Bütün İyiler Öldü

“Nasıl ki insanların empati duyguları yaşlandıkça azalıyorsa, insanlığın yaşı da artık bencilleşme noktasına gelmişti. Olması gereken oldu. Daha erken önlem alınmalıydı ama maalesef… İnsanlık ölecek ve ardından bir bebek olarak yeniden doğacak.”

Meryem Gültabak, Bütün İyiler Öldü romanında hem tanıdık hem de yabancı bir evren kuruyor. Bir tarafta şemsitrenler, şemsikopterler, minivizyonlar, genetik temizlenmeler, Vadililer, “İyilik Kitabı” yer alıyor; diğer tarafta da insanlığı bekleyen bir gelecek olarak hayli tanıdık büyük bir kıtlık, plantasyonlar, yeni dünya arayışları. Her şeyin ortasında ise kibriyle, zaaflarıyla, içgüdüleriyle, inancıyla, merakıyla, şüpheleriyle insan. Bir tarafta Dal, diğer tarafta Elma ve aralarındaki sınırlar ötesi bağ…

“Gemi hızlanıyor. Patlayan cesetlerin coşkun gösterisi başlıyor. Geçmiştekiler, büyük kıtlık geldiğinde aslında tam da insanlığa yaraşır şekilde hareket etmişler. Kıtlığı durdurmamışlar, uzay araştırmalarına hız vermişler. Sömürüp yok edebilecekleri başka bir konağa sıçramak için… Parazit değil de nedir o zaman insan?”

Kara Bulut

“Kara Bulut bana göre Isaac Asimov ve Arthur C. Clarke’ın en iyi eserleriyle birlikte, bugüne dek yazılmış en iyi büyük bilimkurgu romanlarından biri.”
– Richard Dawkins

“Ustaca kaleme alınmış bir hikâye.” – Damon Knight

“BİLİMİN YARATTIĞI BÜTÜN DEĞİŞİMLERE RAĞMEN NEDEN HÂLÂ
AYNI ESKİ TOPLUMSAL ÖNCELİK DÜZENİNİ KORUYORUZ?”

Kariyerinin büyük kısmını Cambridge Astronomi Enstitüsü’nde geçiren, yıldız nükleosentezi teorisinin kurucusu, alanının saygın biliminsanlarından biri olan Fred Hoyle, aynı zamanda yetenekli bir bilimkurgu yazarı. Başyapıtı Kara Bulut da pek çok biliminsanına ilham veren, yazılmış en bilimsel spekülatif kurgu romanlarından biri.

Amatör astronomlar, rutin gözlemler sırasında gökyüzünde bir tuhaflık fark eder. Yıldızların belli bir bölümü, olması gerektiğinden çok daha karanlıktadır.
Dahası bu karanlık giderek Güneş Sistemi’ne doğru genişlemektedir ve çok geçmeden simsiyah bir gaz bulutunun doğrudan Güneş ile Dünya’nın üzerine geldiği anlaşılır.

Harekete geçen yetkililer yaklaşık on sekiz ay içinde gerçekleşecek felakete hazırlanmaya başlar. Kara Bulut’u araştırmak üzere İngiltere’de, çeşitli ülkelere mensup biliminsanlarının bir araya geldiği bir enstitü kurulur.
Bu enstitünün başında da huysuz ama fazlasıyla zeki astronom Christopher Kingsley bulunmaktadır.

Ancak yıkıma giden bu yolda, biliminsanları sadece evrenin acımasızlığıyla değil, hükümetlerin iktidarsızlıklarıyla da yüzleşmek zorunda kalacaklardır.

Kara Bulut, yıkımın insanlığın üzerine düşen gölgesi.

Richard Dawkins’in sonsözüyle
Çevirmen: Gül Korkmaz

Otuz Dokuz Basamak

Buchan eserlerim üzerinde büyük bir etkiye sahipti.” – Alfred Hitchcock

Richard Hannay, Birinci Dünya Savaşı arifesinde Londra’ya geldiğinde sıkıntıyla dolu günlerini geçirmek için meşgale arayan “sıradan” biridir. Oysa tüm hayatı siyasi bir suikastı önlemek için yardım bulmaya çalışan bir Amerikan ajanıyla karşılaşmasının ardından değişecektir. Hannay dünyayı sarsacak bir komplonun anahtarını elinde tutacak, günlerini hem polisten hem de gizemli bir örgütten kaçarak geçirecektir.

