Etoburlar otoburlara karşı!

Bir an için çocuk olduğunuzu düşünün. Vitrinde gördüğünüz oyuncağı çok beğendiğinizi,
haftalarca alabilmek için beklediğinizi ve sonunda o oyuncağı bir şekilde aldığınızı hayal edin. Eve geldiğinizdeyse haftalardır istekle beklediğiniz oyuncağın kartondan yapılmış, basit ve gereksiz bir oyuncak olduğunu gördüğünüzde yaşayacağınız düş kırıklığını… İşte Nuh filmini seyrettiğimde aynı düş kırıklığını yaşadım.

Filmin fragmanları, reklamları çok ilgi çekici, merak uyandırıcıydı. Başları da güzel gibiydi. Sonrasında inanç temelli, semavi dinlerin tümünde aynı olan bir hikayenin sakız gibi uzatılışı, aşırı kalıp dışı yorumlanışını seyrettik. Bu da filme olan güvenimi sarstı. Yapım güzel, oyuncular çok başarılı. Gel gör ki senaryo ve kurguyu kaldır at çöpe… İzlenimim şu, sanki vegan bir senarist, budist bir yapımcı, ateist bir yönetmen biraraya gelmiş ve bu filmi yapmışlar. Kabaca anlatmam gerekirse, film, Tanrı’nın Vegan (hayvan ve hayvansal hiçbir ürün yemeyen kişiler) insanları kutsadığı, et yiyenleri de lanetlediği teması üzerine kurulmuş.

Ayrıca filmde insanlık tarihinin ilklerini de görüyoruz. İlk kadın düşkünü ve ilk sarhoş gibi. Mesela Nuh’un oğlu kadın isterim diye kudurmuş vaziyette geziyor film boyunca. Hatta ömrü boyunca bir kadınla birlikte olamayacağı korkusuyla babasına tuzak bile kuruyor! Filmin son kısmında ise Nuh üzüm buluyor, ertesi gün fermantasyonu keşfediyor, şarap yapıyor ve aynı gün ayyaş oluyor. Bir sahnede de ağaçtan yaptığı kadehte şarabı fondip yapıp, gazino raconuyla kadehi yere atıp kırıyor! Tam o anda gözümün önüne Divamız Bülent Ersoy’un rakıları fondipleyip kadehleri kırışı geldi… Et yiyenlerle ot yiyenlerin kavgasında bir kazanan olmuyor filmde. Nuh’un kadın delisi oğlu et yiyenleri temsilen yeni dünyada yol alıyor; Nuh bir günde şaraba tövbe ediyor. Nuh’un karısı H&M’den aldığı jean pantolonu, üzerine oturtulmuş enfes kesim deri yeleği ve fabrika dokuması spor kıyafetleriyle otlu yiyecekler üretmeye devam ediyor. Ugg’ları da en son kreasyon! Tabii filmde anlatıldığı kadarıyla da tufandan sonra yeni dünyadaki tek insan soyu Nuh ve ailesi. Artık eker biçer yerler bir başlarına…

Tüm bu anlattıklarımdan da anlayacağınız üzere film benim nazarımda tam bir fiyasko! Seyretmeyin diyemem tabii ki ama seyretmek için de kendinizi paralamayın.

Veganlar bana kızmasın n’olur. Ben bu hayvan ve hayvansal gıda yememe işini bir türlü anlayamadım. Bence bir ineği kesmekle, ıspanağı doğrayıp yemek aynı şey. Çünkü ikisi de
canlı, ikisinin de hisleri var. Hayvanları ve bitkileri canlı varlık olma konusunda birbirinden ayıramayız. Enteresan geliyor bana. Doğaya saygı duymak, doğayla uyum içinde yaşamak demektir bence.

Hepimize sevgi, saygı, huzur, aşk, uyum, bereket, neşe dolu yeni başlangıçlar diliyorum.

Sevgi ve saygılarımla…

Göksel AKSEL

HaftaninFilmi.com’dan Filmler

Gösterimdekiler (12. hafta):
Hüddam 4: Ahmer (2024) Evie (2024) Cesur Balina Katak - Katak: The Brave Beluga (2024) Sırrını Biliyorum (2024) Öldüm Bittim (2024) Sevmek Yüzünden (2024) İki Yüzlü (2024) Eflatun (2024) Queen Mary'nin Laneti - Haunting of the Queen Mary (2024) Ölümcül Sır - The Bricklayer (2024) BTOB TIME: Be Together the Movie (2024) Köylüler - The Peasants (2024) Demir Pençe - The Iron Claw (2024)
Arşivden Seçkiler:
Tehlikeli Oyun - Poker Face (2022) Deadpool 2 (2018) Mutlu Canavar Ailesi 2 - Happy Family 2 (2022) Oyuncu - Gamer (2009) Kral Henry - Henri 4 – Henry of Navarre (2011) Üç Harfliler: Marid (2010)

Leave a comment