BLACK EYED PEAS – Tom Cruise ile “KNIGHT AND DAY/GECE VE GÜNDÜZ” için sahnede

“KNIGHT AND DAY/GECE VE GÜNDÜZ” filminde kullanılan şarkı SOMEDAY’i söylerken BLACK EYED PEAS sahneye Tom Cruise ‘ı çağırarak izleyicilerine sürpriz yapıyor,

Aksiyon-komedi türündeki KNIGHT AND DAY / GECE VE GÜNDÜZ’de, Tom Cruise gizli ajan ve Cameron Diaz da onunla, ona tuza kurak kurduklarını iddia ettiği bir grup arasında kalan birini canlandırıyor. dünyayı turlayarak süren maceraları çakışan yollar, son dakika kaçışları, sahte kimlikler ve başdöndürücü romantik problemlerle labirente dönüşür ve farkederler ki güvenebilecekleri tek şey birbirleridir.
Twentieth Century Fox ve  Regency Enterprises sunar; bir Pink Machine / Todd Garner/ Tree/Line Film yapımı, yönetmen James Mangold (Walk The Line, 3:10 To Yuma), başrollerde Tom Cruise ve  Cameron Diaz ile  “Knight And Day / Gece ve Gündüz”.  Diğer rollerde Peter Sarsgaard, Viola Davis, Jordi Mollà ve Paul Dano.  Filmin senaryosu Patrick O’Neill’a ait.  Yapımcılar Cathy Konrad, Steve Pink ve Todd Garner; yürütücü yapımcılar da Joe Roth, Arnon Milchan ve E. Bennett Walsh.
Mangold film için, Walk the Line ve 3:10 To Yuma filmlerindeki ekibi ile çalışmaya devam ediyor – görüntü yönetmeni Phedon Papamichael, ASC, kurgu Michael McCusker, A.C.E., kostüm Arianne Phillips ve yapım amiri Andrew Menzies (Mangold ile sadece 3:10 to Yuma’da çalışmıştır)’den oluşan ekip aksiyonla komedinin birleştiği, heyecan ve endişe dolu anlarla bezenmiş Knight and Day/Gece ve Gündüz’ü hayata geçiriyorlar. Müzik, daha önce, The Bourne üçlemesi, “Mr. and Mrs. Smith” ve “The Italian Job”ın da müziklerini yapan John Powell’a ait.

Son hız ilerleyen gizli ajan Roy Miller (Tom Cruise) June Havens’ (Cameron Diaz)ın sıradan hayatını dolambaçlı yollara saptıracaktır…June,  Kansas’tan bindiği uçakta yan koltuğunda oturan çekici ve gizemli Roy ile muahbbet etmeye başlar. Bir süre sonra her şey değişir. Uçak aniden bir mısır tarlasına iner ve ikiliden başka hayatta kalan kimse yoktur.
Yaşananlar nefes nefese devam ederken June dünyanın dört bir yanında takip edilmektedir – Boston’da yakalanmanın ucundan dönüp, Avusturya’da çatılardan atlayıp, Sevilla’da boğalardan kaçarken yanında hep muhtemelen dolandırıcı, değişken ama yadırganamaz bir cezbe sahip gizli ajan Roy ile ölümcül bir maceraya atılırlar ve iki farklı dünyanın insanı olan ikili bir konuda uzlaşmak zorunda kalırlar: güven. Onlar için hiç bir şey artık eskisi gibi olmayacaktır; sıradışı gizli ajanımız kendini bir aşkta çözümlenirken bulurken, sıradan bir kadın olan June da hayal sınırlarını zorlayan olağandışı yeteneklerini keşfeder.
“Gece ve Gündüz’de bir filmde sevebileceğim her şey var.” diyor Tom Cruise. “Aksiyon, komedi ile yeni ve belirgin karakterlerin aşk hikayesinin birleşimiyle capcanlı  bir yapısı var. Roy ve June’un hikayesinde beni en çok etkileyen şey, başlarına gelen her şeyin aksiyon yelpazesinde gelişmesiydi. Cameron ve benim yaşadığımız çelişki ve aldığımız zevk şundan kaynaklanıyordu; tehlike ve çılgınlık dolu anların ortasında karakterimizi ortaya koymaya çalışırken,  Roy ve June’un birbirlerindeki iyiyi bulmaları ve bununla gelen mutlak romantik hissi vermek.”
