Sanırım eski filmlerin DVD’lerini seyretmek bana epeyce keyif veriyor… 2009 yapımı bir gerilim filmi olan Davetsiz’i (Uninvited) seyrettim bu hafta. Filmle ilgili kısa bilgi vermek gerekirse ilk cümleler söyle olur; “Annesinin ölümünün ardından yaşadığı travmayı atlatamayıp psikiyatri kliniğinde tedavi gören Anna (Emily Browning) taburcu olup eve döner. Yatalak annesinin ölümünden evvel hasta bakıcısı olan genç ve güzel Rachel, beklenmedik şekilde hayatlarına derinen dahil olmuş ve Anna’nin babası Steven ile nişanlanmıştır. Anna ve kızkardeşi Alex (Arielle Kebbel) Rachel’e karşı sempati duymamaktadır. Eve dönüşünün ilk gününden itibaren kabuslar görmeye başlayan Anna, annesinin hayaletiyle yüz yüze gelir. Hayalet, ölümünden Rachel’i sorumlu tutmakta ve intikam istemektedir. Anna ve Alex annelerinin süpheli ölümünü araştırmaya başlarlar… Fakat işler hiç de görüldüğü gibi değildir…”

Seyredenlerin pek çoğunun sadece gerilim-korku bulgularını aradığı filmde, işlenen insan ilişkilerini incelemeyi tercih ettim şahsım adına. Ortada şüpheli bir ölüm ve bu ölümden sorumlu olduğu düşünülen zanlı olarak Rachel’ı görüyoruz en başta. Dikkatli seyircilerin bazıları henüz filmin ilk yarısında bu zanlı sayısını eminim üçe çıkarmayı başarmıştır.Ruhani ve parapsişik olaylar görüyoruz. Fakat filmin sonlarına doğru senaryo ve yönetmen öyle bir ters köşe yapıyor ki şaşırıp kalıyoruz. Film aslında Güney Kore yapımı “Karanlık Sırlar” isimli filmin yeniden yorumlanmış hali. Davetsiz’i seyrettikten sonra senaryoya “Karanlık Sırlar” isminin daha uygun olduğunu düşündüm. Zira hayatlarımızda küçük gibi görünen fakat hayati önem taşıyan sırlara işaret ediyor film. Davetsiz, beni şaşırttı ve ummadığım kadar tatmin edici bir sonuca bağlandı. Yeterince merak uyandırmış, çok uzatılmamış ve açıklayıcı bir sonla bitiyor. Kimilerine tuhaf gelebilir ama filmde “sensörlü aydınlatma” ile kurulan küçük ama etkili ilişki bana çok hoş bir detay gibi geldi. Seyretmeyenlere şiddetle tavsiye ediyorum…

Hayatımıza kimi zaman Davetsiz olarak dahil olan insanları görebiliyoruz. Önyargılarımız bizi hemen uyarıyor ve şartlı tepkiler veriyoruz. Ne kadar doğru, ne kadar yanlış bilemiyorum. Bu tip durumlarda öğrencilerime de de sık sık söylediğim gibi “önce kendimizi ne kadar tanıyoruz sorusuna cevap bulmalıyız.” Kendimizi yıllarca koca bir yalanın içinde yaşamaya mahkum etmektense önce kendimizi tanıma adımını başarıyla geçsek belki de çevremizdeki olayları çok daha sağlıklı yorumlayabiliriz. Stil ve Yaşam Koçluğu’nu yaptığım kişilerle uyguladığımız ve benim en çok önem verdiğim olumlama uygulamalarımız, “kendimi şuanda olduğum gibi seviyor ve kabul ediyorum” temelinde cümlelerle gerçekleşiyor. Kendimizle ilgili kabullenmediğimiz ve örttüğümüz gerçeklerimiz varsa asla sağlıklı ilişkiler kuramayız…

Davetsiz’de Anna’nın klinikteki doktoru Anna’ya “başladığın şeyi bitir” demek yerine Anna’yı sorunlarıyla yüzleştirseydi belki de mutlu sonla biten bir senaryo görebilirdik… Kendimiz ve çevremizle uyum içerisinde sağlıklı ilişkiler kurabildiğimiz mutlu günler diliyorum…

Sevgi ve saygılarımla…

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (12. hafta):
Hüddam 4: Ahmer (2024) Evie (2024) Cesur Balina Katak - Katak: The Brave Beluga (2024) Sırrını Biliyorum (2024) Öldüm Bittim (2024) Sevmek Yüzünden (2024) İki Yüzlü (2024) Eflatun (2024) Queen Mary'nin Laneti - Haunting of the Queen Mary (2024) Ölümcül Sır - The Bricklayer (2024) BTOB TIME: Be Together the Movie (2024) Köylüler - The Peasants (2024) Demir Pençe - The Iron Claw (2024)
Arşivden Seçkiler:
İlk ve Son Aşkım / Seeking A Friend For The End Of The World (2012) Suspiria (2017) Zafer ve Gurur / Pride and Glory (2009) Sword Art Online the Movie: Progressive - Scherzo of Deep Night (2023) Sin City Günah Şehri: Uğruna Öldürülecek Kadın - Sin City: A Dame to Kill For (2014) ANKA (2022)

Leave a comment