TRABZON DEVLET TİYATROSU PEMBE KADIN’I İZLEYİCİYLE BULUŞTURDU

Pembe Kadın Prömiyerinden Notlar…

Trabzon Devlet Tiyatrosu 21 Şubat 2013 gecesi Pembe Kadın’ın prömiyerini yaptı. Prömiyere sanatçı arkadaşlarımın davetlisi olarak katıldım. Oyunla ve geceyle ilgili yorumlarımdan önce Pembe Kadın’dan bahsedelim biraz…

Pembe Kadın, Hidayet Sayın’ın 1965’te yazdığı iki perdelik bir dram. Olay yoksul bir Batı Anadolu köyünde geçiyor. Kocası tarafından terkedilen ve kızıyla birlikte yaşam mücadelesi veren Pembe Kadın’ın trajik hikayesini anlatıyor. Oyun tiyatro sahnesinde ilk olarak rahmetli Hepşen Akar’ın başrol performansıyla seyirciyle buluşmuş. Sonrasında Yıldız Kenter’in başrolde oynadığı sinema uyarlaması da yapılmış…

Trabzon Devlet Tiyatrosu tarafından ilk kez sahnelenen oyunun yönetmeni Uğur Keleş, yardımcı yönetmeni Elif Şeker Saka ve yönetmen asistanı Başak Anat Özcan. Rol dağılımı ise şu şekilde;

Pembe Kadın: Elif Şeker Saka
Kezban: Sinem Bilgin
Murat: Ceyhun Gen
Kocabey: Nihat Bıyık
Muhtar: Mert Birol
Esma: Nazlı Ceren Argon
Döndü: Didem Özkavukçu
Memet: Emre Ön
Kadir: Kadri Özcan

9 kişi ana kadro olmak üzere, toplamda 14 kişilik bir kadro var.

Gelelim oyunla ilgili düşüncelerime… İtiraf etmem gerekirse, prömiyerdeki gösterim için beklentilerim düşüktü. Çünkü uzun zaman sonra Trabzon DT bu kadar ağır bir dram sahneliyor, aynı zamanda oyun uzun ve çok zor bir şive var. Öte yandan tüm kadroyu tanıdığımdan iyice eleştirel bir göz takınmaya çalıştım objektif olabilmek için. Bu kadar ön yargıyla prömiyere gittim ve size şu kadarını söyleyeyim, ilk perdenin sonunda hüngür hüngür ağlıyordum… İkinci perde başladığında ilk dakikalarda Memet ve Kadir karakterleri arasında geçen diyaloğu biraz sıkıcı ve gereksiz uzun buldum. İlk perdede iyice drama kapılmışken ve performanslar aşırı gerçekçiyken ikinci perdenin başında bu durum beni oyundan soğutacak mı diye düşünürken bir baktım ki ben yine ağlıyorum. Akış o kadar sıkı, geçişler o kadar uyumlu ki çok geçmeden yine oyunun içine girmiştim… Finalde de kaba tabirle salya sümük ağladım… Oyunda geçen olayların günümüzde de “daha çağdaş” bir biçimde aynen yaşandığını görebiliyorsunuz. Modern şehir hayatında da aynı sıkıntılar, aynı bunalımlar mevcut. Bu bağlamda çok etkilendim. Metnin güzel olması yetmiyor tabii ki; tüm ekip, rejiden figürasyona herkes çok iyi bir iş çıkarmış. Şive gayet oturmuş, performanslar ciddi boyutta inandırıcı. Dekor ve kostümler başarılı. Ufak tefek gözüme takılan olumsuzluklar da vardı fakat oyunun başarısı hepsini unutturdu.

Prömiyer sonrası kokteyl ve kutlama çok güzeldi. Sanatçılarımız sıcak ve samimi insanlar. Çok şanslıyım ki hepsiyle birlikte eğlenme ve bol bol oyun üzerine konuşma fırsatım oldu…

Şimdi ne yapıyoruz? Hemen internete girip oyunun turne programına bakıyoruz ve şehrimize geldiği gün muhakkak seyrediyoruz… Tüm ekibi tebrik ediyorum; ilgi ve sıcak yaklaşımları için de ayrıca teşekkür ediyorum.

Sevgi ve Saygılarımla…

GÖKSEL AKSEL

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (17. hafta):
Zah-Har 'Cin Ahalisi' (2024) Oyun Gecesi - Katala (2024) Arınma - Immaculate (2024) Küçük Don Kişot'un Maceraları - Giants of la Mancha (2024) Boy Kills World (2024) Cadı (2024) Rekabet - Challengers (2024) Siyah Çay - Black Tea (2024) Dublör Filmi (2024)
Arşivden Seçkiler:
Temmuz Soğuğu - Cold in July (2014) Vampir Cehennemi: İstila - The Stakelander (2017) Resident Evil: Raccoon Şehri - Resident Evil: Welcome to Raccoon City (2021) Oyunbozan - System Crasher (2019) Neşeli Ayaklar 2 - Happy Feet Two (2012) Kızım İçin (2014)

Leave a comment