Cameron Diaz projeye Cruise’dan önce dahil olmuştu ve karakterlerin karşılıklı etkileşimi ve romantizminden ve bu yolculuğa Cruise’la çıkıyor olmaktan etkilenmişti. “Filme yalnızca yüksek dozdaki aksiyonu için değil, zıt dünyaların insanı olan iki kişinnin bulduğu ateşli aşka dair olan hikayesinden dolayı da dahil oldum” diyor Diaz. “Roy ve June’da öyle bir şey var ki, birbirlerinin enteresan ve beklenmedik yanlarını ortaya çıkarıyorlar, ben de bu yolda Tom ile ilerlemenin çok eğlenceli olacağını düşündüm.”
Yönetmen James Mangold’ın klasik türleri alıp yaratıcı ve heyecan dolu yaklaşım getirebilme gibi bir özelliği var ki Oscar®-ödüllü biyografi (Johnny Cash) filmi, Walk the Line ve eleştirmenlerce çok beğenilen 3:10 To Yuma’da bir Western filmde yarattığı atmosferde de bunu görüyoruz. Bu filmde de başka bir çıkış yapıyor ve dünya çapındaki aksiyon dolu bir serüveni, mizahla karşık bir romantizmle birleştirip, hızlı tonda kovalamacalar, çekişmeler va kaçışlarla sarmalayıp eğlenceli bir aşk hikayesine dönüştürüyor.
Çoğu aksiyon filminin aksine, Gece ve Gündüz bir çizgi roman veya TV dizisinden uyarlama değil; Patrick O’Neill’ın özgün senaryosu.  Mangold için bu klasiği yeniye dönüştürme şanslarından biriydi. “Gece ve Gündüz’ü Hollywood sinemasının klasik yolculuk, mizah, aşk ve macera yüklü filmlerinin güncellenmişi olarak tasarladık– fakat modern karakterler ve dinamik, etkileyici bir aksiyonla,”diyor. “Dramatik ve komedi filmleri çekmiş bir yönetmen oalrak benim için önemli olan Gece ve Gündüz’ün bir James Bond filmine dönüşmesini engellemekti. Daha fantastik bir şey olsun istedik, Charade ya da ‘North by Northwest’ gibi mesela; modern aksiyon ama daha yumuşak bir film. İzleyiciyi dünya etrafında eğlenceli, komedi dolu ama karakterlerin gerçekçi durduğu ve oyuncuların da buna uyumlu duracağı bir yolculuğa çıkarmak istedik.”
“Tüm bunları başarmak için doğru insanlarla çalışmalıydık. Tom ve Cameron ile bunu başarabileceğimiz biliyordum. Tom’un son dönemde yer aldığı filmlerde özlediğim ve onu GECE VE GÜNDÜZ’de görmek istememi sağlayan şey Tom’u hem bir insanı canlandırıp hem de komik yönüyle görecek olmamız oldu. Roy Miller hayatta istediği her şeyi öngörebilen bir karakter ve bu karakter için Tom ile çalışacak olmamız beni çok heyecanlnadırdı. Ardından da Cameron Diaz,  June Havens rolünde Roy’un dünyasına giriyor, ve ona daha önce hiç yapmadığı şeyler yaptırıyor, hayatında hissetmediği duygulara sürüklüyor.”
Projenin kilit isimlerinden biri de Mangold’ın uzun süredir film yapımı sürecinde partneri ve aynı zamanda karısı da olan yapımcı Cathy Konrad; aralarında bir bağ gibi gelişen ifade biçimler yaratıcı  ve telepatik bir hal almış. Konrad, GECE VE GÜNDÜZ’ün hikayesinin orjinalliğinden çok etkilenmiş. “Süperkahraman gibi şeylerin olmadığı bu tarzda taze bir hikaye bulmak oldukça zor.” diyor Konrad.  “Bizi etkileyen yanı filmin aksiyondan da öte iki ana akrakter üzerine kurulmuş olması. Bugüne kadarki tüm çalışmalarımızda olan bir şeyi yansıtıyor; her iyi hikayenin ardında mükemmel insanlar olması.”
