Pangea Kitaplığı’nın ilk öykü kitabı ve ilk öykü seçkisi bu hafta raflarda!
İlk – Bilimkurgu Seçkisi
İlk, ismiyle müsemma bir kitap. Pangea Kitaplığı’nın ilk öykü kitabı ve ilk öykü seçkisi. Bilimkurgu Kulübü ile ortaklaşa yürüttüğümüz bu projede hem bilimkurgu alanında senelerdir eser veren yazarlar hem de türe yabancı ama edebiyatta tecrübeli isimler yan yana geliyor. İlk’i emsallerinden ayıran en büyük özellik de bu. Türün duayenleri ile edebiyatın usta isimlerini bir araya getirmesi.
Seçkinin bir diğer özelliği tematik bir öykü derlemesi olması. “Başlangıç” teması ekseninde kurgulanan bu öyküler, türle yeni tanışan, ona aşina olan ya da spekülatif kurgu konusunda uzman olarak nitelendirebileceğimiz okuru bambaşka dünyalara götürebilecek güçte. Derlemede yer alan tüm yazarlar telif gelirlerini, erken yaşta kaybettiğimiz bilim insanı Özgen Berkol Doğan’ın adını yaşatma gayesiyle kurulmuş bilimkurgu kütüphanesine bağışlayarak bu türün daha geniş kitlelere ulaşması için önemli bir adım attılar.
Bilimkurgu iyi ki var!
“Elinizdeki derlemede yirmi bir öykü var. Hiçbiri ‘kısa öykü’ türünün kestirmesine sapmıyor, bir ‘ilginç fikir’ + bir ‘şaşırtmaca’ = kısa öykü şablonuna sığınmıyor. Ortaya attıkları ilginç fikirleri karşılarına alıp hesaplaşıyorlar, didikliyorlar, kurcalıyorlar; gerçek insanların bu fikirlerin gerçek olduğu bir dünyada nasıl yaşayabileceğini soruyorlar kendilerine. Hikâye anlatıyorlar. Masalcı dedeler ve nineler olma yoluna çıkıyorlar; yani edebiyattaki en zor işe kalkışıyorlar”
Bülent Somay
Afşin Kum, Arzu Uçar, Aşkın Güngör, Burak Albayrak, Cem Akaş, Çağrı Mert Bakırcı, Feyza Hepçilingirler, Fuat Sevimay, İsmail Yamanol, Kadire Bozkurt, Mehmet Berk Yaltırık, Murat S. Dural, Müfit Özdeş, Onur Çalı, Onur Güzeldiyar, Öznur Babur, Pınar Duman, Selim Bektaş, Selim Erdoğan, Tuğrul Sultanzade, Volkan Yalçın
Dünya Savaşı Z
“Okunması gereken bir kitap. Brooks, öylesine detaylı ve özgün yazıyor ki bizim bilmediğimiz bir şey bildiğinden şüphelenmemek elde değil.” – Simon Pegg
Max Brooks, yakın dönem korku-gerilim edebiyatının öne çıkan yazarlarından. 2013’te beyaz perdeye uyarlanan ve büyük ilgi gören Dünya Savaşı Z de “zombi kıyameti” tahayyülünün çağımızdaki zirve noktası.
Çin’de ortaya çıkarak yavaş yavaş tüm dünyaya yayılan bir virüs, Büyük Panik döneminde insanları yaşayan ölülere çevirmişti. Sokaklar, korunaklı binalar, karargâhlar… artık hiçbir yer güvenli değildi. Zombiler ve insanlar arasındaki savaşın ardından dünya nüfusu yarı yarıya azalmıştı.
Yazar, Z virüsü pandemisinin ardından kurulan yeni dünya düzeninde birçok ülkeye giderek savaşın tanıklarıyla röportajlar yapıyor. Medeniyete etkilerini siyasi ve sosyolojik açılardan ele alırken hikâyenin gerilimi bir an bile düşmüyor. Ortaya insanlığın verdiği en büyük savaşın sözlü bir tarihçesi çıkıyor.
Salgın yayılıyor… Yaşayan ölüler her yerde.
Çevirmen: Alican Karakaya
Balinanın Karnında
George Orwell üzerine çalışmalarıyla da bilinen Peter Davison’a göre yazarın denemelerini bu kadar başarılı yapan nitelikler, onun alt sınıflara ilgisi, bağımsız sosyalizm yorumu, edebi ve sosyal eleştirmenliği, emperyalizm karşıtlığı ve popüler kültüre olan alakasıydı. Orwell’in Balinanın Karnında’daki denemelerini okuyunca bu yorumun ne kadar doğru olduğunu bir kere daha anlıyoruz.
Orwell’in bu kitapta derlenen denemelerinde yazarın sanat ve propagandaya dair fikirlerini, İspanya İç Savaşı’ndaki deneyimlerini ve İngiltere’deki antisemitizmi öğreniyor, aynı zamanda Henry Miller, Shakespeare ve Tolstoy gibi yazarlara dair yorumlarını da okuyoruz. Balinanın Karnında, ilgileri geniş bir yelpazeye yayılan bir yazarla ufuk açıcı bir yolculuk.
“George Orwell’in iki savaş arasındaki sosyal isyanın tek dâhi edebiyatçısı olduğunu kabullenmenin vakti geldi artık.”
– Arthur Koestler
“Orwell’in deneme sanatına tekrar can verdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.”
– Peter Davison
Çevirmen: Zafer Avşar
Körelten Hançer
Her gölge bir sır saklar…
David Gemmell Legend En İyi Fantastik Roman Ödülü
“Işıkyaratan serisi sonu gelmez bir eğlence sunuyor. Hiç kimse Brent Weeks’in yaptığı gibi son sürat giden, çok iyi kurgulanmış ters köşeler yazmayı beceremez.” – Brian McClellan
“Brent Weeks’in bu kadar iyi olması canımı sıkıyor.” – Peter V. Brett
Gavin Guile ölüyordu.
Önünde yaşayabileceği daha beş yılı olması gerekirdi ama bir yıldan az ömrü kalmıştı. Elli bin sığınmacı, gayrimeşru oğlu ve en büyük sırrını öğrenmiş eski nişanlısıyla, ne tarafa dönse sorunlarla boğuşuyordu. Ama daha önemlisi, renklerin sihri kontrolden çıkmış, Yedi Satraplık’ın yıkımına neden olacaktı.
Ne yazık ki sorunlar bunlarla bitmiyordu. En fenası da, eski tanrılar yeniden doğuyordu ve renk garabetleri ordusu giderek güçleniyordu. Gavin’in tek kurtuluşu, on altı yıl önce özgürlüğünü ve hayatını çaldığı abisi olabilirdi sadece.
Çevirmen: Kerem Sanatel