Twitter’da mutlulukla takip ettiğim sanatçılardan biridir Ebru Karanfilci. Yıllar evvel Ruhsar isimli dizide Reyhan karakteriyle tanıdığımdan beri çok seviyorum O’nu. Enerjisi çok yüksek bir insan. Aşağıdaki cevaplara eklediği bol bol gülücüklerden ve anlatım tarzından ötürü kendinizi okurken iyi hissedeceksiniz… Son aylarda ne kadar şanslıyım ki twitter vasıtasıyla iletişim kurmuş olduk kendisiyle. Bu hafta online söyleşi teklifimi kabul etme nezaketini göstererek beni çok sevindirdi… En son Sihirli Annem’in Dudu’su Nevra Serezli’nin gençliği rolünde seyrettiğimiz Ebru Karanfilci’yle söyleşimizi paylaşıyorum…

Göksel Aksel: İlk olarak merak ettiğim, Ebru Karanfilci’nin İzmir’den İstabul’a ilk adımı. İstanbul ve sanat serüveni nasıl başladı?

Ebru Karanfilci: Asker bir babanın kızıyım. Babam  İzmir’de askeri görevini yaparken Vakko’nun sahibi Vitali Hakko’dan iş teklifi alınca İstanbul macerası başladı. Oturduğumuz yerde bir bale dershanesi vardı her önünden geçişimde saatlerce orada durup ,piyanonun eşliğinde dans eden balerinleri izlerdim. Annemin sanata olan sevgisi bendeki sevgiyi de görünce  İstanbul’daki ilk adımlarım “bale point”leriyle yükselişe geçti :))  Sonra  AKM’deki bale resitalleri, televizyon programları derken bale’den mezun oldum. 16  yaşında sahneye adımımı attığımdan beri,bir daha da inmedim. Umarım son adımımda da sahne üstünde olurum…

G.A: Pek çok kişi sizi Ruhsar dizisindeki Reyhan karakteriyle tanıdı. Nasıl bir dönemdi, neler kattı size?

E.K: Benim için önemli bir projedir “Ruhsar”… 5 sene süren ve o süreçte arkadaşlık, dostluk, acılar, mutluluklar, oyunculuk ve inançla ilgili bir öğrenim süresi oldu benim için. Hala da öğrenmeye devam ediyorum… Ve o kadar mutlu oluyorum ki 10 sene den fazla süre geçmesine rağmen dizide oynadığım karakterin adının ve insanlara verdiği enerjinin unutulmaması, benim için güzel bir duygu… Ve de şaşırtıcı… Herşeyi  çok kolay unuttuğumuzu ve tükettiğimizi düşünürsek!…

G.A: Katılıyorum, o karakterden izleyiciye geçen enerjinin etkisi hiç unutulmadı… Peki, oyunculuk yeteneğinizin yanısıra dansa olan ilginizi ve hocalık tecrübenizi de biliyoruz. Bahseder misiniz?

E.K: Evet Müjdat Gezen Sanat Merkezi konservatuar bölümünde iki senelik bir hocalık dönemim var. Bir süre halk dansları ile de ilgilendim ülkemizi bir çok yabancı ülkede festivallerde temsil ettim..

G.A: TV oyunculuğu, aslında dizi oyunculuğunu nasıl tanımlıyorsunuz?

E.K: Oyunculuk,her yerde oyunculuk… Ben dizi oyunculuğunu küçümseyenlerden değilim, bazı arkadaşlarım gibi!  (Gerçi bunları söyleyen bazı arkadaşlarımı bazı dizilerde  görmek de hiç şaşırtıcı gelmiyor bana) Elbette ki  “tiyatro ” bambaşka! “Sahne” benim  nefes aldığım kutsal bir mekan, hatta seyirciyle birlikte nefes aldığımız bir atmosfer… Eğer dizilerde oyunculuğunu beğendiğiniz kişilerin  “tiyatro” da ki performanslarını da alkışlıyorsanız, dizi oyunculuğu ve tiyatro oyunculuğu arasındaki fark da böylelikle kolayca ortaya çıkıyor…

G.A: Oyunculukta alaylı mı mektepli mi olmak makbuldür? Ya da farkeder mi?

E.K: Eğitim çok önemli elbette! Dünyanın çok önemli bir okulundan hiçbir şey öğrenmeden de çıkabilirsiniz, her şey size bağlı; oradan ne aldığınıza ve öğrendiklerinizle kendinize ne kattığınıza… Konservatuardan  1991 yılında mezun olmuş ve hala hiçbir gelişme kaydetmeden o yıllarda kalmış oyuncular da olabilirsiniz; alaylı olup bu işi ustaların yanında öğrenip her gününüze yılları da katabilirsiniz…

G.A: Önceki yazılarımda yeni yayın dönemi TV yapımlarından bahsetmiştim, sizin yeni yayın dönemi TV yapımlarıyla ilgili fikirleriniz neler? Gündüz kuşağı ve Diziler olarak fikirlerinizi almak isterim?

