Psikolog-yazar Alper Canıgüz külliyatı Alfa Yayınları’ndan çıktı! Gerçek ile fantastiğin sıkı bağlar kurduğu kitapları Tatlı Rüyalar, Oğullar ve Rencide Ruhlar, Gizliajans, Cehennem Çiçeği, Kan ve Gül okurlarıyla buluştu.
Alper Canıgüz, olağanın içine taşıdığı fantastik unsurlarla Türkçe edebiyatın sıradışı yazarlarından.
Alper Canıgüz, Oğullar ve Rencide Ruhlar ile Cehennem Çiçeği kitaplarında 5 yaşındaki dâhi dedektif Alper Kamu’nun soluksuz macerasını mizah, eleştirellik ve afallatıcı tespitlerle okurlarına sunuyor.
“Dünya edebiyatının en iyileri” listesinde yer almış olan Gizliajans, kimsenin hiçbir şeyi yadırgamadığı bir ortama damgasını vuran bir komployla okuyucularını çepeçevre sarıyor.
Kan ve Gül kitabında aşk romanları çevirmeni Aziz, zamanda yolculuk ile yirmi yıl öncesine giderek henüz işlenmemiş bir cinayeti çözmeye çalışıyor.
2000 yılında yayımlanan Tatlı Rüyalar, 21. yüzyıl Türk romanındaki yeniliklerin öncüsü.
Absürt olduğu kadar inandırıcı, çılgınca olduğu kadar zekice, fantastik olduğu kadar gerçekçi bir eser. Bilincin altını üstüne getiren müstesna bir komedi.
ALPER CANIGÜZ / OĞULLAR VE RENCİDE RUHLAR
Edebiyat / 1. Basım: Eylül 2020 / 228 Sayfa / 24 TL
“Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar.”
Dünyanın en küçük dedektifi, 5 yaşındaki Alper Kamu iş başında… Sherlock Holmes’tan tek eksiği yaşı. Sahi! Bir de hiçbir suçluyu alt edecek fiziksel güce sahip değil. Alper Kamu’nun sermayesi zeka, bilgi ve sezgiden mürekkep.
Ve şimdi… Hicabi Bey’i Deli Ertan’ın öldürmediğini ispat edebilmek için gerçek suçluyu bulmak zorunda. Oğullar ve Rencide Ruhlar, başta Fransa olmak üzere birçok ülkede “modern polisiyenin parlak bir örneği” olarak selamlandı. Daha ilk cümlede okuru yakalayan; samimi bir mizah, şefkatli bir eleştirellik ve afallatıcı tespitlerle donanmış, soluksuz bir serüven.
Türk romanının olağanüstü karakterlerinden biriyle tanışacak ve kendinizi sık sık, “Hayretimucip!” demekten alamayacaksınız.
“Bazen de saygıdeğer abilerim ablalarım, dünyası yerle bir olur insanın. Hayat, fazla kafa yormadan idare etmeyi sağlayan bütün anlamlarını yitiriverir. En akıllıca saydığınız fikirlerinizin saçmalığını, en içten duygularınızın yapmacıklığını kavrarsınız.
Aslında hiçbir konuda bir fikriniz bulunmadığını, aslında hiç kimseye karşı bir şey hissetmediğinizi ve tüm evrenin de size karşı aynı gaddarca kayıtsızlık içinde olduğunu. Hep gözünüzün önünde durduğu halde o güne dek her nasılsa yok saymayı başardığınız bu gerçeği fark ettiğiniz anda ilahi işleyişi de çözmek üzeresiniz demektir.”
ALPER CANIGÜZ / CEHENNEM ÇİÇEĞİ
Edebiyat / 1. Basım: Eylül 2020 / 228 Sayfa / 24 TL
“Bilirsiniz insanlar doğar, ölür ve sonra büyür.”
5 yaşındaki dâhi dedektif Alper Kamu, tüyler ürperten, kahkahaya boğan ve yürek burkan ikinci macerasıyla huzurlarınızda.
Kahramanımız, bir yandan amcasının ölümünün dolaylı müsebbibi Adalet’in peşinde koşarken, diğer yandan kendini tuhaf bir cinayet davasının içinde bulur. Mahalleye yeni taşınan ailenin oniki yaşındaki oğlu Ümit, engelli kardeşini boğarak öldürdü, öyle mi? Üstelik itiraf da etti.