Mangold bilinen bir tür üzerinde oynamalar yapmanın zorluklarını da şöyle dile getiriyor; “Ajan filmlerinin–Bond filmleri, Bourne filnleri, Mission: Impossible gibi – bıraktığı mirasın ve ikinogorafik halinin farkındaydık ve her zaman için bunu alaşağı edip yeni yollarla yaklaşmanın yollarını aradık. GECE VE GÜNDÜZ  bir parodi değil.  Seyirciye tamamen gerçek görünecek ama bir o kadar da komik bir dünya yaratmaya çabaladık.”
Mangold, ajan filmleri çizgisini, komedi ve romantizm ekleyerek değiştiriyor. Karakterleri kaygan bir zemine kaydırıyor ki durmak istediği e tam bu nokta. “Filmin yönelttiği komik sorulardan biri: uçakları indirip, dünyayı kurtarabilecek bir ajan dahi olsan…bir ilişkinin üstesinden gelebiliyor musun? Elinizde birbirine tamamen zıt mükemmel iki karakter var – uzakalra gitmenin hayaliyle yaşayan ama buna hiç cesaret edemeyen bir kadınla, neredeyse tüm dünyayı gezmiş fakat aşka hiç fırsat vermemiş bir adam. Karşılaştıkları andan itibaren zıt kutupların çekimi misali kapılıyorlar.”

TOM VE  CAMERON
Roy Miller, görevi beklenmedik bir aşk ile gölgelenen bir casus. Aksiyon türü kahraman rollerini dozunda karakter portreleriyle birleştirmekte usata bir oyuncu olan Cruise, klasik bir film karakterindeki dönüşe beklenmedik bir boyut kazandırıyor. Roy Miller karakteri izleyicide bu adam aslında kim? gibi bir soru uyandırıyor. Roy ya bir kahraman ya da anti-kahraman olarak görünmeliydi; iyi bir ajan ya da baştan çıkarıcı bir hain –  ya da hayatında 180 derecelik bir dönüş yapmayı göze alacak akdar aşık bir adam. “Roy’u ilk gördüğümüzde, çok gizemli bir kişilikle karşı karşıya kalıyoruz, iyi biri mi kötü mü, neyin peşinde ve neden..kesinlikle anlaşılmıyor” diyor Mangold. “Tom’la çalışmak demek aksiyon ikonu olan ve aynı zamanda Roy Miller’daki değişimi de yansıtabilecek biriyle çalışmak anlamına geliyor.”
Cathy Konrad:  “Tom, Roy karakterini ortaya çıkarırken tam doğru hisleri veriyor. Alımlı ve çekici birisi ama aynı zamanda son ana kadar karakter etrafında kurulan gizemi de koruyor.”
Cruise hoş, cesur ve zeki karakterleri canlandırdığı filmlerde yer aldı; Top Gun’dan Mission: Impossible’a kadar birçok rol.. aynı zamanda Magnolia, Jerry Maguire ve Born on the Fourth of July filmleriyle de 3 kere Oscar® adayı oldu. Bu filmle izleyicinin kendisinden uzun süredir beklediği neşeli, ve soğukkanlı kahraman profilini verme şansı bulduğu için de projeden oldukça memnun. Projeye dahil olduğu andan itibaren, ilkesi “Eğlenceli ve iyi olsun.” olmuş.
“Bu film için bekleyemedim. GECE VE GÜNDÜZ insanı büyük macera ve aşk hikayesine sürükleyiveriyor ve biz de duraksamasız ve beklenmedik bir eğlence yaratmak iin elimizden geleni yaptık. Jim [Mangold] inanılmaz bir öykü yeteneğine sahip; onunla ve Cameron’la çalışmayı çok istedim.”
