BİR BEBEK EVİ(NORA)
MODERN TİYATRONUN ÖNCÜLERİNDEN HENRIK IBSEN’İN
BİR BEBEK EVİ(NORA) ADLI OYUNUN ÇEVİRİSİ AGORA KİTAPLIĞI’NDAN ÇIKTI!

Norveçli oyun yazarı Henrik Ibsen’in 1879 yılında kaleme aldığı ‘Bir Bebek Evi (Nora)’ adlı oyunu, Agora Kitaplığı’ndan 2012 yılında yayınlandı.
Metnin çevirisi, Tiyatro Boyalı Kuş’tan Jale Karabekir ve Feride Eralp’e ait.
2009 yılında İbsen Ödülleri’ni (Ibsen Awards) kazanan Tiyatro Boyalı Kuş, Ibsen’in Bir Bebek Evi adlı oyununu 2010 tiyatro sozunda Nora/Nûrê ismiyle sahnelemişti. Tiyatro Boyalı Kuş’tan Jale Karabekir ve Feride Eralp, Bir Bebek Evi metnini farklı çevirileri karşılaştırarak; tiyatral çatışma, kişilerarası ilişkiler ve karakter özelliklerini göz önünde bulundurarak, hem dönemin dilini hem de sahne/tiyatro dilini koruyarak Türkçe’ye kazandırmıştır.

‘Bir Bebek Evi (Nora)’, modern tiyatronun öncülerinden sayılan Henrik Ibsen’in burjuva toplumu, burjuva ahlakını ve bunun çevresindeki erkek egemen sistemi ve dini, kadın meselesiyle birleştirdiği en önemli eserlerinden biridir. Evrenselliğini hala koruyan bu metin, oyunun temelinde erkek egemen sistemin ve “namus, onur, şeref” meselesini tartışan ve sorgulayan bir oyun metnidir.
Oyunun finalinde evini, kocasını ve çocuklarını terk eden Nora, kendini bulmak, kendi kimliğini keşfetmek için bir yolculuğa hazırlanır. Yazıldığı dönemde Almanya’da bu final tepki aldığından, Ibsen Almanya’da sahnelenebilmesi için ayrı bir final yazmak zorunda kalmış. İngiltere’de ise Elanor Marx (Karl Marx’ın kızı), bu metni oynayabilmek için Norveç’çe öğrenmiş, oyunu İngilizce’ye çevirmiş; kendisi ‘Nora’yı canlandırırken,
sevgilisi ‘Torvald’ı oynamış. Çin de ise, hala Ibsen’in yazdığı finalle oynanamadığı söyleniyor.

