ARKADAŞTAN ÖTE “Friends with Benefits”

YAPIM NOTLARI

“Konuşmamız gerek.”
“Farklı yönlere doğru gidiyoruz.”
“Benden daha iyisini hak ediyorsun.”
“Arkadaş kalalım.”

Dylan (JUSTIN TIMBERLAKE) ve Jamie (MILA KUNIS) evlenip barklanmayı akıllarından bile geçirmemektedir. New York’ta faaliyet gösteren insan kaynakları yöneticisi Jamie, hatırı sayılır yetenek avcılığı becerilerini kullanarak Los Angeles’ta çalışan bir sanat yönetmeni olan Dylan’ı Büyük Elma’daki rüya gibi bir işi kabul etmesi için ikna edince, birbirlerine ne kadar benzediklerini çabucak anlarlar. O kadar çok başarısız ilişki yaşamışlardır ki, ikisi de aşktan vazgeçip
eğlenceye odaklanmaya hazırdır.
Dylan New York’a taşınmaya karar verdiğinde ve ikili düzenli olarak bir araya gelmeye başladıklarında, aşkın Hollywood filmleri tarafından pompalanan bir masal olduğuna dair ortak inançlarını paylaşıp eğlenirler. Böylece, leziz derecede seksi, kasıtlı olarak yetişkinlere yönelik bir deneye girişirler.
Başarılı, bağlanmamış ve bağlanma fikrine soğuk bakan bu iki iyi arkadaş, yeni araziler keşfedebilecek midir?
Arkadaşlıklarına “duygulara yer vermeyen” bir cinsellik katarlarsa, birini arkadaştan fazlası olarak görmenin getirdiği sıkıntılardan kaçabilecekler midir?
Romantik komedilerin vaatlerinin hayal kırıklığına uğrattığı pek çok kişiden sadece ikisi olan Dylan ve Jamie, aldıkları bu cesurca kararın keşfedilmemiş bölgelere yapılan arsız ve seksi bir yolculuğa dönüşmesine ve kendileri hakkında tahmin edebildiklerinden çok daha fazlasını ortaya çıkarmasına tümüyle şaşırmamalıdırlar.
Friends with Benefits/Arkadaştan Öte‘nin başrollerinde Justin Timberlake (The Social Network/Sosyal Ağ), Mila Kunis (Black Swan/Siyah Kuğu), Patricia Clarkson (Easy A), Jenna Elfman (“Dharma & Greg”), Bryan Greenberg (“How to Make It in America”) ile Richard Jenkins (Dear John) ve Woody Harrelson (2012) yer alıyor.
Friends with Benefits/Arkadaştan Öte‘nin yönetmenliğini ve yapımcılığını Will Gluck (Easy A) üstlenirken, yapımcı olarak ekipte yer alan diğer isimler Martin Shafer, Liz Glotzer, Jerry Zucker ve Janet Zucker. Filmin senaryosunu Keith Merryman ve David A. Newman, Gluck ile birlikte hazırladı. Öykü Harley Peyton ile Keith Merryman ve David A. Newman’a ait. Yürütücü yapımcı Glenn S. Gainor (Burlesque).  Görüntü yönetmeni Michael Grady (Easy A).  Prodüksiyon tasarımcısı Marcia Hinds.  Editör Tia Nolan.  Müzik süpervizörü Wende Crowley. Kıyafet tasarımcısı Renee Ehrlich Kalfus.
Friends with Benefits/Arkadaştan Öte’nin süresi 1 saat 44 dakika.Screen Gems için Easy A’in kurgusunu hazırlamayı yeni bitiren yönetmen Will Gluck yeni bir proje arayışındaydı ki Friends with Benefits/Arkadaştan Öte‘nin senaryosu dikkatini çekti. Hollywood’un altın çağının seksi, zekice diyaloglarla dolu komedilerine olan sevgisinden dem vuran Gluck, “Eski Hepburn ve Tracy filmlerinin güncellenmiş halini andıran bir film çekmek istemişimdir hep,” diye açıklıyor. Böylece keskin diyaloğu, yetişkinlere yönelik çağrışımlarla dolu komik durumları ve cazibeli ama kusurlu karakterleri ile, Friends with Benefits/Arkadaştan Öte, konsept olarak hedefi kesinlikle on ikiden vuruyor; Dylan ve Jamie, duyarlılığımız, heveslerimiz ve kuşağımızın büyük bölümünün aile, arkadaşlık, aşk ve sekse dair görüşleri ile günümüzün Hepburn/Tracy karakterleri.
