Bir Zamanlar Hollywood’da

Quentin Tarantino’nun uzun zamandır beklenen ilk romanı, aynı adı taşıyan Oscar ödüllü filmin olaylarına dayanan incelikli, acımasız, komik, sürprizlerle ve dehşetlerle dolu bir eser.

RICK DALTON – Bir zamanlar kendi televizyon dizisi vardı ama artık her hafta başka bir kötü adamı oynuyor. Bitmiş tükenmiş hâlde, kederini ardı ardına içtiği whiskey sour’larla boğuyor. Roma’dan gelecek bir telefon görüşmesi makûs talihini mi değiştirecek yoksa onu tamamen mi bitirecek?

CLIFF BOOTH – Rick’in dublörü. Bir sette olabilecek en kötü şöhretli insan çünkü bir cinayet işlemiş ve bundan paçayı kurtarmış gibi görünen tek kişi kendisi…

SHARON TATE – Film yıldızı olma rüyası peşinde Teksas’ı terk etti ve bu rüyasını gerçekleştirmeyi başardı. Sharon, başında kavak yellerinin estiği bu günleri Hollywood Hills’in ta tepelerindeki Cielo Sokak’ta geçiriyor.

CHARLES MANSON – Bu eski mahkûm, kafası güzel bir grup hippiyi, onların ruhani lideri olduğuna inandırmış durumda. Ama tüm bunları bir rock’n’roll yıldızı olmak için feda edebilir.

Hollywood, 1969… Ah Orada Olacaktınız!

“Tarantino’nun ilk romanını kendi külliyatından bir göndermeyle özetlemek gerekirse: Lezzetli bir içecek… Bir Zamanlar Hollywood’da’da Tarantino, akıcı hikâye anlatmayı –ki yapması en zor numaralardan biridir– kolaylıkla başarıyor.” – The New York Times

“Bildiğimiz, kıvılcımlar saçan Tarantino… Bu ilk roman, kendisinin de ima ettiği gibi, durmak bilmeyen bu yaratıcı yönetmen için yeni bir kariyer yolculuğunun başlangıcını müjdeliyor.” – The Washington Post

“Başlı başına bir edebiyat eseri. Film olmasaydı bile okurları kendi tasavvuru
ve coşkulu gücüyle büyüleyecek bir roman.” – Booklist

“Ucuz romanların en ucuzu! Bağımlılık yapan bir okuma deneyimi.”
– Guardian

Hobbit (Resimli – Ciltli)

Hobbit, tüm zamanların en sevilen yazarlarından J.R.R. Tolkien’in zihninden yayılan hikâyeler aracılığıyla elflerin, büyücülerin, cücelerin, ejderhaların, orkların ve Yüzüklerin Efendisi’yle Silmarillion’da tasvir edilen birçok diğer yaratığın evi olan büyüleyici Orta Dünya’nın kapısını açan unutulmaz bir klasik.

Kendi kendine yeten bir hayat süren Bilbo Baggins’in huzurlu günleri büyücü Gandalf ve bir grup cüce onu bir maceraya götürmek için kapısında belirdiğinde sekteye uğrar. Muhteşem Smaug adındaki ejderhanın yıllar önce cücelerden çaldığı Yalnız Dağ’ı ve hazineleri geri alacaklardır. Bilbo plana dahil olma konusunda ayak direse de bir hırsız olarak yeteneğini ve başarısını fark ettiğinde kendisi bile çok şaşırır!

“Bilbo girişin eşiğinden başını bir kez daha uzatıp etrafa göz gezdirdiğinde, kelimenin tam anlamıyla derin uykudaymış gibi gördü Smaug’u, her türlü parıltıdan arınıp kapkara kesilmiş o koca vücuduyla ölü gibi hareketsiz uzanıyor, burun deliklerinden yoğunluk bakımından gözle bile görülemeyecek ölçüde zayıf bir dumanla eşdeğer bir hava üflüyordu. Tam zemine adım atmak üzereydi ki Smaug’un aşağı doğru sarkık duran sol gözkapağının altından gelen, incecik ama bir o kadar keskin kızıl renkli bir ışık fark etti. Bunca zamandır uyur numarası yapıyormuş meğer! Aslında tünelin girişini kollamaktaymış!”

Alan Lee’nin çizimleriyle
Çevirmen: Kemal Baran Özbek

Kamçatka’da Bir Kayıp Vakası

THE NEW YORK TIMES’A GÖRE YAYIMLANDIĞI YILIN EN İYİ 10 KİTABINDAN BİRİ

ULUSAL KİTAP ÖDÜLÜ FİNALİSTİ

Bir ağustos günü, Rusya’nın kuzeydoğu ucundaki Kamçatka Yarımadası’nın kıyılarında biri yedi, diğeri on bir yaşında olan iki kız kardeş kaybolur. İki kızın kaçırıldığına neredeyse kesin gözüyle bakılmaktadır ama haftalar, aylar geçerken, polis soruşturmasından somut bir şey çıkmaz. Bu olay, yaşanan acının yasını ve öfkesini belki de en derinden hisseden kadınlar başta olmak üzere tüm Kamçatka’yı etkisi altına alacaktır.

