‘GO’ nasıl bir albüm oldu?

Tam bir kariyer albümü diyebilirim. 10 sene sonra Bedük dendiği zaman bu albümün hatırlanacağını düşünüyorum. Kariyerimdeki yapı taşı. Bütün her şeyimi döktüğüm, sahne de yaptığım şeye daha fazla yaklaştığım anolog enstümanları daha yoğunlukla kullandığım, deliler gibi dans edilebilecek şarkıların da olduğu ama sahil kenarında
dinlenebilecek sakin ve keyifli şarkıların da olduğu, bana göre nefis bir albüm. Birinci ve ikinci albümün arasında, daha da olgunlaşmış bir çalışma. Yine dans müziği ama ben buna elektro-pop diyorum. Global anlamda baktığınız zaman yeni pop yapıyorum. Bana göre bizdeki “pop”, dünyada yapılan pop’a göre “pok” olduğu için 🙂 burada daha elektronik bir yerde konumlandırıyorlar.

– İngilizce şarkı yapmak ülkemizde bir risk. Siz bu riski alarak meydan mı okuyorsunuz.

Evet Türkçe şarkılar da yapıyorum aslında. ilk “Even Better” albümünde 4 tane Türkçe parça vardı daha sonra da ‘Gel Aşka’yı yaptım ve çok sevdim. Bundan sonra da yapar mıyım bilmiyorum. Çok özel bir Türkçe şarkı yaparsam çıkartırım. Meydan okuma meselesine gelirsek bilmiyorum. Nedensizce. Ortada yaptığım bir şey var ve yaptığım şey bu. Bunu insanlarla, müzik dinleyicisiyle paylaşmak istiyorum. Bu yaptığım şey sektör tarafından farklı bir yere konulursa ben de meydan okuyarak sektördeki insanlara kabul ettirme yoluna gidiyorum. Çünkü yaptığım şey farklı bir yerde duruyor. 70 milyonda bir tane var. Duruşuyla, görüntüsüyle, soundu ile, dili ile her şeyi ile farklı bir yerde duran bir iş. Bunu örümcek beyinli bir sektöre kabul ettirmek için meydan okumak gerekiyor. emin olun Türk müzikseverler sektörün onlarca yıl ilerisinde bir görüşe, müzik anlayışına ve altyapısına sahip. Benim müziğim artık bir yerdeyse bunu ileri görüşlü genç müzik dinleyicisine borçluyum. Bu bitmeye yüz tutmuş müzik sistemini hepberaber değiştireceğiz.

– Unkapanı kurtlar sofrasına oturmadan bu yola başladınız.

Şimdiye kadar unkapanı kölesi olmadım ama fiziksel CD dağıtımımı unkapanı yaptı, bir yere meydan okumak ve devrim yapmak için önce sistemin içine girmek lazım. Ben sistemin karşısında durduğumu düşünüyorum. Artık hepsini yıkıp baştan yapma zamanı geldi.  Bunu evrensel seviyeye çekmek için karşısında durmak ve yepyeni yollar açmak gerekiyor. Bu arada bu yeni albümle beraber şirketim Audiology Records olarak dağıtım anlamında Sony Müzik ile ilerliyoruz.

– Tarkan, Kenan Doğulu gibi birçok ünlü isim yurt dışına açılmak için uğraşıyorlar.

Normalde yaptığın şeyi değistirerek başka amaçlarla iş yaparsan bu iş üzerinde eğreti durur. Sen burada ‘Hadi şekerim, ver elini bebeğim’ diye darbukalı, göbek havalı bir şey yaparken sırf yurt dışında tanınmak ve bunu Türkiye’de bir ucuz şov amaçlı tanıtmak için, daha doğru düzgün hakim olmadığın bir dilde ve uzaktan yakından alakan olmayan bir müzik tarzında bir şeyler yapmaya çalışırsan olmaz tabi. Başka bir amaç uğruna normalde yaptığından farklı bir şey yapıyorsan o iş yürümez. Normalde yaptığın müzik zaten evrensel çerçevedeyse o kendi yolunu yurt içi veya dışı farketmeden bulur. Ben genel giderden farklı olarak kendimi ve yaptığım müziği hic birsey veya hiç kimse için değiştirmiyorum. sevdiğim şeyi yapıyorum ve yurt içi yurt dışı her kanaldan yolum açık ilerliyorum. yabancı müzisyeni gözümde ilahlaştırmıyorum, onun da benim gibi etten kemikten olduğunu biliyorum. hatta çoğu zaman kendimi ve yaptığım müziği daha ileride görüyorum.