Gluck, filmin başarısı için en önemli unsurun, eski romantik komedilerde yakalanan dinamik ve çapkın kimyaya uyacak oyuncuları seçmek olduğunun farkındaydı. Gluck açıklıyor: “Justin ve Mila birlikte harika bir kimya oluşturdu; inanılmazdı. Sihir gibiydi. Birlikte yapacakları her şeyi izlemek isteyeceksiniz. Bu filmin en önemli kısmı, bir arada yer aldıkları sahnelerdi.” Gluck şöyle devam ediyor, “Bu iki oyuncuyla piyangoda büyük ikramiyeyi bulmuş gibi oldum. Mila komik, zeki, karizmatik, güzel, şapşal. Onu, özellikle de Justin’le birlikte izlemek çok eğlenceli.”
Gluck, Timberlake’i “Saturday Night Live”da izleyip hayran kaldığını anımsıyor. “Çok etkilenmiştim; sonra bir ‘Saturday Night Live’ bölümünde daha yer aldı ve çok daha komikti. Bu kadar komik olmasının nedeni, harika bir oyuncu olması. Bu onun ilk komedi başrolü. Her şeyi yapabilir. O kadar büyük bir karizmaya sahip ki gözünüzü üzerinden alamıyorsunuz.”
Timberlake sadece senaryonun yetişkinlere yönelik mizahını sevmekle kalmadı, filmin girişinde Dylan ve Jamie’nin hayatlarında bulundukları konumla da ilgilendi. İki karakter de genç ve işlerinde başarılı, aynı zamanda aşk konusunda ihtiyatlı ve aile kavramı ile sorun yaşayan insanlar. “Belli bir yaşa, benim yaşıma geldiğinizde olduğu gibi,” diyor Timberlake,  “içinde büyüdüğünüz ‘kurumu’ sorgulamaya başlıyorsunuz- ilişkiler söz konusu olduğunda ne anlama
geldiğini irdeliyorsunuz..”
Oyuncu devam ediyor: ”Karakterlerimiz, başka ilişkilerden çıktıkları bir anda birbirleriyle tanışıyorlar; ikimiz de bir bakıma bekâr kalmak istediğimiz bir kafa yapısı içindeyiz.”
Mila Kunis, canlandırdığı Jamie karakterini “gerçek aşka ve Yakışıklı Prens’in dışarıda bir yerlerde olduğuna inanan ve umutsuzca onu arayan biri,” olarak tanımlıyor. Gel gelelim, Jamie bu hislerini açıkça belli eden biri değildir. “Tipik bir New York’lu, diye gülüyor Kunis. Gerçekten de, Jamie zeki, hazırcevap, kararlı ve her açıdan bir hayalperestten çok gerçekçi biridir.
Jamie ayrıca eğlenceli ve geçimli biridir. O nedenle Dylan’I GQ dergisindeki heyecan verici bir pozisyon için tuttuğunda, ikili çabucak arkadaş olur; alaycılık konusunda yoldaşlık eden Dylan ve Jamie, dünyanın çılgınlığıyla ve birbirlerinin zaaflarıyla dalga geçmeye hazırdır.
Timberlake’in canlandırdığı Dylan yeni bir şehirdeki yeni işinde kendini kanıtlamak için çok çalışır ve hayatın daha eğlencelik yönlerini kovalamakta zaman kaybetmezken, Kunis’in canlandırdığı Jamie ise sonradan nahoş oldukları anlaşılan pek çok hoş erkekle buluşurken, birlikteliğin yarattığı duygusal komplikasyonlardan uzak kalmanın karşılıklı faydalarını görme konusunda anlaşma yaparlar.hemfikir olurlar. Kendilerini, ‘sonuçta, herkesin fiziksel gereksinimleri vardır‘ diye inandırırlar. Nasıl bir terslik meydana gelebilir ki?