Otuz Dokuz Basamak başta Alfred Hitchcock olmak üzere birçok yönetmen tarafından sinemaya uyarlandı. Buchan, siyasi zekânın ya da aristokrasinin belirlediği sınırlar içinde davranmayan bağımsız ajan örneğiyle James Bond da dahil olmak üzere sayısız casus kahraman için de nihai modeli yarattı.
Çevirmen: Özge Onan

Doğanın Kudreti

BİR DEDEKTİF AARON FALK ROMANI

Beş iş arkadaşı çalıştıkları şirketin düzenlediği doğa yürüyüşüne gitmek zorunda kalır, çantalarını gönülsüzce sırtlarına geçirip çamurlu patikada ormanın içlerine doğru yola çıkarlar. Fakat bu beş kadından birisi geri dönmeyecek, kalan dörtlü ise yaşananlara dair birbirinden farklı hikâyeler anlatacaktır. Federal Ajan Aaron Falk ise Avustralya yabanının herkesten uzak derinliklerine kadar girmek zorunda kalacağı bu soruşturmada dağların sakladığı sırları keşfedecek ve rekabetin, dostluğun, şüphenin, ihanetin birbirine girdiği bir düğümü ortaya çıkaracaktır.

Sinemaya da uyarlanan Kurak’ın her romanıyla çoksatanlar listelerine giren ödüllü yazarı Jane Harper, ince ince işlediği gizemiyle Doğanın Kudreti’nde o meşum soruyu yöneltiyor okura: Beraber çalıştığınız insanları aslında ne kadar iyi tanıyorsunuz?

“Zekâ fışkıran, gerilim saçan bir kitap.” – A. J. Finn

“Romandaki tüm karakterler istisnai bir giriftliğe sahip olacak biçimde tasarlanmış, özellikle de Aaron Falk… Alışıldık bir dedektiften çok daha fazlası olan, düşünceli ve şefkatli Falk kitabın ahlaki pusulası.”
– New York Times Book Review

“Hayatta kalmaya dair nefes kesici bir hikâye… Harper bir kere daha dikkate alınması gereken kudretli bir hikâye anlatıcısı olduğunu gösteriyor.”
– Publishers Weekly
Çevirmen: Elif Zeynep Yıldırım

Uncharted: Resmi Roman Uyarlaması

ŞANS, CESURUN YANINDADIR

Nathan Drake kendini bildi bileli hazinelere ve hiçbir haritada bulamayacağınız yerlere kafayı takmıştı. Onlar yok olmuş değillerdi, kayıplardı sadece.

Victor “Sully” Sullivan onları “bulunmamış en büyük hazine”ye götürecek bir ipucuyla Nate’in karşısına çıkınca ikili, gezegen boyunca epik bir maceraya atılacaktı. Birlikte kayıp servetin izini aramalılardı… ve yolda Nate’in uzun süredir kayıp abisini bulmaları muhtemeldi.

Uncharted: Resmi Roman Uyarlaması, çoksatan video oyunu serisi UNCHARTED’ı esas alarak, Nathan Drake’in oyunlardan önceki hikâyesini anlatıyor.
Çevirmen: Derviş Sağırgürgen

Zift

İ. U. Eskiciyan, Zift ile dağılıp dağılıp toplanan ama yok olmayan bir suyu anımsatıyor okura. Öfkeli, tahrik edici ve denge bozan diliyle bu roman, bizi sessiz kalmanın yükü altında ezerek içimize sızıyor. Bu kara, ağır zift kendini besledikçe çoğalıyor ve büyümeyi dayatıyor hepimize.

Zift, dünden bugüne, bugünden yarına kendini ara vermeden yenileyen ve roman türüne yeni boyutlar kazandırmaya niyetlenen bir metin. Klasik anlatılarla alışılagelmiş olay örgüsünü elinin tersiyle itip kendine has üslubunu zenginleştiriyor Eskiciyan.

“Rivayete göre kuş gibi bir kuş, peygamber gibi bir peygambere gözlerini kızgınlıkla açmış. Öyle ki gözleri büyümüş ve göz çukuru. Rivayete göre bir peygamber, bir kuşu dörde bölmüş, her parçayı başka bir dağa. Davullar uzun havalar çarpıyor, dumanlar enformasyon girişimi, artık olan olmuş, biten bitmişti, eski cesetler tarihlerini ele veriyordu. Asma yaprakları ve pazı yaprakları ve incirin günahı ve tüm muzaffer komutanlar bir bir taş kesilecekken su’ya inandılar. Ölü olan her şey geri dönecek, canlı olan her şey ya karanlığa iman edecek ya da karanlığa mahkûm olacak. Bahisler yükseldi. Nitekim köyler, gecenin başkentleri sayılacak.”