Kardeşinin acılarına son vermek istemiş.
Masumane bir cinayet…
Alper Kamu şahitli, ispatlı, itiraflı bir cinayeti yeniden çözerken aileye, aşka, dostluğa, adalete, kısacası hayata ilişkin birçok düğümü de çözüyor.
Cehennem Çiçeği, sadece kahkaha atarken elinizden düşebilecek, merak ve hayret uyandıran bir roman.
“Bu düşüncelerle eve doğru ilerlerken karşı kaldırımda park etmiş kırmızı Düldül’ü fark ettim. Mümtaz Abi az ötede bir apartmanın girişinde, komşu kızı Zuhal’e bir şeyler anlatmaktaydı. Bir kolunu kızın sırtını verdiği kapıya, diğerini beline yaslamıştı. Küçük bir Kadir İnanır ile Türkan Şoray idiler adeta
o an. Sevgi emekse, Mümtaz Abi, herhalde bir sürü palavra sıkmak ve soytarılık etmek suretiyle var gücüyle kızın kalbini kazanmaya çalışıyor,
Zuhal de onu mahçup bir gülümsemeyle ödüllendiriyordu. Kim bilir? Belki bu tabloyu izleyen herhangi biri onlarda ilk aşkın beceriksiz ama muhakkak ki içten ve saf halini görebilirdi. Bense mahallenin öbür ucunda sotaya yatmış, kin dolu gözlerle onları izleyen Kansız Celal’i görüyordum.”
ALPER CANIGÜZ / GİZLİAJANS
Edebiyat / 1. Basım: Eylül 2020 / 228 Sayfa / 24 TL
“Bazı aşklar vardır, içinde kahkahaların çınlamasından ziyade gözyaşlarının çağlaması daha uygun düşer.”
Musa, metin yazarı olarak işe başladığı reklam ajansında patron diye Şeytan adlı bir kara kediyle tanıştırıldığında bir nebze şaşırsa da “İş, iştir” diye düşünür. Acaba öyle midir? Astronomik fakat aşina, dehşetengizliği nispetinde cazip, yabancı olduğu kadar yerli bir hikâye.
Uyumsuzluğun zirvesinde bir aşk…
Kimsenin hiçbir şeyi yadırgamadığı bir ortama damgasını vuran bir komplo…
Ve tekinsiz tiplerin zıvanadan çıkmasıyla büsbütün harlanan bir macera!
Almanya’da yazarlar, eleştirmenler ve yayıncılardan oluşan Litprom jürisi tarafından hazırlanan ‘dünya edebiyatının en iyileri’ listesinde yer verilen Gizliajans’ı okurken çokça tebessüm edecek, sıkça kahkaha atacaksınız.
“Biliyorum. Yüreğime ellerimle açtığım yaradan sızan bu kan, bu gazap ateşi, bu kutsal fikr-i sabit, gözlerimdeki perdeyi kaldıran biricik hakikattir. Mutluluğum, felaketim, en pervasız günahım… Bil ki hiçbir tecrübe, hiçbir tövbe, hayatın gelip geçiciliğine, kerhen olana dair hiçbir şey bu mührü kıramaz. Zavallı varlığımın anlamı, başka hiçbir şey değil, sadece gizli nikâhımızı kıydığımız o gece yüreğimi sana bağlayan bu yemindir. Bundan böyle aldığım her nefeste senin ruhunu içime çekeceğim, yüreğimin her vuruşu senin ismini fısıldayacak. Aşkından gayrısı yalan, ve bak, gökteki ay şahidimdir.”
ALPER CANIGÜZ / KAN VE GÜL – BİR KARA DEJAVU
Edebiyat / 1. Basım: Eylül 2020 / 212 Sayfa / 24 TL
“Ben bu anı daha önce de yaşamamıştım sanki…”
Gül bahçesi maziye, kanlı bir yolculuk…
Kan ve Gül, fantastik bir polisiye.
Rengini kandan, kokusunu gülden alan bir roman.
Epey hareketli, ziyadesiyle hazin, hayli komik.
Aşk romanları çevirmeni Aziz, bir yangında küle dönüşmek üzereyken, zamanda yolculuk yaparak yirmi yıl öncesine döner. Üstelik yirmi yaş gençleşmiş bir halde. Henüz işlenmemiş bir cinayeti çözmek üzere harekete… geçmesi pekâlâ mümkündür.