Olayın yoğunluğu Cruise’un canlandırdığı inanılmaz kahramanın aniden sarsılması hem de bunun görevinin ölümcül yanları ya da peşindeki adamlar yüzünden değil de, June’la tanıştığı andan itibaren hissettikleriyle ilgisi var. Cruise Roy ve June arasında aniden yanan ateşin benzersiz olduğunu düşünüyor ama ilişkileri bir çok aşk hikayesinden farksız.
Cruise ekliyor:  “Bu çılgınca hikayenin ortasında iki karakterin de rüyası “birgün” gerçek olabilecekler. Sonra farkediyorlar ki bu hayalleri gerçek olabilir. Bunun izleyicilerin empati kurabileceği bir şey olduğunu düşünüyorum. Her çiftin nasıl tanıştıklarına dair bir hikayeleri vardır – fark Roy ve June’un hikayelerinin olağan dışı olması. Roy ve June’da bir ilişkiye dair her insanda olan kaygıları güdüyorlar – bu insana gerçekten güvenebilir miyim? Aslında nasıl birisi?– fakat  Roy ve June’un durumunda daha büyük sorularlayız. İşin eğlenceli kısmı da etraflarını saran heyecan arttıkça ilişkilerinin gelişmesi.”
Bu romantik tansiyonu yaratmanın yolu da daha önce Vanilla Sky ‘da gerçekleşen ve uzun süredir beklenen Cruise – Cameron Diaz buluşmasıydı “Rolleri kabul ettiğimiz andan itibaren Cameron’ın bu karakteri nasıl yansıtacağını merak ettim. Cameron’la bu tarz bir filmde çalışmayı hep istemişimdir.” diyor.  “Çok heyecanlıydım çünkü onun yer aldığı aksiyon filmleri çok başarılı buluyorum. Yetenekli, eğlenceli, atletik biri ve çok iyi bir oyuncu, iyi bir performans sergileyeceğine emindim.”
Sette iki oyuncunun kimyası daha ilk günden uyuştu.  “Aramızda hazırcevaplığa dayalı gelişen diyalog oluştu. Cameron’ın kendine özgü bir espri anlayışı var ve fiziksel komedi ile romantizmi birleştirebilme yeteneğine hayranım”
Cruise için aksiyon karakter demek. Aklında bu inanç ve gelişmiş yetenekleri ve atletikliğiyle ne kadar riskli olursa olsun kendi ustalığını kullanıyor. “Benim için de meydan okuma gibi oluyor. İzleyici içind e daha heyecan verici ve enteresan olduğunu düşünüyorum. Kamerayı her an Roy’la görmek birşeyler katıyor. Hem benim için de daha eğlenceli oluyor.” diyor Cruise.
Cruise, Roy rolü için sadece çatılardan atlayıp, motorsikletle giderken boğalar atlatmak ya da uçakla mısır tarlasına iniş yapmak zorunda kalmadı; aynı zamanda Roy’un gücü ve yaşamsal içgüdülerini, aşık olmuş bir adamın enerjisiyle birleştirerek yansıtmak durumundaydı da. “Roy, June’a çarpılmış halde”.  “Roy, June’daki potansiyeli anında farkediyor ve onun hep güvende olmasını sağlamak zorundaymış gibi hissediyor. Fakat June onun dünyasını sürekli reddediyor. Bu bana ilişkilerin aslında nasıl yürüdüğünü hatırlatıyor- ilk başta insanların nasıl kaçtığını ama bir noktada bu maceraya atılıp atılmayacağını düşündüğün zamanları.”    Cruise  filmin maceralı kısmının, en başından beri Mangold’dan kaynaklı olduğunu söylüyor. “Walk the Line’ı izlediğim günden beri Mnagold ile çalışmak istedim” diyor  Cruise.  “Jim’in belirsizliğe karşı çok keskin bir gözü var, iyi bir romantizm anlayışı ve aynı zamanda eğlenceli yanı da. Uçak düşürüp, çatılardan atlayıp boğalardan kaçacaksanız yönetmeninizden beklediğiniz her şey onda var.”
