Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Altın Portakal Film Festivali’ne Emir Kusturica’nın katılması sebebiyle kendisinin gitmeyeceğini söyledi.

Sırp sanatçı Emir Kusturica krizi büyümeye devam ediyor. Daha önce Semih Kaplanoğlu ve ‘Bal’ ekibinin, Emir Kusturica’nın katılacak olmasından dolayı Antalya Altın Portakal Film Festivali’ni protesto edeceğini söylemesi, internette Türk halkı ve Rumeli derneklerinin CHP’li Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı’na e-mail yoluyla sırp sanatçı Kusturica’nın festivalden çıkarılması veya festivalin tamamen iptal edilmesi yönündeki mesajlarına Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa AKAYDIN da kaleme aldığı şu satırlarla cevap verdi.. İşte başkan Akaydın’ın Rumeli derneğine gönderdiği yazı; “Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali sanatsal bir etkinliktir. Sanatsal etkinliklerin evrensel dili barıştır. Bu kapsamda davet edilen konukların dili, dini,rengi,etnik kimliği hiçbir şekilde dikkate alınmamaktadır.Bu kimlik özelliklerinin en tepesine konan üst kimlik sanatçı olmasıdır. Emir KUSTURICA da dünyanın kabul ettiği bir sanatçıdır. Sinema ve müzik kariyeri kriterlerine göre Altın Portakal’a davet edilen KUSTURICA’nın bunun
dışındaki kimliklerini ve geçmişteki yaşamını sorgulamak bir festival yönetiminin görevi değildir.”
Bilgilerinize rica eder, sevgi ve saygılarımı sunarım.

Bosna-Hersek’te 1992-1995 yılları arasında 300 bine yakın insanın katledildiği, sistematik tecavüzlerin, soykırımların yapıldığı, tarihi eserlerin, kütüphanelerin, köprülerin, camilerin yıkılıp yakıldığı bir dönemde Kusturica’nın Çetnikleri destekleyen açıklamaları, aradan geçen yıllara rağmen Bosna-Hersek’te unutulmadı.

Sırp sanatçı Kusturica, savaş döneminde sistematik tecavüze uğrayan kadınlara yönelik, “Meseleyi lüzumundan fazla abartıyorsunuz”, “500 yıl önce zaten hepimiz Sırptık, yeniden Sırp ve Hristiyan olalım, mesele bitsin” şeklindeki açıklamaları Bosna-Hersek’teki basın tarafından savaş yıllarında sıkça eleştirilmişti. Kusturica, Mayıs 2005’te Belgrad’da vaftiz edilerek Ortodoks’luğa geçti ve “Nemenja” adını aldı.

Bosna-Hersek’te çok sayıda filme imza atan, reklam filmleriyle de bilinen yönetmen Pyer Jalitsa, çok başarılı bulduğu Antalya Film Festivaline Kusturica yerine, bu bölgeden başka bir yönetmenin de seçilebileceğini belirterek kendisinin festival düzenlemesi durumunda Kusturica’yı juriye davet etmeyeceğini dile getiren Jalitsa, “Kanuni açıdan Kusturica’nın o festivalde olmaması için hiçbir neden yok, ama Türkiye’de ve bu bölgede yaşayan Boşnakların buna gösterdiği tepkiyi çok iyi anlıyorum. Tepkiler çok mantıklı. Onları hiçe saymamak gerekiyor. Eğer festivalinize tanınmış kişileri davet ediyorsanız diğer insanların da onlara tepki gösterebileceğine kendinizi hazırlamanız gerekiyor. Kusturica’nın çok iyi bir film yönetmeni olduğu büyük bir gerçek, ama tabii ki çok tartışma yaratan, siyasi anlamda yaptığı açıklamalara insanların tepki gösterebilmeleri de başka bir gerçek. Kusturica, sanatçı kişiliğinden ziyade, siyasi kimliğiyle ön planda bulunan biridir.”

Emir Siyamiya, şu görüşleri dile getirdi:

Bosna-Hersekli tiyatro ve sinema oyuncusu Ermin Siyamiya da Kusturica’nın 47. Uluslararası Antalya Film Festivaline davet edilmesine anlam veremediğini söyledi. İlk uzun metrajlı filmiyle 2008 yılında Cannes Film Festivalinde ödül alan “Kar” filmi Amerikalı sinemacı Angelina Jolie’ye ilham kaynağı olan kadın yönetmen Aida Begiç de Kusturica’nın yerine siyasi kimliği ön planda olmayan birinin davet edilmesinin daha “şık” olacağını belirtti.

