BLACK GOLD/KARA ALTIN
ACIMASIZ TOPRAKLAR ÜZERİNDE AŞK VE GÜCÜN EFSANESİ…
“GÜLÜN ADI”, “AYI”, TİBETTE YEDİ YIL” , “SEVGİLİ” FİLMLERİNİN YÖNETMENİ
JEAN JACQUES ANNAUD’DAN YENİ BİR BAŞYAPIT

Synopsis
20 inci yüzyılın başları Arabistan …
Acımasız çöl güneşinin altında, iki savaşçı kabile karşı karşıyadır… Çöl kumlarını yıkayan savaşçılarının kanları zafer kazanan Hobeika Emiri Nesib(ANTONIO BANDERAS) ve rakibi Salmaah Sultanı  Amar’ı (MARK STRONG) barış için şartları konuşmak zorunda bırakmıştır. Her iki tarafta Sarı Kuşak adını verdikleri hiç kimsenin yaşamadığı topraklar üzerinde hak iddia etmemeye karar vermişlerdir. Karşılığında Nesib o zamanın kabile yasalarına göre Amaar’ın iki oğlunu kendi evladı gibi büyütecektir. Saleeh (AKIN GAZI) ve  Auda (TAHAR RAHIM) iki emir için birbirlerinin topraklarını işgal etmemeleri konusunda garanti olacaklardır. Yıllar sonra  Saleeh ve Auda büyüyüp iki genç adam olduklarında yenilmez bir savaşçı olan Saleeh yaldızlı ve büyüleyici kafesinden kaçarak baba evine geri dönmek istemektedir, Auda ise yalnızca kitaplar ve bilgiye kendini adamıştır. Bir gün Nesib’in topraklarını ziyaret etmek için Amerika’dan çıkagelen bir petrolcü Emir’in topraklarında hayal bile edemeyeceği kadar büyük değer taşıyan petrol rezervleri olduğunu söyler. Bir tek problem vardır bahsedilen rezervler yıllar önce barış anlaşması imzalanan Sarı Kuşak topraklarındadır.

Babasının topraklarına dönmeye çalışırken öldürülen Saleeh iki Emir’in arasındaki bağları gerginleştirir. Tekrar sulhu sağlamak için  Nesib’in güzel kızı Prenses  Leyla (FREIDA PINTO) ile  Auda’nın evlenmesine karar vermişlerdir. Çocukluklarında başlayan aşkları iki kabile için de yeni bir başlangıç olacaktır. Fakat bunun gerçekleşmesi için üstesinden gelmeleri gereken çok büyük problemler vardır…

Sarı Kuşak topraklarının kontrolünü sağlamak. İki krallığın arasında barışı kurmak ve geleceklerini kontrol altına almak için iki aile, iki aşk, iki seçenek ve bir kaderleri vardır.

YAPIM HAKKINDA
Büyük yönetmen  Jean-Jacques Annaud’ “Black Gold” ile seyirciyi sinemanın Altın Çağından bu yana yaşamadığı bir macera için Arabistan çöllerine götürmeyi vaad ediyor. Hikayenin kalbinde genç bir prensin 20inci yüzyılın başlarında topraklarında petrol bulunmasıyla iki aile , iki aşk, iki baba ve bir kader arasında kalması var.
Filmin yapımı da en az filmin kendisi kadar heyecan verici bir hikayeye sahip. 1976 yılında henüz genç ve gelecek vaad eden bir yapımcı olan  Tarak Ben Ammar,Tunus asıllı olmasının da verdiği güçle zamanın en iddialı yapımcılarından biri olan George Lucas’ı Tunus’un onun Star Wars serisi için bulunmaz bir mekan olduğu konusunda ikna eder. Böylelikle Ben Ammar ve Tunus Hollywood ve dünya sinemasının listelerine isimlerini yazmış olurlar.

“Star Wars” setleri esnasında  Ben Ammar İsviçreli bir yazar olan Hans Ruesch’un “South of the Heart”  adlı kitabını okumaktadır. Kitap Ruesch’un Arap Yarımadasında petrolün bulunması ile kabilelerin birbirleri ile olan iç savaşlarını ve zenginliğe giden yolda feda edilen hayatları klasik bir sinema eserinin tüm ihtiyacı olan detaylarıyla anlatmaktadır. Kendisi de bir Arap olan Ben Ammar bir Avrupalının İslam ve Arap dünyasına bu kadar detaylı ve pozitif bir yaklaşımla anlatmasından çok etkilenmiştir. Kitabı sinemaya aktarmak için ilk görüştüğü ve kendisine finans konusunda  onay veren firma Paramount Pictures olur.  Ve uluslararası bir kast çalışması yapılarak  Omar Sharif, Richard Harris ve Anthony Quinn’in de bulunduğu bir kadro oluşturulur.