Cruise’un Roy Miller karakterine karşı koyamadığı gibi Cameron Diaz da June Havens karakterinin tipik, yalnız, çalışan ama bir yandan da karbüratör parçası almak için kalkıp Wichita’ya giden kadın profilinden çok etkilenmiş. Akıl almaz biçimde kendini Boston’da bulan June uluslararası bir kazaya ismi karışmış ve tehlike altında bir kaçaktır artık. Aynı zamanda bir casusa gönlünü kaptırmış ve kendisinde daha önce farketmediği bir gücü keşfetmiştir.
Komedi rollerindeki yeteneği ve dayanılmaz cazibesiyle günümüzün aranan aktörleri arasında olan Diaz There’s Something About Mary gibi komedi filmlerinden Charlie’s Angels gibi aksiyonun kalbi olan filmlere; Martin Scorsese’in dönem dramı Gangs of New York’a kadar farklı bir yelpazede roller üstlenmiştir. Fakat  Knight and Day’deki June Havens karakteri Diaz için diğerlerinden farklıydı – bir belirsizlik fırtınasının ortasında, seksi, komik ve aksiyonel bir kadının sonunda kendini bırakması ve aradığı güveni bulmasının karakterizasyonu.
Mangold, Diaz’ı June karakterini yansıtabilecek yegane oyuncu olarak görüyor.  “June rolünde daha fazlasını verebilecek bir oyuncu daha düşünemiyorum. Cameron güzelliği, çekiciliği, iyi oyunculuğu ve aynı zamanda sahip olduğu komedi yeteneği ve fiziksel gücüyle bambaşka biri. Başka kim tipik bir kadının bu tarz bir maceraya atılışını, b,r yandan da bu filmin fiziksel zorluklarını üstlenebilirdi ki?”.
Roy ile June’da gördüğümüz gibi, Diaz kendini Cruise’la dinamik bir ritmin içinde buluyor. “Tom ile çalışmak mükemmel çünkü benim yapabildiğim her şeyi o en mükemmel haliyle yapabiliyor. Görünürlüğü ve enerjisi ileri noktada. Eğer ki bir aksiyon filmi çekiyorsanız doğru isim Tom Cruise.  Onun fikirleri üzerindne ilerlemeyi sevdiğim gibi, düşen bir uçaktan aşık olmaya geçişi ve bu esnada verdiği gerçekçi hissiyatı da beğeniyorum.”
Cruise gibi Diaz da dublör kullanmadan oynamakta kararlıydı– arabaları ters yönde çevirip, yumruklarını savurduğu sahnelerde dahi.   “Dövüş sahneleri için olan eğitimleri çok seviyorum. “Bir hafta boyunca her yerim yara bere içinde kalıyor ama bir o kadar da eğleniyorum. Bu sene Altın Küre® ödülleri için gittiğimde film çekimlerinin ortasındaydık ve her yanım şişkinlikler, sıyrılmalarla doluydu. Ve bunu çok sevdim!”
“Seyirciyi güldürmek istediğiniz bir film yaptığınızda ve o esnada çok eğlenceli vakit geçirdiğinizde bunun iyi olacağını baştan biliyor oluyorsunuz. Tom ile beraber o kadar iyi vakit geçirdik ki aksiyon, komedi ve karakterlerin bir araya geldiği anlarda bunu görmemek imkansız.”
Mangold da şöyle ifade ediyor:  “Tom ile Cameron arasında inanılmaz bir etkileşim var, muhtemelen de aslında çok farklı tarzları olduğu için. Tom tamamıyla dikkat, güç  odaklı biri. Cameron ise çok daha rahat ama çılgın ve duygusal birisi. Aralarında sanki doğal bir sirke-yağ ilişkisi var ve bu da  sinemasal anlamda inanılmaz bir birleşim yaratıyor.”

