills World (2024) Cadı (2024) Rekabet - Challengers (2024) Siyah Çay - Black Tea (2024) Dublör Filmi (2024)
Arşivden Seçkiler:
Çılgın Dersane 4: Ada (2015) Bir Zamanlar Anadolu’da - Once Upon a Time in Anatolia (2011) Dün Gece Soho’da - Last Night in Soho (2021) Stajyer Mafya (2014) Zincirsiz - Django Unchained (2013) Mutluluğa Boya Beni - Le Tableau (2012)