“O günlerde bu filmi çekebilmek için Arap kaynaklarına yönelmiştim. Evet Paramount belli bir finansı sağlayacaktı fakat ya gerisi?… Bahsettiğim günler 70’li yılların sonunda Arabistan’da petrolün her konuda sözü geçtiği ve büyük bir patlama yaşattığı günlerdi. Gittiğim her zengin Arap beni genç ve film çekmeye çalışan hevesli bir çocuk olarak gördü ve ciddiye almadı. O günlerde herkes petrolden kazandığı parayı bankaya yatırmakta , Avrupa’da yükselen hisseler almakta, halkına yol, su, elektrik gibi ihtiyaçlarını karşılayacak fonlar ayırmakla meşguldü… ve finansı bulacak başarıyı sağlayamadım …”

Ben Ammar bu sırada Steven Spielberg’le yine Tunus’ta çekilen “Raiders of the Lost Ark,” filminde de çalışmaya devam etti.  Bu sayesede Avrupa’nın en başarılı film yapımcıları olan Polanski, Franco Zeffirelli, Brian De Palma, Guiseppe Tornatore, Rachid Bouchareb and Julian Schnabel ile adı anılmaya başlandı. Geçen yıllarla Ben Ammar’ın iş konusunda kurduğu imparatorluk yapımcılık, post prodüksiyon, dağıtımcılık gibi dallarda gitgide büyüdü. Fakat ne yazık ki gençlik yıllarının hayali olan  Hans Ruesch’un kitabını büyük ekrana taşıma hayalini asla gerçekleştiremedi.
“Her beş yılda bir kitabın sinemasal haklarını tekrar satın alıyordum Kendi kendime bu filmi yapacağım diyip durdum. Bu böyle 30 yıldan fazla süren bitmeyen bir hikaye haline gelmişti. Hep bir başka yapımcının listesinde bu hikayeyi görmekten korkarak geçen yıllar. Ne kadar çok para harcamış olursam olayım bir gün senaryoya dönüştüğünü görmek istiyordum… Tabii ben hala yaşıyorken…”

Hayallerin gerçek olması ise uzun yıllardır arkadaşı olan Jean-Jacques Annaud’nun Libya’da geçen bir film hikayesi konusunda fikirlerini almak istediği toplantıyla başlamış. Uzun zamandır ailesi ile Arap dünyasını araştıran ve hayranlık duyan Annaud’ya tam 30 yıldır masasında duran kitabı okuması için uzatır büyük yapımcı. Daha önce birlikte çalışma imkanı bulamamış bu iki ünlü isim şimdi 1001 gece masallarını andıran ölümsüz bir hikaye ile bir araya gelmişlerdir.
Annaud ile  “Black Gold”un yapımı konusunda konuştukları dönemde  Ben Ammar Katar’dan beklemediği bir telefon alır. Katar Şeyh’inin kızı  Mayassa Bint Hamad Al-Thani kendisi ile görüşmek istemektedir. Ammar’ın Tunus’ta kurduğu film endüstrisinin bir benzerinin Katar’da kurmak isteyen Sheikha ile olan görüşmesi ve kurduğu dostluk daha sonra Black Gold’un sinemaya aktarılmasını sağlayacaktır.

Filmin çekimleri Tunus ve Katar’da 2010 Ekim ayında başlamış ve 5 ay sürmüştür. Jean-Jacques Annaud ve Tarak Ben Ammar tüm ekiplerini işlerinde uzman ve ödüllü teknik kişilerden kurmuşlardır.  Film için 7000 el dikimi kostüm , 700 adet sandalet, 400 adet silah ve  250 adet kılıç üretilmiştir.  20,000den fazla figüran , 10,000 deve – 500 tanesi sürekli sette kullanmak üzere – ve 200’ün üzerinde at kullanılmış. Savaş sahnelerinde 5000 adet mermi yakılmış. Film için ayrıca  3 adet uçak ve 8 özel imalat araba yapılıp kullanılmış. Annaud film çekimleri ve sonrasında CGI efekteleri kullanmaktan olabildiğince uzak duramuş ve filmin gerçekliğini böu şekilde destekleyeceğine inanmıştır.

“Black Gold” çekimleri Tozeur çölünde, Matmata dağlarının taraçalarında , Chebika vahaları ve  Hammamet’in dış kısımlarında ve elbetteki Katar’ın nefes kesici kumsalı Umm Said’de gerçekleştirilmiş.

[flickr-gallery mode=”photoset” photoset=”72157629238539990″]

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (19. hafta):
MAKKA: Cinn-i Azap (2024) Gece Avı - Bloodline Killer (2024) Süper Ajan Bernard: Görev Mars - Bei Ken xiong 2: Jinpai tegong (2024) Süper Köpekler - The Barkers Pursuit of Adventure (2024) Görücü (2024) Çingene Kızı Zeugma (2024) Beyaz Eşya (2024) Kırmızı Pabuçlar - The Red Shoes: Next Step (2024) Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık - Kingdom of the Planet of the Apes (2024) Düşmanların En İyisi - Best of Enemies (2024)
Arşivden Seçkiler:
Aşk Perisi - The Fairy (2012) Ayı Kardeşler: Kurtarma Operasyonu - Boonie Bears, to the Rescue (2016) Her Şey Seninle Güzel (2018) Bu Dünyanın Dışında - The Space Between Us (2017) Zamanın Sınırında - Frontier (2018) Küçük Allen ve Galaksi Yolcusu - The Little Alien (2023)

Leave a comment