İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, 2010-2011 sezonunda, proje tasarımını Candan Seda Balaban ve Yiğit Sertdemir’in yaptığı, Yiğit Sertdemir’in yazıp yönettiği Surname 2010 adlı oyunla, 6-17 Ekim 2010 tarihinde Kâğıthane Sadabad Sahnesi’nde
seyirciyle buluşuyor.

Kocasının ölümünün ardından açtığı sahafında, özel bir nedenle geceyi bekleyen Sühendan Hanım, kocasına ait hiç görmediği notlarla karşılaşır. Bu notlar, kocasının kendisi için düşündüğü “sözde şenliğe” dair fikirleri içermektedir. Yazılanları şaşkınlıkla okumaya başlayan Sühendan Hanım; kendisini bir düşün içinde, geçmiş ile bugünün İstanbul’u arasında gerçekleşen bir şenliğin tam ortasında bulur.

Maske-kukla-kostüm tasarımını Candan Seda Balaban’ın, müzik-ses tasarımını Selim Can Yalçın ve Barış Manisa’nın, ışık tasarımını Mahmut Özdemir’in, hareket düzenini Özgür Tanık’ın, proje danışmanlığını Engin Uludağ’ın yaptığı ve şarkı sözlerini Yiğit Sertdemir’in yazdığı oyunda; Ayşem Yağmur Ulusoy, Can Alibeyoğlu, Ceren Hacımuratoğlu, Derya Keykubat, Derya Yıldırım, Elyesa Çağlar Evkaya, Engin Akpınar, Eraslan Sağlam, İrem Erkaya, Mana Alkoy, Mehmet Soner Dinç, Mert Aykul, Özgür Atkın, Özgür Tanık, Seda Fettahoğlu, Semah Tuğsel, Seza Güneş, Şeyda Arslan, Uğur Dilbaz, Yiğit Sertdemir, Zeynep Göktay Dilbaz rol alıyor.

Surname 2010’un broşüründen…

Yazan-Yöneten: Yiğit Sertdemir

1979’da İzmir’de doğdu. Fen Lisesi’ni 1995 yılında bitirdikten sonra, İTÜ’de Makine Mühendisliği okumak için İstanbul’a geldi. İTÜ’de tiyatro ile uğraşırken, mühendislik eğitimiyle amatör olarak ilgilendi. 1998 yılında, ilk oyun denemesi olan “Yumuşak Ge”yi
yazdı. Buna rağmen yazmaktan vazgeçmedi. 1999 yılında, İTÜ’den yaşamdaşlarıyla, Altıdan Sonra Tiyatro’yu kurdu. Aynı sene Sadri Alışık Tiyatrosu’nda ilk kez profesyonel olarak sahneye çıktı. 2002 yılında kaydını alıp, Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde burslu olarak okumaya ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda ‘yevmiyeli sanatçı’ olarak çalışmaya başladı. Bir ara mezun oldu. 2009’da, Kumbaracı 50 adlı sahne ile İstanbul’u buluşturanlar arasındaydı. Halen; Altıdan Sonra Tiyatro’da ve İBBŞT’de tiyatro ile uğraşmakta, geceleri yazmakta, boş kalan zamanlarında da uyumaktadır. Evlidir. Umutludur.

Oynadığı Oyunlardan Bazıları
Can Ateşinde Kanatlar, Bağdat Hatun, Çılgın Dünya, Üç Kız Kardeş, Deri Ceket, Mefisto Yönettiği Oyunlar O.B.E.B., Öldün Duydun mu?, Kapıların Dışında, Leonce ile Lena, Yeşil Papağan Limited, Koleksiyoncu, Surname 2010

Yazdığı Oyunlar
Bekleme Salonu, O.B.E.B., Öldün Duydun mu?, 444, Medeniyet Tiyatrosu, Fail-i Müşterek, Surname 2010

Kitapları
Y. Sertdemir – Toplu Oyunları I / Mitos Boyut Yayınevi
Y. Sertdemir – Toplu Oyunları II / Mitos Boyut Yayınevi

Aldığı Ödüller
Bekleme Salonu – 4. Lions Tiyatro Ödülleri – Genç Oyun Yazarı Onur Ödülü
O.B.E.B. – 5. Lions Tiyatro Ödülleri – Yılın Başarılı Oyun Yazarı Ödülü
Öldün Duydun mu? – Vasıf Öngören Özel Ödülü
Medeniyet Tiyatrosu – PAM Liseler Arası Tiyatro Yarışması En İyi Oyun Ödülü
444 – Afife Tiyatro Ödülleri – Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü
444 – 33. Ulusal İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri – En İyi Oyun Yazarı Ödülü
444 ¬- Tiyatro…Tiyatro… Dergisi Tiyatro Ödülleri – 2008 Yılın Oyun Yazarı Ödülü