– Bir de bizim popçuların Grammy hayali var.

Bu biraz zorlamaya giriyor. Ezik bir bakış açısı…

– Siz yurt dışı pazarına daha yakınsınız o zaman.

Büyük pencereden baktığın zaman sound, duruş, sahne, dil, tarz olarak evrensel popüler müzik dünyasına herhangi bir popçudan daha yakınım tabi. Ama ben Grammy alacağım diye yola çıkmıyorum. Zaten Grammy Amerikan müzik söktörünün kendi içinde verdiği bir ödül. Nasıl elin “john” u Kral TV müzik ödülünü veya müyap ödülü alacağım diye uğraşmıyorsa ben de Grammy alacağım diye uğraşmıyorum. ha günün birinde olursa ne ala…

– Peki yurt dışında başarılı olmak için orada mı yaşamak gerekiyor?

Orada başarılı olmak için bizimkilerin yaptığı gibi 6 ay Amerika’da yaşayıp sonuç

alabileceğini sanarsan olmaz. 3 ay zencilerle takılıp “yo… yo..” katarsan müziğine

bu yalan olur. Gerçek olmalısın.  Zaten yaşıyorsundur orada, zaten öyle bir müziğin

vardır, çıkartırsın başarılı olursun. Bu arada tabi şöyle bir gerçek de var ; nasıl

ki, ben Ankara’da müzik yapan bir gençtim. Türkiye’de başarılı olmak için İstanbula

yerleşmek zorundaydım. Müziğin başkenti Türkiye’de İstanbul. Ankara’dan İstanbul’a

gelmek zorundaydım. Dünyada da popüler müziğin başkentleri var; kısa zamanda dünyada

başarı istersen orada olman farkedilmeni kolaylaştırır. Bu doğru ama yaptığın şeyi ve

olduğun kişiyi değiştirmemek kaydıyla.

– Peki siz başarılı olmak için yurt dışına gider misiniz?

Ben onun da bir zorlama olacağını düşünüyorum. Çünkü ben bu işi burada yapıyorum. bu

iş burada yükseldi, buradaki, müzik dinleyicisinin de hakkını yememek lazım. Bu işi

bu kadar yükselten beni dinleyenler. Geldiğim noktaya onlar taşıdı. Yurt dışına da

yine onlar taşıyacak beni. Yurt dışına çıkmaya çalışmak ezik bir durum gibi geliyor

bana. ‘Hadi bizi alın’ falan kötü geliyor bana. Zaten dünyaya veriyorum ben bu işi.

Eğer adamlar ilgileniyorlarsa gelir bulurlar beni. Ben bunun için gidip eteklerinden

tutmam…ki buldular da 🙂

– Peki Eurovision için ne düşünüyorsunuz?

İyidir, hoştur, eğlencelik, atıştırmalık…

– Eurovision da teklif edilirse Türkiye’yi temsil eder misiniz?

Gelsin, o zaman düşünürüz 🙂 zaman, durum, şartlar vs… yarın kim öle, kim kala

– Peki sahneden izleyicinizi nasıl görüyorsunuz?

Sahnede çok eğleniyorum. Hiç dışarıya çıkmadığım için normal hayatta, benim dışarıya

çıkıp ‘Hadi eğlenelim’ dediğim tek yer sahne. Orada eğleniyorum, bütün kurtlarımı

sahnede döktüğüm için sürekli gülüyorum. Sahnede çok acayip şeyler  oluyor, çok

farklı kitle ve yaş gruplarından insanların karşımda delirdiğini, eğlendiğini gördüm.

Çok keyifli bir şey bu.

– Sizin kıyafetlerinizle dolaşan insanlar var. Bedük takım elbisesi giyiyor insanlar.