Karizmatik sosyopat Abdül’ün hayatını kurtarması… galiba iyi olacaktır.
Mazi tesisatını tamir edebilirse, hayatı, istikbal musluklarından temiz ve tazyikli bir su gibi akacaktır. Biricik aşkı Nergis’ten hiç ayrılmayacak, kızı Zeynep’e hakkıyla babalık edecektir. Peki, bu amatör dedektif, kaderin hükmünü değiştirebilecek midir? Geleceği görmek mi daha zordur yoksa geçmişi mi?..
Öncü yazar Alper Canıgüz’den, Dünya Kitap 2018 yılı “En İyi Polisiye roman” ödüllü, büyüleyici ve ayıltıcı bir serüven.
“Gün içinde bambaşka bir yerdi Kan ve Gül Kuru Temizleme. Tezgâhın arkasındaki üç eleman ile dükkânı dolduran kalabalığın elleri arasında etamin, patiska ve alpakalar pervasızca savruluyor; polyester, filafil ve flaneller şehvetle çağıldıyor; tartan, tafta ve şifonlar kan ağlıyor; ipek jorjetler onlara histerik kahkahalarla karşılık veriyordu. Bu çılgınlığın arasında gözlerim gayri ihtiyari İskender Doğan’ı aradı ancak kendisi ortalıkta görünmüyordu.
Biraz hayal kırıklığına uğramış idiysem de bu durumu doğal karşılamam gerektiğini biliyordum. Onun işi gündelik operasyonlara katılmak değil, geceleri biz uyurken dünyanın bin bir hali üzerine tefekkür edip, sefil varoluşumuza bir nebze anlam katacak nihai gerçeğin peşinde koşmak ve onu avuçlarında hissettiği anda insanoğlundan çoktan ümidi kestiğini hatırlayıveren merhametli bir tanrı gibi bizim için sessizce iki damla gözyaşı dökmekti.”
ALPER CANIGÜZ / TATLI RÜYALAR – PSİKO-ABSÜRT ROMANTİK KOMEDİ
Edebiyat / 1. Basım: Eylül 2020 / 208 Sayfa / 24 TL
“Senin iraden güçlü değil hayatım, sadece tutkuların zayıf.”
Gazetedeki “satılık hayat” ilanını gören Hector Berlioz, aradığı adamı bulmuştur.
Peki, her gece rüyasında başka bir adam olarak uyanıp ikinci bir hayat sürdüren Şevket Hakan Tunçel’in sorunu nasıl çözülecektir? Görünüşe bakılırsa, rüyalar âlemine girip, hayatını çalan bu yabancıyla yüzleşmekten başka çaresi yoktur. Bu konudaki tek umudu, bıkkın psikoloji profesörü Olcayto Fişek’tir.
Hector Berlioz neyin peşindedir? Olcayto Fişek, rüya-gerçek bulmacasını çözebilecek midir? Para dolu bir çantanın peşindeki gangsterlerin bütün bu olup bitenlerle alakası nedir?
Ya da mahzun bestekâr Hüseyin Bey’in?
Tüm bu soruların yanıtı, yüzyılın son güneş tutulması esnasında açığa çıkacaktır.
2000 yılında yayımlanan Tatlı Rüyalar, 21. yüzyıl Türk romanındaki yeniliklerin öncüsü.
Absürt olduğu kadar inandırıcı, çılgınca olduğu kadar zekice, fantastik olduğu kadar gerçekçi bir eser. Bilincin altını üstüne getiren müstesna bir komedi.
“Bütün gece arkadaşlarla king oynamıştık. Yattığımda gözümün önünde iskambil kâğıtları uçuşuyordu… Sonunda dalmışım. Rüyamda kendimi sinek altılı olarak gördüm. Sinir bozucu, sarı ışıklı, sigara dumanlarıyla kaplı bir odada uçuyordum. Yorulunca gidip avizenin kenarına tünedim. O sırada karo papazının bana doğru yaklaştığını fark ettim. Uçarak tabii ki… Gelip yanıma kondu. Ben gülümseyip kendisini ne de olsa büyüğümdür diye saygıyla selamladım. Ama o acımasızca beni dövmeye başladı. Kan ter içinde uyandığımda karo papazının sözleri kulaklarımda çınlıyordu: ‘Ne biçim adamsın lan sen? Ne koz oynarsın ne el almaz!’”