Julia Phillips’in, sık ormanları olan, engin tundra bitki örtüsüne sahip, volkanik tehlikelere gebe, toplumsal ve etnik gerilimlerin uzun zamandır biriktiği bu bölgedeki gözlemleri ve tanıklıklarından yola çıkarak kaleme aldığı Kamçatka’da Bir Kayıp Vakası, akıl almaz bir suçun birbirine bağladığı karakterleriyle çok sesli ve sarsıcı bir roman.

“Öyle bir sonu var ki önceki tüm bölümleri hemen tekrar okuma hissi yaratıyor.” – New Yorker

“Bu hayret verici ilk romanın merkezinde iki kayıp kızın gizemi yatıyor ve ırk, cinsiyet, aile ocağı ve akrabalık ilişkilerinin giriftliği de hem bu gizeme hem de pek çok başkasına ışık tutuyor.” – Tayari Jones

“Kaybolan iki kızın gizemi bir yıl içerisinde bazen sönümlenip bazen harlanırken, her bir bölüm Kamçatka’daki bir kadının hayatını anlatıyor.”
– Vanity Fair

“Romanın asıl kuvveti Phillips’in yas ve özleme dair yaptığı derin sorgulamada yatıyor.” – Ivy Pochoda
Çevirmen: Duygu Akın

Ölü Şair

Bürokrasi. Direniş. Virüs. Mekân. Saray. Düzen. Aşı. Metin. Mutenalaştırma. Tarih. Bellek. Fiberoptik. Kelime. Duygu. Cihaz. Gerçeklik. Kıpırdanma. Yazmak. Yazmamak. Kontrol. Girdap. Ütopyada. Yaşamak. İstiyorsan. Olduğun. Yerde. Kal. Hareket. Etme. Metni. Hem. Okunur. Hem. Okunmaz. Kıl.

Efe Murad’ın, hikâyeyi kurma ve aktarma biçimleri üzerine düşünen, metinsel olanın kolektifliğini sorgulayan, bilinç katmanları arasında dolaşarak farklı yataklarda akmayı deneyen romanı Ölü Şair, Aykırı Seyir’in yayımlanan ikinci kitabı.

“Yazılan her şeyi okuyarak yaşamış tüm insanların zihnine girmeyi arzuluyorum. Yaşamış ve yaşayacak tüm insanların zihinlerine yayılmak, orada onların benim daha önce düşünmediğim düşüncelerinde yaşamak. İnsanların tüm anladıklarını, bildiklerini onca mekân ve zaman farkına rağmen anlayabilmek.

Gelecekte yazılacak metinleri bilmem imkânsız ama her şey geçmişte de mevcut. İnsanlar geçmişi yeniden kurgulayacaklar. Bilip düşünülebilecek her şeyi bilmek ve düşünmek için. Ardı arkası gelmeyen bir delilikle, insanların aklından geçenleri tahmin etmek. İnsanların neyi söyleyeceklerini, hatta nasıl, ne şekilde ve hangi kelimelerle söyleyeceklerini durmadan düşünerek ve çoğu kez de doğru tahmin ederek, kendimi her şeyi bilen o açık zihne yaklaştırmaya çabalıyorum.”

Evcil İnsan Barınağı

Bir sabah, bir kutunun içinde, köpeklerin insanlara hükmettiği yeni bir düzene uyandığınızı düşünün. “Sahip olanlar” ve “sahiplenilenler” yer değiştirmiş. Öncesi yok. İnsanlığın ortak bir geçmişi yok. Her şey burada başlıyor.
Peki, burada mı bitecek?

Serhan Kansu, bu değişim üzerine kurduğu distopik anlatısı Evcil İnsan Barınağı’nda, iki uç noktanın, empati ve vahşetin sınırlarında insanın neler yapabileceğini anlatıyor. Bir köpek gibi düşünebilmek, bir insan gibi teslim olmak için.

“Eskiden bir ailem vardı. Bir annem ve babam, bir de köpeğim. Şimdi bulanık bir resim gibi geliyorlardı gözümün önüne. Annemin sırtı dönük, yüzü belirsiz. Bu, dünyaya yeni gelmiş genç bir bedenin kendini savunma şekli olmalıydı. Yaşlı bir adamın, geçmişini tam olarak hatırlayamaması…

Eğer ölüm zihni tam olarak siliyorsa ve tekrar dünyaya geliyorsak, tekrar dünyaya gelmenin hiçbir anlamı olmazdı. Ne kazandığımızı ya da ne kaybettiğimizi bilmeden, hiçbir ders almadan ya da ders vermeden başa dönmek. Hiç yaşamamış gibi, en başından tekrar başlamak.”

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (16. hafta):
Nûfer (2024) Çılgın Yolculuk - Lahazat Lazeeza (2024) Kimsesiz (2024) Bulanık (2024) Robot Düşleri - Robot Dreams (2024) Meraklı Kedinin 10 Yaşamı - 10 Lives (2024) Aşk Filmi (2024) Arap Kadri (2024) Dali'yi Beklerken (2024) Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 1 (Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 1 (2024) Demon Slayer - To the Hashira Training (2024) Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2 - Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2 (2024) Tutsak Abigail - Abigail (2024) İç Savaş - Civil War (2024)
Arşivden Seçkiler:
Ajan Salt - Salt (2010) Ben Dört Numara - I am Number Four (2011) Troller - Trolls (2016) Aşk Uğruna - Suite Française (2015) Tutsak - Bel Canto (2018) Mavi Adam - The Blue Man (2014)