Timberlake şöyle açıklıyor: “Bu, bir bakıma benzer yaşamlar süren iki kişi hakkında. Bir araya gelip ilişkinin duygulardan
arınmış, fiziksel kısmını yaşamak konusunda çılgınca bir plan yapıyorlar. Bu noktadan sonra şamata kopuyor. Bu filmin yetişkinlere göre sınıflandırılması iyi bir şey; çünkü samimi sahnelerde bazı komik şeyler yapma olanağı bulabildik. Birbirlerine duygusal olarak hiçbir şekilde bağlı olmayan—en azından olmadıklarını düşünen—karakterler eğlenceli bir dinamik oluşturuyor.”
Jamie’nin, Patricia Clarkson tarafından dahiyane bir şekilde canlandırılan annesi Lorna, filme hatırı sayılır miktarda mizah ve renk katmanın yanı sıra, Jamie karakterini tanımamızı sağlayacak içgörü sağlıyor. Will Gluck açıklıyor: “Lorna bekâr bir anne. Yetmişli ve seksenli yıllarda muhtemelen bir rock grubunun groupie’lerinden olan tipte biri. Çok dalgın ve sorumsuz biri; muhtemelen bu ilişkide annelik rolünü Jamie üstleniyor.” Hayal kırıklığıyla sonuçlanan bir dizi ilişki de eklenince, Jamie için duygusal konularda başkalarına bel bağlamamanın daha iyi olduğuna kanaat getirmek kolay olur.
Yakın zamanda Easy A’de Clarkson’la birlikte çalışan Gluck oyuncunun dehasından haberdardı belki; ancak Kunis ve Clarkson ilk kez birlikte çalıştı. Kunis çok etkilendiğini söylüyor. “Birlikte çalıştığım en iyi aktrislerden biri,” diyor Kunis. “Onunla çalışmayı o kadar çok sevdim ki keşke birlikte daha fazla sahnede yer alsaydık diyorum.”
Dylan’ın ailesi Los Angeles’ta oturmaktadır. Oscar®-adayı oyuncu Richard Jenkins tarafından dokunaklı bir şekilde canlandırılan babası, saygın bir gazeteciyken emekli olmuştur ve Alzheimer hastalığının ilk safhalarını yaşamaktadır. Dylan’ın Jenna Elfman tarafından canlandırılan ablası oğlunu büyütmenin ve babasının yaşadığı zorluklarla baş etmenin ağırlığını hissetmektedir.
Timberlake, “Bu filmde bir sürü harika oyuncu var,” diyor, “ama babanız rolünde Richard’ın olması – birlikte enfes sahnelerde yer almak – karşılıklı oynadığım sahneler arasında en sevdiklerim onlardı.”
Alzheimer gibi ciddi bir konunun bir komedide işlenmesi sık görülen bir durum değil; ama Gluck bu çelişkiyi seviyor ve şunları söylüyor:  “Daha duygusal konulara eğilmeyi seviyorum. Sadece Alzheimer değil, ama onların (Dylan, Bay Harper ve Annie) ilişkileri; ayrıca Jamie ile annesi arasındaki gerilmiş ilişki. Atlattıkları zor durumları gülerek andıkları sürece, duygusal öğeler öyküyü daha da iyi yapıyor.
Gluck, Elfman’I oyuncu kadrosuna dahil ediş öyküsünü anlatıyor: “Bir okuma yaptı ve ilk birkaç saniye içinde Justin ve Jenna’nın ezelden beri abla kardeş oldukları hissi doğdu. Jenna anaç ve Justin’in canına okuyan bir karakteri başarıyla oynuyor. Sanki çocukken kavga etmişler. Her şey gerçekçi geliyor.”
Elfman, rolün Dylan için mantığın sesini temsil ettiğini söylüyor. “Karakterim, kardeşinin aklını kaybettiğini ve burnunun dibindeki şeyi, harika bir mizah anlayışına sahip hayranlık uyandırıcı kızı göremediğini düşünüyor.”
Elfman, aile sahnelerinin, filmin hayatta önemli olan şeylerle ilgili mesajının anlaşılması için önemli olduğunu söylüyor: “Justin’in karakteri geri dönüp ailesinin yanında vakit geçirince uyanmaya başlıyor ve bazı şeylerin değerini bilmesi gerektiğini anlıyor. Film, özünde bunu anlatıyor.”