E.K: Çok fazla dizi var, büyük bütçeli, harika oyuncu kadrosu olan… Fakat benim için önemli olan yapılan işin samimiyeti… Bunları görebildiğim her işi zevkle izliyorum…

G.A: Şuanki TV dizilerinden birinde yer alacak olsaydınız hangisinde, hangi karakter olmak isterdiniz?

E.K: Enis Arıkan’ın “Uçurum” dizisindeki rolünü zevkle izliyorum ve çok başarılı olduğunu düşünüyorum (ne de olsa bizim okuldan mezun) 🙂  Böyle bir karakteri oynamak isterdim…

G.A: İş temponuzun yanında sosyal sorumluluk çalışmalarını desteklediğinizi biliyoruz. Bunlardan bahseder misiniz?

E.K: Hepsine elimden geldiğince destek olmaya çalışıyorum. Benim kendi isteğimle katıldığım projelerin dışında, benden destek isteyen her sosyal sorumluluk projesinde olmayı seve seve kabul ediyorum.

G.A: Yaşla ilgili hiç takıntınız yok (ben de bu kadar güzel olsam benim de olmazdı). Sürekli aynı yaşta görünüyor olmanızın sırrı nedir? Nasıl böyle genç kalabiliyorsunuz?

E.K:  :-)))   Sürekli aynı yaşta göründüğümü sanmıyorum eğer öyle görünüyorsam bir sorun var demektir :-))  Bunu istemem de… Ama şöyle bir gerçek var yaşımın insanı değilim… Genlerimizde var, bu yüzden şanslıyım. Annem de babam da kardeşlerim de yaşlarını  göstermezler… Arnavut kanı herhalde :)) Ne de olsa İzmir kızıyım :)).  Ayrıca iyimser düşünmek, sevgiyle bakmak ve değişimi sevmek devamlı gelişmeyi istemek de kişileri genç tutar diye düşünmekteyim..

G.A: Daha evvelden de sormuş ve cevabınızı almıştım, okurlarımızla da paylaşalım. Muhteşem saçlarınızın sırrını anlatır mısınız?

E.K: Bu konuda gerçekten çok soru geliyor. Kuaföre gitmeyi sevmediğim ve hiçbir zaman doğallığı yakalayamadıklarını düşündüğüm için kendim yapıyorum! Kesimi de boyayı da ! 🙂 Herşeyi… Dizi setlerindeki makyöz ve kuaförler beni çok severler… Bazı zamanlar kendi makyajımın yanında diğer oyuncuların makyaj ve saçlarına yardım etmeye bayılıyorum :)))

G.A: Futbolla da ilgili olduğunuzu duydum. Anlatır mısınız?

E.K: Futbol oynamayı çok seviyorum, izlemeyi değil :)) Amcam eski İstanbulsporlu Müjdat Karanfilci; futbolseverler iyi tanırlar. Fatih Terim’le aynı dönemde oynamışlar. Adana Demirspor’un da Teknik Direktörüydü… Galatasaraylıyım ama say oyuncularını desen hemen konuyu değiştiririm :))

G.A: Son dönem ve gelecek çalışmalarınızdan, projelerinizden bahseder misiniz?

E.K: En son Sihirli Annem dizisinde Nevra Serezli’nin oynadığı “Dudu” karakterinin gençliğini canlandırdım. Benim  için çok önemliydi. Nevra Serezli gibi bir ustayla karşılıklı oynama güzelliğini yaşadım. Beni zorlayan bir rol oldu  ama özellikle bu işin ustalarından aldığım yorumlar beni çok mutlu etti. Yeni başlayacak bir dizi ile görüşüyorum Kanal D ekranlarında olacak, hayırlısı olur umarım… Artık Faruk Sofuoğlu’nın kurucusu olduğu “İstanbul Meydan Sahnesi” oyuncusuyum. Ekim sonu “Aşkın Halleri” adlı oyunumuzla seyirciyle “aşk” yaşayacağımızı umut ediyorum :))

G.A: Çok teşekkür ediyorum sorularıma içtenlikle yanıtlar verdiğiniz için. Söyleşiye eklemek istedikleriniz, okurlarımıza son olarak iletmek istediklerinizi alabilir miyiz?

E.K: Rica ederim. “OKU”sunlar hem de çok… Bu bir “emir” dir :-))  SEVGİLER…

Röportaj ve derleme: Göksel Aksel

[flickr-gallery mode=”photoset” photoset=”72157631838000119″]

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (17. hafta):
Zah-Har 'Cin Ahalisi' (2024) Oyun Gecesi - Katala (2024) Arınma - Immaculate (2024) Küçük Don Kişot'un Maceraları - Giants of la Mancha (2024) Boy Kills World (2024) Cadı (2024) Rekabet - Challengers (2024) Siyah Çay - Black Tea (2024) Dublör Filmi (2024)
Arşivden Seçkiler:
Uğur Böceği - Lady Bird (2018) Dün Gece Soho’da - Last Night in Soho (2021) Metronom (2023) Çılgın Dostum Finnik - Finnick (2023) Pinkfong: Baby Shark - Pinkfong Sing-Along Movie 2 (2023) Yahşi Batı (2009)

Leave a comment