Metropol Ninnisi

“İnsan bazendir, daima değil!”

İ. U. Eskiciyan’ın muzip, alaycı ama bir o kadar da ciddi öykülerini topladığı Metropol Ninnisi, 2015 Selçuk Baran Öykü Ödülü’nü almıştı. Merkezine insanı alan, onun bilincini, fark edilmesi zor yanlarını ve toplum içindeki yerini irdeleyen bu öyküler, Eskiciyan’ın ince mizah anlayışını gözler önüne seriyor. Olana ya da olması mümkün görünene değil, akla gelmeyene dikkat kesilmemizi salık veriyor Metropol Ninnisi.

“Jiletleyecektim kendimi müzik sustu. Müzik sustu, adam öldü. Bu eski bir masal Niyazi. Bilmesen de olur. Adam cambaz, bunla yetin. Jilet güzel kelime, sırf ismi kesiyor bileğimi. Dilimde dönerken yarıyor cümlemi. Niyazi bazı kelimeler, sadece sözden oluşmaz. Bazı kelimeler topraktan gelir. Patates gibidir, fasulye gibidir. Büyüyünce böyle duygusal olacağım aklıma gelmezdi. Yerdeki jilet hüzünlendiriyor beni. Neyse bu tatsız konulara girmeyelim. Ama hakikaten adam öldü. Çünkü müzik yanlış yerde susmuştu.”

Etnomüzikoloji: Kültürler ve Müzikler

“Etnomüzikoloji disiplini hem geçirdiği tarihsel süreç hem de güncel durumu açısından sürekli oluşum halinde olan bir alandır. Her ne kadar geçmişi müzik folkloru, müzik etnografisi, müzik sosyolojisi, hatta müzik felsefesi gibi birçok müzik araştırma alanı ve antropoloji, sosyoloji başta olmak üzere müzik dışı pek çok alanla ilişkili olsa da, İkinci Dünya Savaşı sonrasında şekillenen bir bilim alanı olarak etnomüzikoloji oldukça dinamik bir disiplindir.
Bu çalışma, etnomüzikoloji disiplinini kapsamlı bir literatürle ele alma hedefinde olan bir giriş kitabıdır.

Kitapta emeği geçen yazarlar, çoğunlukla aynı kuşaktan sayılabilecek etnomüzikoloji, müzikoloji, müzik antropolojisi ve dans araştırmaları alanlarından gelen uzmanlar olarak bu alanların etnomüzikolojiyle olan ilişkilerini, genel etnomüzikoloji literatürü içerisinden değerlendiriyorlar.
Kitaptaki konu ve kavramların birçoğu (performans, toplumsal cinsiyet, popüler kültür, dans, kimlik, göç vb.) etnomüzikoloji dışında pek çok disiplinin çalışma konuları arasındadır. Ayrıca notasyon, müzik etnografisi vb. konular ise müzikle ilişkili diğer birçok bilimsel alanın kullandığı yöntem, teknik ya da yaklaşımlarla ilişkilidir. Bu yüzden kitapta ele alınan konu ve kavramları mümkün olduğunca derinlemesine incelerken, etnomüzikologların bunları nasıl ele aldıkları sorusunu cevaplamak ana hedef olmuştur.”

İthaki Yayınları olarak müzik çalışmalarına yaptığımız mütevazı katkıya bir ilavede bulunmaktan mutluluk duyuyoruz.

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (20. hafta):
Yurt - Dormitory (2024) Alem-i Cin 5: Azap (2024) Tombul Mombul Takımı: Sırt Sırta - Combat Wombat: Back 2 Back (2024) Dünya Malı Eksi Bir (2024) Birader - Shaqow (2024) Düşmanların En İyisi - Best of Enemies (2024) Yeter Artık (2024) Eclipse (2024) Becky'nin Gazabı - The Wrath of Becky (2024) Ziyaretçiler: Bölüm 1 - The Strangers: Chapter 1 (2024) Üç Silahşörler: D'Artagnan - The Three Musketeers: D'Artagnan (2024) Hayali Arkadaşlar - Imaginary Friend (2024)
Arşivden Seçkiler:
Av Mevsimi       (2010) Kosmos (2010) BHARAT (2019) Skyfall 007 (2012) Ne Olur Gitme (2019)