Maske-Kukla-Kostüm Tasarımı: Candan Seda Balaban
1971 yılında İzmit‘te doğdu. Kocaeli Anadolu Lisesi’nden 1989’da mezun oldu ve aynı yıl Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni kazandı.
Maskeye olan merakı 1996 yılında maske koleksiyonu yaparak başladı ve Kasım 1999’da eczacılık mesleğini tamamen bırakarak kendine bir eğitim programı hazırladı. İki yıl seramik, iki yıl heykel ve bir yıl desen çalıştı. Kukla ve maskeye dair ne biliyorsa
yurtdışından sipariş ettiği kitaplardan deneyerek öğrendi. 2004 yılında kurduğu “Atölye Curcunabaz’’da halen kukla ve maske çalışmalarını devam ettiriyor.
Çalışmalarından Bazıları
– “Popmit” fotoğraf projesi için maskeler
– Gülben Ergen’in “Uçacaksın’’ konseri için maskeler
– Açıkgöz Kukla Tiyatrosu için ipli kuklalar
– Zeynep Casalini’nin “Delilik” klibi için kukla yapımı ve oynatımı
– Türkmen Devlet Kukla Tiyatrosu için kukla
– Oyun Atölyesi’nin sahnelediği “Atinalı Timon” için maskeler
– Tan Sağtürk’ün dans gösterisi için maskeler
– Avrupa Birliği Bilgi Merkezi “Lokum’la Avrupa’ya’’ oyunu için kuklalar
– Altıdan Sonra Tiyatro’nun sahnelediği ‘’Kapıların Dışında’’ oyunu için kukla/maske tasarımı ve uygulaması
– Y.T.Ü Oyuncuları “Antigone” oyunu için maskeler, “Denizde Karaltı Var” oyunu için kuklalar
– Ahşap Çerçeve Kukla Tiyatrosu’nun “Küçük Deniz Kızı” ve “Varyeteler”’oyunları için kuklalar ,”Notre Dame’ın Kamburu” için maskeler
– Van Devlet Tiyatrosu’nun “Gayrı Resmi Hurrem” oyunu için kuklalar
– TRT Çocuk kanalı için “Bizim Mahalle”, “Çık Dışarıya Oynayalım”, “Namnam ve arkadaşları” çocuk programlarına kuklalar
– İstanbul Kukla Tiyatrosu “İncirci Çocuk” oyunu için kuklalar

Surname 2010

Yiğit Sertdemir

Çok küçüktüm. Daha doğru düzgün yürüyemiyor muydum ne… İzmir’de tam Üçyol’a bir meydan kurulurdu. Meydanın ortasında da koca bir çadır. İçinde türlü hünerler, gösteriler… Ben ağzı açık seyreder, gıpta ile, kıskançlık ile düşler kurardım içinden o çadırın geçtiği.
Çok küçüktüm. Son yazlık sinemalara ağabeyimle, ablamla kaçar, gizliden çiğdem çitleyerek filmler seyrederdik. Yaşar Usta’ları, Ferit’leri, Güdük Necmi’leri, Şekerpare’yi, Vecihi’yi… Gülerdim. Ama nasıl çok gülerdim. Oradaki herkes gülerdi. Görseniz, sanki
birbirini hep çok sevmiş insanlardı tahta sandalyelerde yan yana oturup kahkahalar atan.
Çok küçüktüm. Yolun köşesinde bir boyacı çocuk; sandukası devrilmiş, boyaları dağılmış, çökmüş olduğu yere ağlardı. Herkes koşardı boyacının yanına, elbirliği ile dağılan eşyalarını toplar, çocuğa da üç beş kuruş verip sırtını sıvazlardı. Sonra hep beraber
silinirdi dağılmış boyanın yerde yarattığı iz. İsmini bilmediğimiz sübyana, omuz omuza sahip çıkardık biz.
Çok küçüktüm. Güzelbahçe’de, evlerin ortasında koca bir masa. Masanın üstünde herkesin evinden getirdiği yemekler. Bir yandan şarkılar söylenir, bir yandan sohbetler edilirdi. Birinin derdi varsa, gözyaşı herkesin içinden geçer, toprağı öyle delerdi. Komşusu açken, tok yatan olmazdı. Herkesin yüzü gülmeden, kimse gidip uyumazdı.
Büyüdüm bir ara. İstanbul’a gelmek icap etti.
İstanbul, büyüklüğüme denk geldi. Kayboldum. Yalnızdım. Anlamadım. Kalabalıktı. Görmüyordu kimse kimseyi. Sanki İstiklal, bir ruhlar resm-i geçidiydi. Sevmedim şehri! Sandım ki, kabahat İstanbul’un… Hâlbuki büyümüştüm…
Bu oyun, bir özür. Bir hatırlama. Bir barışma vesilesi… İstanbul’la… Birbirimizle…
Yüreğimizde bir boşluk. Boşluğun içinde koca bir şenlik. Şenliğin içinde ortak gördüğümüz bir düş.
Özlediğimiz her şey! Bir arada durmak. Yan yana, fark olmaksızın.
Çevrenize bakın. Yanınızdakine, yörenizdekine.
Çekin tutun kolunu. Bırakmayın.
Sarılın. Benden söylemesi.
Sımsıkı sarılın.
Ortak aklın, ortak emeğin ürünü… Bir ekip ve emek oyunu. Beğendiğiniz her şey, ekibin başarısıdır. Beğenmediklerinizse benim kabahatim.
Düş sizin, gerçek sizin.
Şenliğinizi başlatın.
Düşmemek için…
Birbirinize sahip çıkın…