Anarşist feminist Emma Goldman 1914’te basılan “Modern Dramanın Toplumsal Önemi” adlı makalesinde, İbsen’in Bir Bebek Evi adlı oyunuyla ilgili şunları yazmıştır:
Bir kadın Nora’nın sevdiği gibi severse başka hiçbir şeyin önemi kalmaz. Hele ki toplumsal, yasal veya ahlaki tasaların… İşte bu yüzden kocasının hayatı tehlikeye girdiğinde, Nora için bir senedin altına babasının imzasını atarak imza sahteciliği yapmak ve böylece hasta kocasını İtalya’ya götürmek üzere 800 kron borç almak hiç mi
hiç sorun değildir. Tam tersine, onun için bir mutluluktur bu.
Kocasına hizmet etme hevesi ve yaptığının yasal boyutundan tamamen habersiz olmasının saflığıyla konuya fazlaca ağırlık bile vermez. Tek derdi kocasını kendisi adına bir mucize gerçekleştirmesini zorunlu kılacak bir durumdan korumak, ona kalkan olmaktır. Çok çalışır ve sahte senetle aldığı borcu geri ödeyebilmek için, ona verilen cep harçlığını kuruşuna bile dokumadan biriktirir.
Nora dertsiz tasasız ve şen şakraktır. Görünüşte hiç derinliği yok gibidir. Bir oyuncak bebekten, “sincap”tan, tarla kuşundan kim derinlik bekler ki zaten? Onun hayattaki tek maksadı kocası ve çocukları uğruna mutlu olmaktır; şarkı söylemek, dans etmek ve onlarla oyun oynamaktır. Ayrıca gayet iyi korunup kollanmakta ve sahip çıkılmakta değil midir? O halde kim Nora’nın herhangi bir derinliği olduğundan kuşkulanabilir ki? Ama
daha ilk sahnede, Torvald pek değerli “sincabının” Noel hediyesi olarak ne istediğini sorduğunda, Nora çabucak ondan para ister. Bu makaron veya süslü elbiseler almak için midir acaba? Bayan Linde ile olan sohbetinde Nora içinde saklı olan kişiliği meydana çıkarır ve bu da onun bebek evinin kaçınılmaz çöküşünün fermanıdır aslında.
Nora’nın bilincinin ta derinliklerinde bir yerlerde  bir kişilik, bir karakter kış uykusunda yatmaktadır, ve bu ancak büyük bir mucize olursa büyüyüp serpilebilecektir. Nora’nın ummakta olduğu türden bir mucize değildir bu belli ki, ama yine de tastamam bir mucizedir.
Korkunç tehditle yüzleştiğinde bile Nora’nın korkusu kendisi için değildir; yalnızca Torvald için korkmaktadır böylesine iyi, böylesine dürüst, borçlanmaya karşı derin bir nefret duyan, ama buna rağmen karısı uğruna suçu üstlenecek kadar derin bir bağlılıkla seven Torvald için… Ama bu asla olmamalıdır. Böylece Nora da bir yaşam
savaşına başlar, kocasının ve çocuklarının yaşamı için tabii. Hem Helmer ona Krogstad gibi bir suçlunun varlığının bile çocukları zehirlemeye yeteceğini söylememiş midir? Ve bu durumda o da, Nora da, bir suçlu değil midir?
Bir kızın ölmekte olan babasını niçin dert ve tasadan koruyamayacağını veya bir kadının niçin kocasının hayatını kurtarmaya hakkı olmadığını anlayamayan zavallı Nora elbette idolünün gerçek kişiliğinin farkında bile değildir.
Kırk sekiz saat boyunca Nora, Torvald’dan bir an olsun bile şüphe duymadan ideali için savaş verir. O sağlam çınarından, efendisinden, tanrısından o derece emindir ki, onun suçu üstlenmesine izin vereceğine kendini öldürmeye bile razıdır. Son gelir, ve beraberinde bebek evinin yıkılışını da getirir. Nora bebek elbisesini bir kenara atar deri değiştirmektedir adeta. Torvald Helmer küçük hesapçının, kabadayının ve korkağın biri olduğunu gözler önüne serer  bir çok iyi kocanın saygınlık maskesini bir kenara attıktan sonra gösterdiği gibi.
Helmer’in Nora’nın işlediği suça duyduğu öfke, durumun ortaya çıkması tehlikesi kalktığı anda yatışıverir. Bu da, çoğu ahlakçı insan gibi, Helmer’in de hissettiğinin Nora’nın işlediği suça karşı kızgınlık değil de ortaya çıkmasının korkusu olduğunu kanıtlar. Nora için hiç de böyle değildir halbuki. Ortaya çıkmak ve çıkarmak onun
kurtuluşu olur. Ancak o zaman ne kadar haksızlığa uğradığını, Helmer için bir oyuncaktan, bir bebekten başka bir şey olmadığını fark eder. Gerçekleri gördüğü anda da, “Siz beni hiç sevmediniz. Yalnızca bana aşık olmanın hoş olduğunu düşündünüz,” der.
Bir kadın için bir yabancıyla yaşamaktan ve onun çocuklarını doğurmaktan daha alçaltıcı bir şey var mıdır gerçekten? Ama evlilik kurumunun yalanı buna devam etmesi gerektiğini beyan etmektedir. Toplumsal algıdaki görev kavramı da bu yalan uğruna bir oyuncaktan, bir bebekten, adeta bir hiçlikten başka bir şey olmaması konusunda ısrarcıdır.
Nora bebek evinin kapısını kapatıp çıktığında kadın için hayatın kapısını ardına kadar açar ve erkekle kadın arasında gerçek bağın yalnızca tam bir özgürlük ve paylaşımla mümkün olduğu mesajını verir, hem de apaçık bir noktada buluşarak, yalanlar olmadan, utanç olmadan ve görev yükümlülüğünün getirdiği esaretten bağımsız. Nora’nın devrim niteliğindeki ilanı budur işte.

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (16. hafta):
Nûfer (2024) Çılgın Yolculuk - Lahazat Lazeeza (2024) Kimsesiz (2024) Bulanık (2024) Robot Düşleri - Robot Dreams (2024) Meraklı Kedinin 10 Yaşamı - 10 Lives (2024) Aşk Filmi (2024) Arap Kadri (2024) Dali'yi Beklerken (2024) Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 1 (Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 1 (2024) Demon Slayer - To the Hashira Training (2024) Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2 - Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2 (2024) Tutsak Abigail - Abigail (2024) İç Savaş - Civil War (2024)
Arşivden Seçkiler:
Şeker Kız ve Arkadaşları Macera Adasında - Tarsilinha (2022) Meleklerin Payı - The Angel's Share (2012) Dokuzuncu Hayat - The 9th Life of Louis Drax (2017) Zübeyde, Analar ve Oğullar (2023) Kayıp Balık Dori - Finding Dory (2016) Demir Yumruk - Hands of Stone (2016)

Leave a comment