Richard Jenkins de filme benzer bir bakış açısıyla yaklaşıyor. “Alzheimer hastası olduğunuzda fazla vaktinizin kalmadığını
hissediyorsunuz. Biri hakkında bir şeyler hissediyorsanız, oyun oynamamalısınız.”
Dylan’ın New York’taki hayatında hem soytarı hem bilge rolünü üstlenen kişi ise, yeni iş arkadaşı Tommy. GQ’da çalışan bu atletik, gösterişli sanat yönetmenini arsız bir komediyle mükemmel şekilde canlandıran isimse, Woody Harrelson. Yönetmen Will Gluck, “Tommy canlandırması tuhaf ve sanırım Woody’nin daha önce hiç oynamadığı tipte bir karakter,” diyor, “Sadece Woody gibi biri bu rolün altından kalkabilirdi.”

Harrelson, böyle sıra dışı bir karaktere yaklaşımını belirlemenin biraz zaman aldığını söylüyor. “Onu gerçekten anlamam bir saniyemi aldı,” diye açıklıyor oyuncu. “Tommy Bollinger karakterinde ilgimi çeken şey, erkekliğinin dilinde olması. Kızlardan epey açık saçık bahseden ama eşcinsel olan biri.” Harrelson gülerek, “Öyle şeyler söylüyor ki bunları filme aldığımıza inanamıyorum.”
Kunis, Harrelson çalışırken sette kahkahaların eksik olmadığını söylüyor. “Woody beni öyle bir güldürüyor ki,” diyor oyuncu. “Onunla sahnemiz olduğunda çekimleri tamamlayamıyorum çünkü gülmeye başlıyorum. Bana bakıyor, ben de gülmeye başlıyorum. Timberlake de Harrelson’la yer aldığı bir sahnede, ciddi görünmeye çalışırken aynı sorunu yaşadı. “Tüm sahne boyunca içinizde gülmekten ölürken ciddi bir yüz ifadesi takınmak gerçekten çok zor,” diyor.
Amerikalı izleyiciler Harrelson’ı ilk olarak çok beğenilen sit-com Cheers/Şerefe ile tanıyıp sevdiyse de, oyuncu son zamanlarda, Oscar®‘a aday gösterildiği Messenger’da olduğu gibi dramatik rollerdeki performansıyla büyük övgü topladı. Friends with Benefits/Arkadaştan Öte, oyuncunun komediye duyduğu sevgiyi yeniledi. “Bir oyun parkında çalışmaya gelmek gibi,” diyor oyuncu. “Herkesin bir sahneyi daha da komik hale getirmek için yeni yeni şeyler bulduğu Cheers/Şerefe’den beri kendimi bu denli uçta hissetmemiştim. Will harika bir yönetmen. Sıra dışı komediyi çok iyi biliyor ve bir anda inanılmaz fikirlerle çıkageliyor.”
Gluck, sette hakim olan yaratıcılık ruhunu oyunculara mal ediyor. “Senaryoyu yazılı haliyle filme almaya çalışırım, bir iki çekimden sonra da denemeleri için farklı şeyler haykırıyorum,” diyor. “Bu, büyük oranda harika oyuncularla çalışmamdan kaynaklanıyor. Bu işi çok kolaylaştırıyorlar çünkü söyledikleri her şey iyi ve komik oluyor.”
Bu Timberlake’in bayıldığı bir süreçti. “Will’le ben bu yönden birbirimize çok benziyoruz,” diye açıklıyor. “Bu tip bir ortamda yaşadığımı hissediyorum; bunun nedeni sahneden gelmem ve işlerin bir anda değişmesine alışkın olmam. Doğaçlama dünyası, benim için oldukça rahat bir ortam.”
Kunis de Gluck’ın yönetmenliğine övgü düzmekten geri kalmıyor. “Will, birlikte çalışması çok zevkli biri. Hiçbir sahnenin çekimini kestiğimizi hatırlamıyorum. Sahip olduğumuz makarayı sonuna kadar kullanıyoruz; Will’in aklına gelen bir şeyi söylemek için koşa koşa sahneye girdiğini, çıktığını ve sonra tekrar girdiğini görüyorsunuz… çok hızlı ve çabuk düşünüyor.”