YARDIMCI OYUNCULAR
Tom Cruise’ın Roy karakterinin peşinde bir çok kişi var; Amerikan ajanlarından, yabancı casuslara kadar herkes tarafından aranan biri. Bunların başında da Roy’un peşinde olan June’u Roy’un kötü bir casus olduğuna ikna etmeye çalışan ajan Fitzgerald geliyor. Bu rol için Mangold günümüzün en yetenekli oyuncularından olan ve son olarak An Education/Aşk Dersi filminde başarılı performansıyla izlediğimiz  Peter Sarsgaard’ı seçiyor.

Adrenalinin sonuna kadar hissettirildiği filmde Oscar adayı olan Doubt filminde  Meryl Streep ile sergilediği rolüyle saygınlık kazanan bir diğer oyuncu Viola Davis’i de izliyoruz. Bu filmde kaslarını biraz daha geliştirip CIA Yöneticisi Isabel George rolünde izliyoruz.

GECE VE GÜNDÜZ’de süregelen ve işleri değiştirecek dünya çapındaki kovalamacanın göbeğinde yeni bir enerji teknoloji tasarlayan, ergen bir mucit olan Simon Feck var. Dahi ve bir o kadar da inek bir tip olan Simon’ı canşandıran oyuncu ise Little Miss Sunshine ve  There Will Be Blood ile ödüller kazanan ve son olarak Dagur Kari’nin THE GOOD HEART / Yİ YÜREK filminde yer alan Paul Dano’yu yine başarılı bir oyunculukla izliyoruz.
Oyuncular arasında parlayan bir diğer kişi de İspanyol yıldız Jordi Mollà (Blow, Bad Boys II); silah üretimcisi ‘kötü adam’ Antonio Quintana karakteriyle yer alıyor.

Knight and Day’de parlayan diğer oyuncular da June’ın nişanlanmak üzere olan kardeşi April’i oynayan Maggie Grace (Lost) ve June’un eski erkek arkadaşı olan itfaiyeci Rodney rolünde  Marc Blucas (Buffy The Vampire Slayer).

YAPIM HAKKINDA
June ve Roy Kansas’ta karşılaştıkları anda filmin gidişatı yükseliyor ve dünyanın etrafında Boston, New York, Alpler, Avusturya, İspanya ve tropik Caribbean’a kadar uzanan tehlike, macera ve komedi dolu bir maceraya dönüşüyor. Filmin yapımcıları için bu her aşamada büyük bir uğraş gerektiriyor. Beş farklı ülkede, dublör olmadan oyuncuların kendisiyle zorlu sahnelerde çalışıyor olmak GECE VE GÜNDÜZ’ün yapımını en az karakterleri kadar farklı kılıyor.
Çekimler ilerlerken Mangold filmin görselleirni alıp bilgisayar başına oturdu ve bilgisayar animasyonlarını yaparken gerçekliği korumak için uğraşıldı.  “İzleyeni her an aksiyonun ortasında hissettirecek kesintisiz bir his yaratmak istedik.,” diyor  Mangold.  “İzleyici her an June gibi hissetsin istedik çünkü bize benzeyen kişi o ve aniden çılgınca bir durumun içinde kalıyor. Film bir hayalin gerçeğe dönüşmesi ve biz de bu tonu korumak istedik.”
Hızlı ve yaratıcı çalışmayı arttırmak adına Mangold ve Konrad 3:10 to Yuma’daki ekibiyle çalışmaya devam etti. Ekipte görüntü yönetmeni Phedon Papamichael Mangold ile izleyiciyi filmin labirentinin ve eğlencesinn içine çekebilmek için yakın temasta çalıştı.
“Daha önce hiç böyle bir film yapmamıştım. Safi bir aksiyon filmi değil, ya da başlı başına bir romantik komedi, herhangi bir türle ksııtlayamayacağınız iyi ve komik bir film.” diyor Papamichael. “Benim için karşı konulamazdı çünkü heyecan ve estetiği bağlayan inanılmaz bir potansiyele sahip film – bir an Jamaica’da olanalr izlerken, hemen sonrasında kendinizi Alplerde bir trende buluyorsunuz. Görüntü yönetmeni olarak bunu başarmak çok zorluydu ama bir yandan da bu kadar farklı yere, tarza uyumlu bir görüntü vermeye çalışmak da eğlenceliydi.”