Ne güzelmiş 🙂 bir de gördüğüm kadarıyla tv dünyasındaki kel ünlüler de artık

kelliklerinden utanmıyorlar. daha önce kelliğini örtmek için sahneye bandanayla

çıktığını gördüğüm bir şarkıcıyı da tv’de full kel ve beyaz takım elbiseyle gördüm 🙂

inanırmısın çok sevindim..

– Peki ‘GO’da da takım elbise devam edecek mi?

Evet edecek. Siyah-beyaz olacak. Bir de şahane ayakkabılarım var. Camper, dünyada

olay yaratan, normal mağazalarında daha satılmayan, benim de kaç zamandır bayıldığım

Jaime Hayon kolleksiyonundan bir çift ayakkabı hediye etti.

– Peki Türk Pop yapan insanların söylediği bazı şeyler var,
“Sahnede seks yapıyorum”, “Sahnede çok seksiyim, sevişiyorum” gibi. Bedük sahne de

kendini nasıl hissediyor?

Ben büyük eğleniyorum sahnede. Sahnede şöyle bir duruşum var, sahnede ego’mu ortaya

koymuyorum, işte ‘Bana geldiniz, buraya geldiniz, ben ben ben’ durumundan ziya de,

‘Bugün de ben söylüyorum. Hadi gelin beraber eğlenelim’ gibi bir duruşum var. O duruş

çok güzel bir yakınlık ve sıcaklık getiriyor. Deli gibi eğleniyoruz. Seks yatakta

olur, sahnede ne işi var 🙂

– Popçular bir de ‘Seks teklifleri alırım, kadınların ilgisi büyüktür’ derler. Size

böyle şeyler olmuyor mu?

Dana gibi yüzüğüm ile sahneye çıkıyorum. Herkes bilir benim evli olduğumu. Ben bunu

hiç kimseden saklamadım. Ve benim hiç böyle olaylar ve teklifler gelmedi başıma.

Karşıya verdiğin elektrik ile alakalı. Sahneden göz kırparsan gelir, elinde istediğin

gibi yüzük olsun. Şarkı söyleyerek para kazanıyorsun diye ahlaksız olacaksın diye bir

şey yok ki. Şimdiye kadar hep öyle görülmüş ama ben normal hayatını yaşayan bir

adamım.

– Bize öyle öğretildi ama. Genelde ünlü olmak için aşk yaşanır, evli olunsa bile

saklanır.

“Amaç” ünlü olmak ise her şeyi yaparlar. Yaptığın iş, ve başarıların seni “sonuç”

olarak ünlü yapıyorsa bunlara gerek yok. evet size öyle öğretilmiş. Ben sahnede

neysem oyum. Farklı olmaya çalışmıyorum. Normal hayatta yapmayacağım şeyi iş

hayatımda da yapmam.

– Çok eski sanatçılar bile evli olduklarını ya da, sevgilisi olduklarını dahi

hayranlarını kaybetmemek için saklarmış. Siz de böyle bir korku oluşmadı mı?

Belli ki oluşmadı 🙂

– Sizin gibi duran insanlar karısını yada sevgilisini aldatır.

Ben eşini seven ve Şubat’ta 1 yaşına girecek bir oğlu olan normal bir adamım. Şarkı

söylüyorum diye ahlaksız olamam. Bu artist olmanızdan dolayı değil nasıl bir insan

olduğunuzla daha çok alakalı.

Bedük Hakkında:

Ankara doğumlu Bilkent grafik tasarım mezunu (burslu) 16 yasından beri bilfiil müziğin içinde üniversite okurken sabah okul gece Ankara ‘nın en iyi kluplerinde sahne çalışması yaptı.
2002 de İstanbul’a geldikten sonra yaklaşık 3 sene kadar büyük bir reklam ajansında art direktör ( sanat yönetmeni ) olarak çalıştı.
Müziklerinin duyup görebileceğiniz her şeyini her aşamasını bizzat kendi yapıyor.        (söz, müzik, kayıt, mix, aranjman, prodüksiyon, tüm enstrümanların çalımı, tüm geri vokaller, ana vokaller, kapak ve kartonet tasarımı, fotoğraf çekimlerinin sanat yönetmenliği, ayni zamanda albümlerini kendi kurduğu Audiology Records şirketinden çıkarıyor..
Türkiye Müzik Yapımcıları Birliği ( Mü-yap) ‘a üye en genç yapımcı.
Sahneye 5 kişilik canlı grubuyla çıkıyor.
Geçen senenin en çok üniversite konseri vermiş sanatçısı.
Neredeyse bütün parçaları çeşitli mecralarda ulusal ve uluslararası reklam veya tanıtım şekillerinde kullanılıyor.
Radyo Boğaziçi öğrenci oylarıyla 2009 En İyi Elektronik Müzik sanatçısı ödülünü aldı.
Dijital ortamlarda yasal olarak en çok indirilen sanatçılar arasında yer alıyor.
Vhs kamera ile çekilen Düğün temalı ” Automatik” parçasının klibiyle popüler müzik videolarına bakışı tamamen değiştirdi.
2010 yılında yükselen kariyerinin en “büyük” albümünü çıkarmaya hazırlanıyor.
Cornetto’nun reklam parçası olan Gel Aska TT Nette en çok indirilen 3. Single.
Tamamen İngilizce bir albümle hayatta yapılamaz denilen, en büyük yıldızların bile hayalini kurduğu başarıya ulaştı.
Su sıralar yurt dışından gelen teklifleri değerlendiriyor.
MTV Müzik Ödülleri’nde MTV Türkiye adayı oldu.
Eurovision a “neden olmasın” diye bakıyor. Çok eğlenirim hem de ilk 3 u garantilerim diyor.

Yakında Murad Küçük ile beraber tekrar kamera karsısına geçiyor. Dance Revolution albümünden “Hot Bitch” parçasına yine olay yaratacak bir klip geliyor.
Dance Revolution albümünün adi gibi gerçekten Türkiye de dans müziğinde bir devrim gerçekleştirdi. Çünkü daha önce böyle albümlere ve böyle kliplere Türkiye de olmaz diye bakılıyordu. Tüm kalıpları ve tabuları yıkarak yeni kapılar açtı.
Evli ve 7 aylık bir oğlu var.
Sahnede takim elbiseyle çok rahat ediyor. İronik bir durum: – “ tüm hayatım boyunca takim elbise gerektiren bir işim olmasın diye uğraştım, ama simdi bütün hayatim takım elbise oldu” diyor.
Dance Revolution da bir tepeyi arkadaşlarıyla beraber ele geçirmeye hazırlanan elinde kırmızı bayrağıyla bir pozu var ki, bunun anlamı 1. Bayrak Devrimi simgeliyor Kırmızı renk ve bayrak 2. Kendi bayrağını taşıyor, çünkü her şeyini kendisi yapıyor ve Türkiye’de tek basına yaptığı işin bayrağını taşıyor 3. Resimde yanında beraber çıkan arkadaşları var bunlar yanında ve arkasında onunla beraber yürüyen ve onu destekleyen müzik severleri simgeliyor. 4. Tepe , Türkiye müzik sektörünü simgeliyor… kendi bayrağını Türkiye müzik sektörünün tepesine dikiyor.
Sürekli 24 saat stüdyoda geçiriyor neredeyse, ve bundan çok mutlu. Kendine ayırdığı zamanı yok denecek kadar az.
Yeni albümün adı “GO”

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (19. hafta):
MAKKA: Cinn-i Azap (2024) Gece Avı - Bloodline Killer (2024) Süper Ajan Bernard: Görev Mars - Bei Ken xiong 2: Jinpai tegong (2024) Süper Köpekler - The Barkers Pursuit of Adventure (2024) Görücü (2024) Çingene Kızı Zeugma (2024) Beyaz Eşya (2024) Kırmızı Pabuçlar - The Red Shoes: Next Step (2024) Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık - Kingdom of the Planet of the Apes (2024) Düşmanların En İyisi - Best of Enemies (2024)
Arşivden Seçkiler:
Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri - Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2018) Hoca (2013) Korku Kayıtları - The Crucifixion (2017) Testere 6 - Saw VI (2009) Goethe’nin İlk Aşkı - Young Goethe in Love (2011) Durdurulamaz - Retribution (2023)

Leave a comment