“Gucci’yi Gucci yapan adam” diye anlatmıştı bana Tom Ford’u, bundan yedi yıl kadar önce moda hocam. Tom Ford hakkında yazılar okutmuş, tasarımlarını, yaratımlarını inceletmişti… Gucci’yi Gucci yapan adam, Tom Ford, sayılmakla bitmeyecek hünerlerini her geçen gün bizlere sunarken, 2009 yılında “A Single Man” isimli filme imzasını atarak hayranlarını bir kez daha etkilemişti…
Filmi henüz dün seyrettim. Filmden kısaca bahsetmek gerekirse… 52 yaşında bir İngiliz Edebiyatı Profesörü olan George Falconer, yaşamını 16 yıldır paylaştığı aşkı, hayat arkadaşı Jim’i hazin bir kazada kaybetmiştir. Bu ölüm olayının ardından George, hayatının anlamsızlaştığını düşünerek içsel bir çöküşe girer. Acaba Profesörü neler beklemektedir…
Buram buram dram kokan filmin yönetmen koltuğunda bir “moda dehası”nın oturduğunu anlamak hiç de zor değil. Senaryo hoş, fakat itiraf etmeliyim ki, ta en başından sonunu anladığımız fakat bir türlü sonuca varamayan, uzadıkça uzayan bir anlatım söz konusu. Ne yazık ki bu tip filmlerde ya dramı abartıp konudan uzaklaşıyorlar, ya da sırf tozpembe yaparak anlamsızlaştırıyorlar. A Single Man dramı abartılmış bir film… Öte yandan cinsel tercihlerin doğruluğu ya da yanlışlığı, eşcinsellerin toplumdan soyutlanması gibi genel temalar yerine yaşanan aşk sancısının ön planda tutulması bence gayet hoş. Filmde gözüme çarpan ilk şey, Colin Firth’ün hayat verdiği karakter olan Profesör Falconer’ın, mimik ve jest bakımından Sanat
Güneşimiz Zeki Müren ile olan inanılmaz benzerliğiydi. Ciddi boyutta pek çok sahnede Colin Firth’ün yüzünde Zeki Müren’i gördüğümü itiraf etmeliyim…  Mesaj verme amacıyla çekilmeye başlanan sahnelerin hızla geçilmesi; diyalogların aşırı kısa ve birazcık da anlamı havada kalır tutulması; gereksiz derecede abartılmış moda dergilerini andıran karelerin uzatılması beni rahatsız etti… Yine de konu itibariyle seyredilmesi gereken bir film olduğu kanısındayım. Filmi seyrettiğinizde AŞK’ın cinsiyet gerektirmeyen yüce bir duygu olduğunu anlayacağınızdan eminim; tabii filmi seyrederken ön yargılarınız, egolarınız, kompleksleriniz ve toplumsal baskılarınızı bir kenara bırakırsanız… Ayrıca başa çıkılamayan tutkular ve saplantılar konusunda da fikir sahibi olacağınız kesin…
Bazılarımız hayatımızdaki insanlara bağımlı hissederiz kendimizi. Onlarla modellediğimiz yaşam stilleri geliştirir, yoklukları konusunda hiçbir alternatif plan yapmadan tutkuyla bağlanırız. Hayatın en büyük gerçeklerinden biri olan ölüm kapıyı çaldığında ise tabiri caizse sudan çıkmış balığa döneriz. Fakat ayrılığın tek sebebi her zaman ölüm değildir; çok farklı nedenlerle de hayatınızdan insanlar çıkabilir. Şayet tutkunuz saplantıya dönüşür ve zamanla sizi içinden çıkılmaz bir depresyona sürüklerse durumunuz vahim… Stil ve Yaşam Koçluklarını yaptığım danışanlarıma da her zaman söylediğim gibi, bizler öncelikle kendimizi sevmeli ve kabullenmeliyiz, hayatı ancak bu şekilde güzelleştirebiliriz. Kendimizi eksik ve yetersiz görürsek, birilerinin bizi tamamlamasını bekleriz ve o kişi geldiğinde sımsıkı bağlanırız. İşte bu, aşk değil, bencilliktir…
Kendimizi sever, onaylar, hayattaki varoluşumuzu kabullenirsek; içimizdeki sevgiyi çok daha verimli şekilde paylaşabiliriz. Aşk, karşılık beklemeden sevmektir. Aşk, fiziksel mevcudiyetten, cinsiyetten, kıskançlıktan, nefretten, şehvetten uzakta bir duygudur. Aşk, fersah fersah mesafeleri, ölümü, yok oluşu, zenginliği ya da fakirliği görmezden gelen, huzur veren bir duygudur.  Aşk önce içimizde hissedip sonra evrene yayabileceğimiz bir duygudur…  İşte bu nedenle benim naçizane fikrim şudur ki, sırf seksüel beğeniden, materyalist hayranlıktan ve benzeri durumlardan doğan basit duyguları AŞK olarak nitelendirip de, yüce AŞK duygusuna hakaret etmeyelim… “A Single Man”in düştüğü hataya düşüp de hayatınızı zindan etmeyin kendinize…

Yalnızca iyi ve güzel duyguları deneyimlediğimiz, sonsuz sevgiyi paylaşıp bir zerre de olsa tadabildiğimiz, mutluluk dolu günler geçirmemizi diliyorum…
Sevgi ve Saygılarımla…
Göksel Aksel

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (17. hafta):
Zah-Har 'Cin Ahalisi' (2024) Oyun Gecesi - Katala (2024) Arınma - Immaculate (2024) Küçük Don Kişot'un Maceraları - Giants of la Mancha (2024) Boy Kills World (2024) Cadı (2024) Rekabet - Challengers (2024) Siyah Çay - Black Tea (2024) Dublör Filmi (2024)
Arşivden Seçkiler:
Recep İvedik 2 (2009) Osmanlı Cumhuriyeti (2008) Doktor Uyku - Doctor Sleep (2019) Yalan Dolan (2019) Suçlu - Den Skyldige – The Guilty (2018) Tamam mıyız? (2013)

Leave a comment