Ama iki saatlik bir kahkaha tufanının ötesinde, “bu aynı zamanda yetişkinlere yönelik bir film,” diye hatırlatıyor Gluck.  “Günümüz ilişkilerinde olanlar hakkında bir film. Bunu zekice anlattığımızı umuyorum. Hepburn ve Tracy şimdi bir film yapsalardı, böyle olacağını umuyorum.”
Filmde, kuşağımızın klasikleşmiş filmlerine yapılan göndermelerin yanı sıra, Jamie ve Dylan’ın tekrar tekrar izledikleri ve tüm romantik komedi klişelerini komik bir şekilde içeren bir film de var– Friends With Benefits/Arkadaştan Öte şunu soruyor: aşkın klişelerine karşı alaycı bir tavır takınmak, sizi gerçek aşka karşı kör mü yapar? “Bu iki karakter, bazı insanların geçtikleri bir evreden geçtiklerini biliyorlar,” diyor Gluck. “Ayrıca bağlılığın olmadığı, sadece seks yaptıkları ve muhtemelen kötü bitecek olan bir ilişki içinde olduklarının da farkındalar.”
Gluck sözlerine devam ediyor: “Romantik tonlar söz konusu olsa da, karakterler buna olduka şüpheci yaklaşıyor. Jamie romantik komedi filmleri izlemeyi seviyor, ama filmlerdeki fikirlerin var olduğuna inanmıyor. Filmlerin birer masal olduğuna inanıyor.”
Kunis bu ironiyi işaret ederek gülüyor. “Film başka filmlere o kadar çok gönderme yapıyor ki iki karakter için hayat sanatı taklit etmeye başlıyor; ama çok şüpheci olduklarından, bunu göremiyorlar bile.” Özünde, diyor oyuncu, “peri masallarına yaraşır bir aşk yaşamanız olasılığı çok zayıf. Bu, insanların tanışmasının ve ilişkinin gelişmesinin çok doğal bir versiyonu. Oldukça gerçekçi.”
Timberlake, filmin eğlence ve oyunbazlığında sinsi bir yan görüyor. “Bence filmin kalbi sizi gafil avlıyor,” diyor oyuncu. “Bence izleyiciye ulaşan da bu olacak; ne olduğunu anlamadan, bu sevilesi karakterlere bağlı bulacaklar kendilerini.”
“Arkadaş nimetleri” kavramı nadir? İki insanın, incinme olasılığından ya da başka birini incitmenin olasılığından kaçarak cüretkâr biçimde ve bedensel olarak yakınlaşması mümkün müdür? Duygusal olarak bir şey söyleyemese de, Timberlake işin fiziksel boyutuyla ilgili bir ipucu veriyor: “Duygu olmadan seks yapmak, acı verici,” diyor gülerek.
Kunis bu görüşe katılarak şunları söylüyor, “Galiba belimi incittim. Seksilikten çok uzak seks sahneleri hakkında konuşmak ister misiniz? İki hafta boyunca bunu yaşadık. Bir noktada, ‘Nasıl desem bilemiyorum, bacaklarımı hissetmiyorum,’ diyordum. Yani bence, ‘arkadaşlık nimetleri’ gerçek hayatta işe yaramıyor!”

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (16. hafta):
Nûfer (2024) Çılgın Yolculuk - Lahazat Lazeeza (2024) Kimsesiz (2024) Bulanık (2024) Robot Düşleri - Robot Dreams (2024) Meraklı Kedinin 10 Yaşamı - 10 Lives (2024) Aşk Filmi (2024) Arap Kadri (2024) Dali'yi Beklerken (2024) Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 1 (Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 1 (2024) Demon Slayer - To the Hashira Training (2024) Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2 - Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2 (2024) Tutsak Abigail - Abigail (2024) İç Savaş - Civil War (2024)
Arşivden Seçkiler:
Tehlikeli Aşk - Kites (2011) Mandıra Filozofu (2014) Terkedilmiş (2015) Ant-Man ve Wasp: Quantumania - Ant-Man and the Wasp: Quantumania (2023) Unutulmaz Aşk - The Best of Me (2014) Organik Aşk Hikayeleri (2017)

Leave a comment