“Her şeyin canlı ve doygun renklerde olmasını istedik– bu Tom, Cameron ve birbirinden güzel mekanlarımız için düşündüğümüz görüntüydü.” diyor Papamichael.
“Tom ve Cameron arasındaki kimya büyüleyici. Yaratabileceğiniz bir şey değil, zaten ortada olan şey bu ve biz de onu maksimum seviyede yansıtabilmek istedik.”
Bir dolu tehlikeli ve gerçekte olamayacak sahneyi, kalabalıkların olduğu mekanlarda çekmesi gereken Papamichael, aylarını her planı tek tek nasıl çekeceğini düşünerek geçirdi fakat sonunda herşeyi Mangold ve oyuncuların da değiştirmesiyle spontanlığa bıraktı.
“Her şey önceden belliydi ama kendimize bu planlara hapsetmek de istemeidk. O anda olagelen şeylerin avantajını da kullanmak istedik. Jim de bu konuda çok esnek. Çok karmaşık sahnelerin teknik detaylarıyla uğraşırken dahi oyunculara odaklanabilme gibi bir yeteneği var.”
“Cameron’ın trafikte kovalama sahnesinde Boston’daydık; tarifiğin çok yoğun olduğu bir şehir ve büyük tünellerde, en sık kullanılan otoban yollarda gerçek bir şehir yaşamı sürerken, tam bir kontrol sağlayamadan çekim yapmak durumundaydık. Bunun kilit noktası da çekimi parça parça yapmak ve sonra bunları kesintisiz bir bütün olacak halde yapabilmekti. Çok heyecanlıydı.”diyor.
Prodüksiyon amiri Andrew Menzies içinde filmin dünyanın bir çok yerinde eçiyor olması ekip için hayal niteliğinde bir şey. “Senaryoyu okuduğumda bu kadar güzel noktalarda çekim yaparken hikayenin ilerleyecek olması fikrinden.”
Menzies ekliyor  “Şansımıza Salzburg ve Seville gibi şehirlerde kamerayı nereye yönelendirirseniz sonsuz bir doku, ton ve karakteristik yapıyla karşılaşıyordunuz.”
Kostüm tasarımcısı Arianne Phillips de  Tom ve Cameron’ın kıyafetlerinin hazırlanışını anlatıyor;  “Tom Cruise tam bir Amerikan film ikonu ve bu Amerikan kalitesi de tonu belirleyen şey oldu. Steve McQueen ve Paul Newman gibi eski Amerikan oyuncularına da dönüp göz gezdirdim. Tom’un daha önce edindiği bir görüntüsü olmasın istedik; yeni ve canlı birşeyler yaratmak istedik.”

Kostümünden mekanlarına kadar hızla ilerleyen prodüksiyon sanatçı ekibi ayakta tutmakla kalmayıp, oyuncuların da en az oynadıkları karakterlerin hızında yer değiştirmesini gerektirdi. “15 yıldır filmlerde oynuyorum ve daha önce hiç bu kadar mekandan mekana atlamamıştım” diye gülüyor Diaz.  “Bu mükemmel yerleri ekrana getirme şansı ve hikayeye böyle bir açı katıyor olmak inanılmaz bir şey.”

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (17. hafta):
Zah-Har 'Cin Ahalisi' (2024) Oyun Gecesi - Katala (2024) Arınma - Immaculate (2024) Küçük Don Kişot'un Maceraları - Giants of la Mancha (2024) Boy Kills World (2024) Cadı (2024) Rekabet - Challengers (2024) Siyah Çay - Black Tea (2024) Dublör Filmi (2024)
Arşivden Seçkiler:
Vahşet Gecesi - Bound To Vengeance (2016) Şeytan Tepesi - Gallows Hill (2014) Annis Ölüm Gecesi (2022) Çılgın Kamp (2015) Kara Şövalye Yükseliyor - The Dark Knight Rises (2012) Yüzleşme - By The Grace of God (2019)

Leave a comment