Proje Üstüne
Candan Seda Balaban

Dev kuklaları kullanarak Osmanlı şenlikleri ile ilgili bir proje yapmak uzun zamandır hayal ettiğim bir şeydi. Ayşenil Şamlıoğlu’nun surnamelere ve şenliklere olan merakı, bu konuda Yiğit Sertdemir’den bir proje istemesi harika bir olay olarak karşıma çıktı.
Osmanlı şenliklerini içinde hapsolduğu surnamelerden çıkarıp bugüne getirmek ilk hareket noktamızdı.
Oyunda kullandığımız kukla ve maske tasarımlarının bir kısmını önceden çizdiysem de çok büyük bir kısmı prova öncesi çalışmaların, provalar sırasında çıkan doğaçlamaların ve fikirlerin sonucunda şekillendi. Şehir Tiyatroları atölyelerinde üç aylık aralıksız ve uzun çalışma saatleri boyunca sürdürülen bir üretim sonucu tasarımlar gerçekleştirildi.
Tüm dünyada daha çok geçit törenlerinde kullanılan dev kuklaları bir tiyatro oyununun içine taşımak, bazen yedi oyuncunun aynı anda manipüle ettiği kuklaları tasarlamak zordu ancak bir o kadar da geliştiriciydi.
Bana inanıp tüm tasarımlarımda beni özgür kılan yönetmenim Yiğit Sertdemir’e, bu projede gecesini gündüzüne katıp asistanlığımı yapan sevgili Sedef Kermen’ e, büyük özveriyle çalışan realizatörlerimiz Bahri İridağ, Nevin Sağırosmanoğlu ve Gökçe Okay Delagrange’a, tasarımların hayata geçirilmesinde büyük emekleri olan heykeltıraşlar Özlem Aksar, Eda Taşlı, Başak Günaçan, Nevin Köksal ve Hülya Genç’e, mehter takımı mekaniğinde yardımlarıyla bana destek olan eşim Savaş Balaban’a, tüm Şehir Tiyatroları atölyesi çalışanlarına ve tabii ki kukla ve maskeleri gerçek kılan oyuncu arkadaşlarıma destek ve emekleri için teşekkür etmek isterim.
Bir kukla sanatçısı olarak umarım ki büyük bir çaba ve özveriyle gerçekleştirdiğimiz oyunumuz, çocukların olduğu kadar yetişkin seyircinin de kukla tiyatrosuna olan ilgisini arttıracaktır.

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (16. hafta):
Nûfer (2024) Çılgın Yolculuk - Lahazat Lazeeza (2024) Kimsesiz (2024) Bulanık (2024) Robot Düşleri - Robot Dreams (2024) Meraklı Kedinin 10 Yaşamı - 10 Lives (2024) Aşk Filmi (2024) Arap Kadri (2024) Dali'yi Beklerken (2024) Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 1 (Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 1 (2024) Demon Slayer - To the Hashira Training (2024) Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2 - Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2 (2024) Tutsak Abigail - Abigail (2024) İç Savaş - Civil War (2024)
Arşivden Seçkiler:
Pırıltılı Hayatlar - The Bling Ring (2013) Biz Böyleyiz (2020) Ayin - The Rite (2011) İki Çizgi (2009) YANGIN YERİ / WILDLIFE (2019) Vahşet Sapağı - Snarveien - Detour (2010)

Leave a comment