Hasankeyfli bir şairin Mostar’dan Malabadi’ye uzanan yolculuğunun anlatıldığı ‘Üç Yol’ filmi 22 Kasım’da Batman’da vizyona sunuluyor.
Balkon Film yapımcılığında, yönetmenliğini Faysal Soysal’ın üstlendiği başrollerinde, Nik Xhelilaj, Turgay Aydın, Rıza Akın, Kristina Krepela, Alma Terzic, Faketa Salihbegovic’in yer aldığı filmin galası ise 23 Kasım akşamı saat 17:30’da Batman Park’ta yapılacak. Filmin galasına, yönetmen Faysal Soysal, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve bölge milletvekilleri katılacak.
‘Üç Yol’ hikayesi ile, Evliya Çelebi’nin ‘Seyahatname’ adlı eserinde de iki kardeş köprü sayılan, Batman’daki Malabadi Köprüsü’yle acılara tanıklık etmiş Mostar Köprüsü’nü birleştiriyor. Yerli ve yabancı festivallerde kısa filmleri ile övgüler alan, ödüllü yönetmen Faysal Soysal, ilk uzun metraj projesi olan ‘Üç Yol’da ayrıca Bosna savaşında ve sonrasında yaşanan dramlara da ayna tutuyor. Filmde izleyenlerin karşısına Saraybosna’dan İstanbul’a ve ardından Hasankeyf’e uzanan yolculuğun yanı sıra ruhsal bunalımlar, kadın intiharları, iki ülke mirasının kaybedilen manevi ve tarihi zenginliği, umut ve aşk tasvirleri çıkıyor. ‘Üç Yol’un baş karakterleri Bünyamin, Zrinka ve Yusuf çıktıkları içsel yolculukta hem gerçeği hem de ölümsüz aşkı buluyor. Yönetmen Faysal Soysal, filmin kalbinde yer alan Yusuf, Bünyamin ve Züleyha’nın hikayesini, Bosna’da ve Batman’da yaşanan insanlık dramlarını çerçevesinde mercek altına alarak, Türk Sineması adına yeni bir dil arayışını da sürdürüyor. Festivallerde izleyicilerin beğenisini kazanan ‘Üç Yol’ filmi ülkemizin doğa ve tarihi miraslarından Hasankeyf’e saygı duruşu niteliğini taşıyor. Film Hasankeyf sular altında kalmadan önce çekilen son Türk filmi.
Filmin özeti:
‘Onun dışındaki her şey bir başkasıdır.’
Babasının ve sevdiği kız Zeliha’nın Yusuf’a olan ilgilerinden dolayı Bünyamin’in çocukluğu hep kıskançlık duygularıyla geçmiştir. Hep birlikte oyun oynarken, Bünyamin Zeliha’nın Malabadi Köprüsü’nden düşüp boğulmasına sebep olur. Vicdan azabı yıllarca Bünyamin’in peşini bırakmaz. Ağabeyi ile hiçbir şekilde yüzleşemeyen Bünyamin çareyi uzak yerlere kaçmakta ve başkalarına iyilik yapmakta arar. Uzun süredir Bosna’da toplu mezarlardan kayıpların cesetlerini çıkarmakla meşguldür. Kayıplar Komisyonu’nda çalıştığı süreçte kendine ve her şeye yabancılaşır. Rüyalarında kendisini ağabeyi olarak görmeye başlar. Rüyalarında Yusuf olup yüzü peçeli mavi elbiseli bir kadının peşinde kuyusunu aramaktadır.
Bünyamin, Türkiye’ye dönmesine günler kala, Mostar Köprüsü’nden kendini atmaya çalışan Zrinka ile tanışır. Zrinka savaş sonrası travmalar ve intihar eğilimleri üzerine çalışan, yarı Sırp yarı Boşnak bir psikologtur. Ailesini ve en yakın arkadaşlarını savaşta kaybetmiştir. Bünyamin’in gizemli ve günahkar şair dünyası ilgisini çeker. Zrinka aşık olur. Bünyamin gördüğü karmaşık rüyalar ve toplu mezarlar sonucu hastalanır. Zrinka ona psikolojik destek vermeye çalışır. Bünyamin iyileştiğinde Zrinka’nın aşkını hak etmek ve Yusuf’la ve babasıyla yüzleşmek için memleketi Hasankeyf’e döner. Zrinka , uzun süre Bünyamin’den haber alamaz. Bir gün rüyasında Bünyamin’in başına kötü bir şey geldiğini görür. Bünyamin’e yardım etmek ve aşkına cevap bulmak için Hasankeyf’e gider. Zrinka’yı orada Bünyamin’in rüyalarındaki gibi kendisini hakiki aşka kavuşturacak başka süprizler beklemektedir.