Bolu Abant Izzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Muhsin Karas, ise festival yönetimine şu sözlerle tepki gösterdi; “ Yazılanları dikkatle okuyorum ve empati kurarak algılamaya çalışıyorum. Sn.Belediye Başkanının yazısını da okudum. Etkiliydi saygılı ve ölçülü bir yanıttı. Günümüz dünyasında çok diplomatik olmak, çok sağlam bilgilerle donanımlı olmak ve hepsinden önemlisi en az bir yabancı dili tezinizi savunur ve ikna edici tarzları da kullanacak şekilde yazılı ve sözlü iletişim kurabilmek kaçınılmazdır. Henüz altmış yıl önce birbirini boğazlayan bir Avrupa’nın bugün barış için uğraştığını düşünmek de fazla saflık olacaktır. Önemli olan başka ulus ve kültürden olan bir insanin daveti değil, bu davete uygun düşebilecek daha fazla alternatifleri araştırarak, olası bir soruna da yol açmadan organizasyonları yönetebilmektir. Yandaş basının bozgunculuğunu da göz ardı etmeden, normal bir insanin da böylesi bir davete karşı çıkmasını hazmetmek ve saygı göstermek gerekir. Bizler çekilen zulümleri çok çabuk unutan, kafamıza tekrar vurulduğunda ayılır gibi olan sonra tekrar uykuya yatan bir toplumuz. Bize şirin görünen bu batılılar oysa hiç unutmayan ve fırsat ellerine geçince de kinlerini en mükemmel şekilde kusan insanlardır. Hiç affetmezler. Ama onların o sahte uygarlık yüzleri ne yazık ki bizleri kolayca kandırabilmektedir. İddia edildiği gibi davet edilen kişinin yakin geçmişinde böylesi bir ayıbı ve sabıkası varsa o kişi gerçekten davet edilmemeliydi. Yazık değil mi o binlerce ölen masum Bosna’lıya, ırzına geçilen binlerce Bosna’lı masum kadına. Güzel söz etme sanatına hakim olanlar, konulara biraz da bu açıdan bakabilmelidirler. Üstelik zulmün üstünden de hiç de fazla zaman geçmedi. Almanya’dan Reha Gündoğmuş adlı Türk ise elektronik posta yoluyla Antalya Büyükşehir Belediyesinin bu tutumunu protesto ederek şu ifadelere yer verdi; “ Sanatçı, yapıtlarından evvel kişiliği ile toplumlara yön verir.  Eğer Avrupa’nın herhangi şehrinde Belediye başkanlığı yapıyor olsa idiniz, bu cevabınızdan sonra kamuoyu sizi al-aşağı ederdi. Böylesine vahim bir çarpıklığı savunmanızdan derin üzüntü duydum. Hatanızdan geri adım atma “erdemliliğini” göstereceğinizi ümit ederim. Rumeli Balkan Fedarasyonu Genel Başkanı Süheyl Çobanoğlu yaptığı açıklamada Sırplar’ın  Bosna’da soykırım yaptığı , evleri, camileri ve kütüphaneleri yaktığı , toplama kamplarında kadınlara tecavüz edip Müslümanlar’a her türlü işkence yaptığı halde  kendi milletinin cellâtlarının safına katılarak kilisede vaftiz olan, vatanını ve o vatanın masum insanlarını satıp, Sırp Çetnikler ile işbirliği yapan; İslam’a ve Türklere dil uzatmaktan çekinmeyen bir vatan haini olan Emir (Nemanya) Kusturica)’nın  Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle , Antalya Kültür Sanat Vakfı-AKSAV’ın 09-14 Ekim 2010 tarihleri arasında organize edeceği Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne  jüri üyesi olarak davet edilmesini ve filmlerinin gösterilmesini protesto ediyor , davetin iptal edilmesini istiyoruz. Dedi.

Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu ve Lahey’deki uluslararası mahkemece savaş yıllarında soykırım suçu işlendiği kabul edilen Srebrenitsa’da kocasını, oğlunu, kızkardeşini ve akrabalarından 22 kişiyi kaybeden Srebrenitsa ve Zepa Anneleri Derneği Başkanı Munira Subaşiç, Kusturica’nın festivale jüri üyesi olarak davet edilmesi karşısında şaşkınlığa uğradığını söyledi.

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (16. hafta):
Nûfer (2024) Çılgın Yolculuk - Lahazat Lazeeza (2024) Kimsesiz (2024) Bulanık (2024) Robot Düşleri - Robot Dreams (2024) Meraklı Kedinin 10 Yaşamı - 10 Lives (2024) Aşk Filmi (2024) Arap Kadri (2024) Dali'yi Beklerken (2024) Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 1 (Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 1 (2024) Demon Slayer - To the Hashira Training (2024) Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2 - Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2 (2024) Tutsak Abigail - Abigail (2024) İç Savaş - Civil War (2024)
Arşivden Seçkiler:
Bana Adını Sor (2015) Cehennem Melekleri - The Expendables (2010) Nefesim Kesilene Kadar (2015) Benim Komşum Bir Melek - St. Vincent (2015) İnadına Film Çekmek (2013) Citizenfour (2015)

Leave a comment